Bundan on yıl kadar önceydi. Amerikalı iki ünlü isim bir rapor yazdı. Sonra bunu kitap haline getirdi. Yazarlar John Mearsheimer ve Stephen Walt. Uluslararası İlişkilerin en prestijli isimlerinden. Biri saldırgan realizmin öncüsü diğeri o dönem Harvard dekanı.
Akademik kariyerlerinin zirvesindeki bu iki isim kabaca şu iddiayı dile getirdiler: "ABD dünyanın tek süpergücü. Çok daha akılcı ve gerçekçi bir dış politika izleme şansına sahip. Fakat İsrail lobisi nedeniyle Amerikan dış politikası ABD'ye değil İsrail'e hizmet ediyor." Bu hikâye aslında bilinen bir gerçekti. Fakat anlatmaya kimse cesaret edemiyordu.
Ne mi oldu? Hemen saldırılar başladı. İkisi de neo-nazi olmakla suçlandı. Yahudi düşmanı ilan edildi. Hâlbuki yazarlar kılı kırk yarmıştı. Yahudi lobisi başlığını bile kullanmamış özellikle İsrail lobisi sözünü tercih etmişti. Ama yine de bu tür saldırılardan kurtulamadılar.
O tarihlerde yine Uluslararası İlişkilerin efsane isimlerinden biri olan Robert Gilpin'le özel bir sohbet etme şansına sahip olmuştum. Gilpin "bu adamların Tanrı yardımcısı olsun. Büyük bir işe kalkıştılar. Ve üzgünüm ama cezalandırılacaklar. Başlarına çok şey gelecek" demişti. Tam o sıralarda Walt dekanlığı bırakmak zorunda kalmıştı. Bunu hatırlattığımda Gilpin "bu daha bu başlangıç. Devamı gelecektir" diye eklemişti. Gilpin'in korktuğu kadar olmadı. İkisi de pozisyonlarını büyük oranda korudular ancak bir daha hiçbir hükümete yakın olma şansı bulamadılar. Özellikle Walt siyasi çevrelere yakın durmasına rağmen kendisine Obama döneminde bile şans verilmedi.