Uzun yaşamanın sırrı hep merak edildi. Çünkü yaşama arzusu insanın doğasında bulunan en güçlü arzulardan biri. Hatta tarihte insanı ölümsüzleştirecek yaşam iksirinin arandığı yaklaşık 1300 yıllık 'iyatrokimya' adı verilen bir dönem bile var. Bilim insanları bu arzu için yüzyıllar boyunca sayısız çalışma yaptı. Yaşlanmayı geciktirmeye, ölümü yenmeye çalıştılar. Bugün ise insanları dondurup yıllar, hatta yüzyıllar sonra yeniden uyandırma düşüncesine yoğunlaşılmış durumda. Şunu söyleyebilirim ki yaşam süresinin ortalamanın üzerine çıkması hem DNA, hem de yaşam tarzıyla ilişkili.
SONUÇLAR BAŞARILI OLDU
Vücuttaki doğal kimyasalların her birinin üretimi DNA'nın kontrolündedir. DNA, kimyasalın şeklini, etkinliğini ve ne kadar üretildiğini kontrol edebiliyorsa, yaşam süresini etkilemesi de şaşırtıcı değil. Bilim insanları 2000'li yılların başından bu yana yaptıkları çalışmalarla, yaşlanma sürecini kontrol eden vücut kimyasını anlama yolunda epey ilerleme kaydetti. Hatta elde edilen veriler hayvanlar üzerinde denendi ve başarılı oldu.
Uzun yaşamayı herkes ister, tabii sağlıklı kalarak. Uzun yaşamak ayrı, yaşlılığın uzaması ayrı. Harvard Tıp Okulu'nun bir çalışması, daha uzun yaşamla ilişkili genlerin yaşa bağlı hastalıklara karşı da koruyabileceği düşüncesini ortaya çıkardı. Uzun ömürlü genler taşıyan fareler üzerinde uygulanan ve gen terapisi denilen bir çalışmada da sonuçlar umut verici oldu. Özelleştirilen genler fareleri, tip 2 diyabet ve kalp yetmezliği, belirli bir tip böbrek yetmezliği ve obezite gibi hastalıklardan korudu.
EGZERSİZLE SAĞLIKLI YAŞLANMAK MÜMKÜN
Sağlıklı yaşamak için beslenme ve egzersizin önemini her fırsatta vurguluyorum. Nasıl ki sağlıksız alışkanlıkların vücudu olumsuz etkilediğini biliyorsak, sağlıklı bir beslenme alışkanlığının vücut kimyasını olumlu yönde değiştirdiğini biliyoruz. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra egzersizin de vücut kimyasını nasıl etkilediği bilim insanlarınca araştırılmaya devam ediyor. Yaklaşık son 50 yıldır, solucanlar üzerinde bu konuda çalışmalar yapılıyor ve bu da insanlar üzerinde doğrulanıyor.
Bu çalışmalardan birinde yaşamlarının erken dönemlerinde aşırıya kaçmadan egzersiz yaptırılan solucanların, metabolizmalarının geliştiği, kaslarının ve bağırsaklarının daha iyi çalıştığı, daha uzun yaşadıkları ve Alzheimer hastalığının solucan versiyonuna karşı korundukları ortaya çıktı.