Biraz buruk bir sevinçle de olsa bu yıl da Ramazan ayını karşıladık. Yeme düzenindeki bu ani değişiklik sebebiyle ilk günler kendinizi halsiz ve huzursuz hissediyor olabilirsiniz. Özellikle öğleden sonra enerjinizin iyice düştüğünü hissedersiniz. Ancak bu süreç geçici. Yiyecekler vücuda enerji sağlar. Ortalama 15 saatlik açlık durumunda vücut ihtiyacı olan enerjiyi sağlayamayacağı için halsizlik ortaya çıkabilir. Özellikle iftar ve sahur arasında doğru beslenirseniz vücudunuz bu yeni düzene çok daha kolay uyum sağlar. Üstelik oruç tutmanın sayısız sağlık yararından da faydalanırsınız. Oruç tutmak, yeme aralığında doğru besinler tüketildiği taktirde sağlıklı bir yaşam tarzı için de dünyada kabul görmüş durumda. Her ne kadar sağlıklı beslenme konusu ön planda olsa da temelde günün belirli bir saat aralığında besin tüketmeyi ve geri kalan zamanı aç geçirmeyi içeriyor.
VÜCUT DAHA DAYANIKLI HALE GELİYOR
Oruç tutmakla ilgili yıllardır çok sayıda araştırma yapılıyor. Giderek artan kanıtlar öğün atlamanın sağlık için faydalı olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar ayrıca oruç tutmayı bilişsel işlevdeki gelişmeler, artan dayanıklılık ve fiziksel strese karşı direnç ile de ilişkilendirdiler. Vücut, hücrelere güç sağlamak ve enerji üretmek için tümü gıdadan elde edilen glikoza ve yağ asitlerine ihtiyaç duyar. Enerji için bu glikoz ve yağ asitleri yakılır, geri kalanı daha sonra kullanmak üzere yağ olarak depolanır. Vücut geçici olarak yiyeceksiz kaldığında, rezervlerini kullanarak enerji açığını yönetir. Bu nedenle, bir süre yemek yemeyi bıraktığınızda, vücut yağ yakmaya, keton adı verilen maddeleri kan dolaşımına salmaya ve bunun yerine enerji için kullanmaya başlar. Beyin, enerji olarak ketonları verimli bir şekilde tüketebilir.
Bu süreçte genellikle vücut aynı miktarda karbondioksit üretmek için daha az oksijen tüketerek strese daha dayanıklı ve verimli hale gelir. Oruç tutmak vücuda bir stres yüklüyor ancak bu zarar vermekten çok, aslında iyileşmeyi hızlandırıyor. Vücut, sağlıksız ve yorgun yaşlı hücreleri budamaya ve onları yenileriyle değiştirmeye başlıyor. Ayrıca oruç tutmanın mitokondri adı verilen hücrelerin güç santrallerini daha verimli olmaya teşvik ettiği düşünülüyor. Bu sürecin başlaması için de en az sekiz saatlik açlık süresi gerekli.
İFTAR VE SAHUR ARASINDA EN AZ 10 BARDAK SU İÇİN
Öncelikle yeteri kadar su tükettiğinizden emin olun. İftar ve sahur arasında en az 10 bardak su içmeye çalışın. Vücudunuzun su ihtiyacını gidermek için gazlı veya şekerli içeceklere güvenmeyin, hatta bu tür içecekleri hiç tüketmeyin. İftardan sonra çay veya kahveyi de sınırlı tüketin.
İftarda çok acıkmış olabilirsiniz ama hızlı yememek için kendinizi kontrol altında tutun. Çorbayı içtikten sonra hemen ana yemeğe başlamayın, midenize biraz zaman verin.
Hem iftarda hem de sahurda kızartma, hamur işi ve tatlı gibi yiyeceklerden kaçının. Sebze, meyve, tahıl ve protein ağırlıklı beslenin.
Sahura mutlaka kalkın. Aksi taktirde vücudun aç kaldığı süre 20 saate kadar çıkabilir ki, bu vücudu daha da zorlar.
Düzenli egzersiz rutininizi sürdürün. İftardan sonra ağır yiyecekler tüketmediğiniz sürece kendinizi egzersiz yapabilecek kadar iyi hissedersiniz.
Oruç tuttuğunuz zaman, vücudunuz yağ yakmaya ve kaslarınızı korumaya daha yatkındır. Ancak bu kasları korumak için kuvvet egzersizleri yapmanız gerekir.
ORUÇ TUTMAK HERKESE İYİ GELMEYEBİLİR!
Oruç tutmak her ne kadar güvenli, sağlığı tehdit etmeyen bir durum olsa da bazı sağlık durumlarında tehlikeli olabilir. Bir sağlık sorununuz varsa mutlaka doktorunuza danışarak oruç tutun. Hamile ve emziren kadınlar, hipoglisemiye (düşük kan şekeri) sahip olanlar, aşırı düşük kilolu veya bünyesi çok zayıf olanlar ve bağışıklığı aşırı düşük olanlar, kronik rahatsızlıkları bulunanlar ve çocuklar için oruç tutmak önerilmez. Şeker hastalığı bulunan veya insülin kullananların oruç tutmaya başlamadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var. Zira oruç tutmak insülin seviyelerini etkileyebilir ve ilaçlarda düzenleme yapılması gerekebilir. Özellikle Tip 1 diyabet hastaları oruç tutma konusunda çok ama çok dikkatli olmalı. Araştırmalara göre Tip 2 diyabetli kişilerde ise oruç, insülin duyarlılığını artırıyor gibi görünmekte. Yine kanser tedavisi gören kişilerin de dikkatli olması gerekir. Oruç tutmanın bazı kanserler için bir miktar iyileştirme gücüne sahip olduğuna dair bazı kanıtlar var, ancak yine de bu alanda çok az doğrulama var. Araştırmalar bunun doğru olduğunu gösterene kadar oruç tutmayı öneremeyiz.
DOĞRU BESİNLERİ TÜKETMEYE ÖZEN GÖSTERİN
Oruç tutmak bütün dinlerde vardır. Aynı zamanda dünyanın birçok yerinde askeri eğitimlerde dayanıklılık oluşturmak için kullanılan bir stratejidir. Dini bir görev olması bir yana potansiyel olarak oruç tutmaktan en fazla aşırı kilolu veya obez oldukları için zaten sağlık sorunları açısından yüksek risk altında olan kişiler yararlanabilir. Hatta uzun bir süre bu yeme rutini benimsenebilir bile. Tabii en başta da söylediğim gibi, iftar ve sahur arasında doğru besinler tüketildiği sürece.