Hepimiz vücudunun belli bölgelerinde beyaz lekeler oluşmuş birini görmüşüzdür. İşte bu beyaz lekelenmeler, Vitiligo olarak adlandırılan bir cilt hastalığıdır. Yapılan araştırmalara göre; ülkemizde her 100 kişiden 1.5'inde Vitiligo'ya rastlanıyor. Her yaşta ortaya çıkabilen bu hastalık, genelde 10-30 yaş arasındaki kişilerde görülüyor. Vitiligo, vücudun deriyle kaplı her yerinde oluşabilir. Araştırmalar; hastalığın en çok kol ve bacaklarda ortaya çıktığına işaret ediyor. Derimizde pigment üreterek ten rengimizi oluşturan melanosit hücreleri bulunur. Bu melanositler, çeşitli sebeplerle zarar gördüklerinde görevlerini yerine getiremezler ve pigment üretimi neredeyse durur. Bu durum, ilgili bölge derisinde sınırları belli ama dağınık ve yamaya benzetebileceğimiz renk açılmalarına sebep olur. Oluşan beyazlık, neredeyse süt beyazıdır. Kişinin ten rengine göre belirginliği değişiklik gösterir. Vitiligo, esmer tenli kişilerde çok daha belirgindir. Vitiligo, türleri olan bir hastalıktır. Temelde aynı beyaz lekelenme ile ortaya çıkan türler, yaygınlık oranına göre sınıflandırılır. Lokalize, yaygın ve universal (total) olmak üzere üç temel sınıfta toplanır. Vitiligo'nun neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor. Hastalık ile ilgili yapılan araştırmalar, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olduğunu gösteriyor.
KALITSAL OLABİLİR
Hasta ve hasta yakınlarını inceleyen bir başka araştırma, Vitiligo ile mücadele eden kişilierin yüzde 25'inin ailesinde de hastalık hikayesine rastlandığını ortaya çıkardı. Vitiligo, aniden ortaya çıkan bir hastalıktır. Daha önce hiçbir işaret vermeden gelişebilir. Kesin olmamakla birlikte, ağır depresyon, stres, yakınlardan birini kaybetme gibi ani sıkıntılar, hasta hikayelerinde sıklıkla karşılaşılan bulgular arasında yer alıyor. Vitiligo, dışarıdan kolaylıkla görülebilecek bölgelerde oluştuğundan hasta için durum çok daha ciddi bir hal alıyor. Hastalığın dikkat çekmesi, devamlı soruluyor olması ve benzer durumlar; hastalar üzerindeki stresi artırıyor. Hastalığın tetikleyicileri arasında sayılan stresin artması, tedaviyi daha da güç hale getiriyor.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Vitiligo'nun en önemli belirtisi hastalığın kendisini de oluşturan, beyaz lekelerdir. Bazı durumlarda, ilgili bölgenin üzerinde bulunan kılların da beyazladığı görülür. Kişinin ten rengi hastalığın teşhis süresi üzerinde etkilidir. Esmer tenli kişilerde gelişen Vitiligo, beyaz tenlilere göre çok daha erken fark edilir. Vitiligo'nun şiddet ve seyri kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimilerinde ilgili bölgede koyu renk bir nokta bile olmazken bazılarında beyaz lekeleri bölen koyu renk alanlar görülebilir. Bu durum o bölgede hâlâ bir miktar pigmentin bulunduğu anlamına gelir. Vitiligolu kişilerde pigment kaybı, hastalık ortaya çıktıktan bir süre sonra durur. Yani pigment miktarı sabit kalır. Sonra tekrar pigment kaybı ortaya çıkabilir ve bu şekilde devam eder. Hastalık sıklıkla yüz, dirsek, diz, el ve ayaklarda görülür. Genital bölge de vitiligonun sıklıkla görüldüğü bölgelerden biridir. Teşhisi benzer hastalıklara göre daha kolay olan Vitiligo'nun kesin tanısı, fiziki muayene ile mümkündür.
SİNİR HÜCRELERİNİN ANORMAL ÇALIŞMASI HASTALIK NEDENİ 
Vitiligo hakkında pek çok araştırma yapıldı. Ne yazık ki hiçbiri hastalığın gerçek sebebine henüz ulaşamadı. Ancak hastalığın sebebi olabilecek dört temel teori bulunuyor:
Sinir hücrelerinin anormal çalışması, melanosite zarar veren zehirli maddelerin oluşmasına sebep olabilir.
Vücudun bağışıklık sistemi melanositlere zarar verebilir. Araştırmacılar pigmentin, bağışıklık sistemi tarafından yabancı madde gibi algılanarak zarar verdiğini düşünüyorlar.
Pigment üretim hücreleri kendi kendini yok edebilir. Pigment üretilirken, zehirli ürünler ortaya çıkabilir ve bunlar melanositin zarar görmesine neden olur.
Genetik hastalıklar sonucu melanositler zarar görebilir.
HASTALIĞIN ETKİN BİR TEDAVİ YÖNTEMİ HENÜZ BULUNAMADI
Daha önce de bahsettiğim gibi Vitiligo, neredeyse insanlık kadar eski bir hastalık. Bu sebeple yıllardır sayısız araştırmaya konu olmuş. Kimi nedenlerini, kimi tedavi yöntemlerini araştırmış ama hiçbiri tam anlamıyla etkili tedavi yöntemini bulamadı. Tedavi yöntemleri ve tedaviye verilen yanıt kişiden kişiye farklılık gösteriyor. En çok kullanılan tedavi yöntemleri arasında lokal krem veya merhemler, ağızdan alınan ilaçlar, ışık ve lazer tedavileri yer alıyor. Daha kolay ve sıkıntısız olarak ifade edilebilecek bu yöntemler dışında bir de deri adacıklarının nakli olarak tanımlanabilen, deri greftleri ve melanosit süspansiyonlarının transplantasyonu gibi cerrahi yöntemler uygulanıyor. Uzun vadeli etkisini araştırmak için henüz erken olan bu cerrahi yöntemin kısmen etkili ve başarılı olması, umut veren bir gelişme. Ancak işlem sonrası hasta konforu pek de yüksek sayılmaz. Birden çok tedavi seçeneği kombine edilerek de uygulanabilir. Bu tür kombinasyon tedavilerinde yan etkiler azalır, etkinlik artar, iyileşme için gerekli süre kısalır.
KOL VE BACAKLAR DİRENÇLİ
Tedavisi tam olarak keşfedilemeyen bu hastalıkla mücadelede uygulanan bazı yöntemlerin etkili olduğu bir gerçek. Denenen yöntemlerin etkinliği ile ilgili yapılan çalışmalara göre, koyu renk deriye sahip kişilerin tedaviye daha olumlu cevap verdikleri gözlemlendi. Vitiligo'nun tedavisinde ilgili bölge de çok önemli. Mesela yüz ve boyunda yerleşen lezyonlar tedaviye daha iyi cevap verirken; gövde, kol ve el-ayak lezyonları tedaviye daha dirençli olduğu biliniyor.
BULAŞICI BİR HASTALIK DEĞİL
Toplum genelinde birçok insan özellikle çocuklar, Vitiligo ile mücadele eden birini gördüklerinde ondan uzak durmaya ve aynı eşyaya dokunmamaya çalışıyorlar. Ancak bu son derece gereksiz bir davranış. Vitiligo, tamamen kişinin hücre yapısında meydana gelen bozukluklar yüzünden ortaya çıkar ve tamamen bireyseldir. Hiçbir şekilde kişiden kişiye bulaşmaz. Araştırmalar; güneş yanması, stres ve ilgili bölgeye alınan darbeler gibi etkilerin Vitiligo'nun şiddetini artırdığını gösteriyor.