Türkiye tarihi bir başarıya imza atmış.
Amerika gibi bir süpergücü Suriye'den çıkmaya zorlamış. Sınırındaki en büyük tehdide verilen desteği ortadan kaldırmış.
Amerikan Başkanı'nı kendi çizgisine çekmeyi becermiş. Amerikan Hükümeti içinde bile deprem yaratmış.
Ama gel gör ki, ülke içindekileri ikna edemedik.
Bir kısmı gerçekten saflığından ve cehaletinden yapıyor olabilir. Ama bir kısmı kesinlikle kötü niyetli. Ya bu başarıyı küçümsüyor ya da geleceğe dair karamsarlık yaratmaya çalışıyor.
Böylesi bir günde dahi bunu yapacak kadar kötü niyetli olmaları bir yana bu cesareti göstermeleri beni hayrete düşürüyor. Saplantılı bir ruh haliyle muhaliflik ediyor olabilirsiniz. Tek derdiniz Erdoğan'ı veya onun dış politikasını kötülemek de olabilir.
Ancak az biraz önünüze arkanıza bakın. Bu kadar açıktan yapmayın. Ülkenin bu kadar hassas günlerinde bu kadar hassas bir konusunda zafer havası varken böylesi bir fitneciliğin sonu ne olur diye bir düşünün? Fitnenin tüm ülkeye zararını umursamıyor olabilirsiniz ama sizi açığa çıkarmasından da mı korkmuyorsunuz?
Neymiş? Amerika gidiyormuş ama başkası gelebilirmiş? Amerika gidiyormuş ama DEAŞ'la mücadele etmek zorunda kalırmışız? Fransa çıkmayacakmış?
Rusya'yla aramız bozulurmuş?
Gelecek çok karanlık ve karmaşıkmış. Daha bir sürü korku ve ümitsizlik verecek laf.
Sanki biz bu ihtimalleri görmüyoruz. Tabii ki dünya tarihinin sonuna geldik demiyoruz. Tabii ki her türlü sorun bitti demiyoruz. Ancak en önemli dönemeci geçtik. En büyük kısmını çözdük.
Mesele bundan ibaret. Buraya kadar olan kısmı Amerika'yı ikna etmekle ilgiliydi. Bundan sonrası kendi imkanlarımızla çözmeye çalışacağımız sorunlar.
Mesela Fransa çekilmeyecek diyebilirsiniz.
Ben de size derim ki, Türkiye'nin sorunu yeter ki, Fransa olsun. Bu konuda Fransa'nın yaptığı açıklamaları ciddiye bile almıyorum. Amerika'nın kuyruğuna takılmaktan başka siyaset bilmeyen Avrupa devletleri yakında tası tarağı toplayıp kaçmak zorunda kalacak.
DEAŞ dediğiniz örgüt hiçbir zaman bizim ilgilenemeyeceğimiz bir tehdit değildi. Hele şimdi Suriye içinde sahip olduğu güce baktığınızda bunun da gerçek bir sorun olmadığını söyleyebiliriz.
PYD zaten bizim baş başa kalmak istediğimiz bir örgüt. Amerikan bayrağı altına saklanmadan bakalım ne kadar dayanabilecekler.
Geriye sadece İran ve Rusya kalır. Bizim hedefimiz hiçbir zaman Suriye topraklarını ele geçirmek olmadı. Demokratikleşmiş ve dost bir Suriye hayal ettik. Olmadı. Şimdi terör örgütlerinden temizlemek istiyoruz. Bunun için yol açıldı.
Bu yolda İran'la da Rusya'yla da anlaşma şansızımız var. Astana süreci bunun göstergesi oldu. Türkiye hem diplomatik hem de siyasi olarak bunlarla baş edebilecek hale geldi. İdlib'de de aynısına şahit olduk. Sözüm ona Rusya her şeyi çiğneyip geçecekti. İdlib'de tekliflerimizi reddedecekti. Hiç de öyle olmadı. Türkiye Amerika'yla pazarlık edebildiği gibi Ruslarla da pazarlık etmeyi becerdi. O yüzden diyoruz. İşin önemli kısmı halloldu. En kritik aşama tamamlandı.
Şimdi her ince detayda yeniden pozisyon alacağız. Ama en önemlisi artık sınırımızda bir terör devleti kurulma ihtimali kalmadı.
Önemli olan bu.