Evvelâ, geçen haftaki panoramayı ve satranç hamlelerini özetleyeyim: 1. Başbakan Erdoğan, 23 Nisan'da gazetecilere, 'Yine ters köşe olabilirsiniz' diyerek Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayabileceği imasında bulundu.
2. Başbakan Erdoğan, 26 Nisan'da Konya'da yaptığı açıklamada, seçilecek Cumhurbaşkanı'nın MHP, CHP ve BDP'lilerin üzerinde ittifak edeceği bir isim olacağını söyledi. Bu muhalefet partilerinin ve tabanlarının bir kısmının Erdoğan'ı istemediği bilindiğine göre, bu açıklamanın kendisini işaret etmediği anlaşılıyor.
3. Gül ile Erdoğan 1 Mayıs akşamı yaptıkları görüşme sonucunda, sanki aralarında anlaşmış bir tavır içindeydiler. Bu anlaşmada ilk akla gelen, Gül'ün Cumhurbaşkanlığına devamıydı. Gül, kesin bir dille Başbakan olmayacağını açıkladığına göre en yakın ihtimal budur.
4. Ancak, hemen ertesi gün yapılan AK Parti MKYK toplantısında üç yıldan fazla milletvekilliğini yasaklayan hükmün devamı kararı alındı. Buna göre yapılan değerlendirmeler, artık Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı adaylığının ortaya çıktığı şeklindeydi.
5. Bu arada, medyada çok çetrefilli formüller ve yorumlar yazılmaya devam ediyor.
Bence Başbakan Erdoğan, ya henüz kararını vermedi ya da medyada şaşırtmaca yaparak Cumhurbaşkanlığı seçimi ortamına erken girip yıpratılmayı önlemek istiyor. Bu tutumu, bir siyaset adamı olarak en tabiî hakkıdır.
***
Ben, fal açmayı ve gazeteciliği bir yana bırakıp
Cumhurbaşkanı seçimine
Türkiye'nin menfaatleri açısından bakmak istiyorum.
Başlıca iki tercihi şu şekilde değerlendirebiliriz:
1. Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koyması ve seçilmesi: Bu takdirde,
Cumhurbaşkanı Gül, Başbakanlığı ve siyaseti düşünmediğine göre, en uygun iki
Başbakan adayı,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan olacaktır. Bu isimler, bütün dünya tarafından tanınan ve takdir edilen, üstün başarılı, genç, dürüst, çalışkan ve
Erdoğan ile uyumlu çalışacak isimlerdir. Ancak, bir ekonomi dehası olan
Ali Babacan, 3 yıllık yasak kapsamına girmektedir. Bu arada elbette
Binali Yıldırım,
Abdülkadir Aksu,
Cemil Çiçek,
Bülent Arınç ve
Beşir Atalay gibi değerli emektarlar da vardır. Ancak, bunların hepsi de o saçma üç yıl yasağıyla malûldürler.
Numan Kurtulmuş da
Başbakanlık yapabilir ama onun
Parti Eş Başkanlığı'nda kalması daha uygun olacaktır.
Bu tercihe göre,
Erdoğan, hak ettiği makama gelecektir. Ancak, en kısa zamanda
Başkanlık veya
Yarı Başkanlık sistemine geçilmesi gerekir. Aksi takdirde merhum
Özal gibi o da
Köşk'te sıkılacaktır.
2. Başbakan Erdoğan'ın Başbakan olarak kalmayı tercih etmesi: Bu takdirde, ya
Cumhurbaşkanı adayı olarak
Abdullah Gül yeniden gösterilecek ya da
Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olarak yukarıda adı geçen isimlerden birisini gösterecektir. Bu isim, dünyanın ve milletimizin takdirle takip ettiği
Davutoğlu veya
Babacan veyahut da
Başbakan Erdoğan ile hiç ters düşmemiş bir kişi olabilir.
Bu takdirde,
Başbakan Erdoğan yeniden feragat ederek, 2019'da -sistem de değiştirilerek-
Başkan seçilebilir. O zamana kadar da
'Hedef 2023' projelerini başarıyla yürütebilir. Bu tercihteki en önemli nokta,
Erdoğan'ın millet tabanında güç aldığı
AK Parti'nin gücünü kaybetmeden devam etmesidir.
***
Nâçizane kanaatime göre,
Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı'nda bir dönem daha devam etmeli ve
Başbakan Erdoğan hızını kesmeden icraatını sürdürerek 2019'da
Başkan seçilmelidir.
Erdoğan,
Cumhurbaşkanı olmak isterse, en uygun
Başbakan adayı
Ahmet Davutoğlu'dur.
Numan Kurtulmuş Eşbaşkan olarak düşünülebilir.
Ali Babacan'ın dışarıdan
Başbakan Yardımcısı olarak mutlaka ekonominin başında bulunması; aynı şekilde
Binali Yıldırım'ın da dışarıdan
Başbakan Yardımcısı olarak büyük projeleri koordinesi gerekir.
Allah'tan milletimize en hayırlı olanı vermesini diliyorum.