Dün gene '1 Mayıs kepazeliği' yaşadık... Özellikle İstanbul'da Taksim alanını mevzuata aykırı olarak kullanmak isteyen kudurmuş çağdışı marksistler, CHP'lilerin öncülüğünde vurdular, kırdılar; İstanbul'un en güzide semtlerini savaş alanına çevirdiler. Ankara ve İzmir'de de kavga ve huzursuzluk çıkardılar. Taşlar, molotof kokteylleri, havaî fişekler ve demir bilyeler attılar; taşıdıkları pankartların sopalarıyla polisimize alçakça, insafsızca ve âdeta linç edercesine saldırdılar. Bazı CHP milletvekilleri, PKK/ BDP'liler, DHKP- C gibi terör örgütleri ve CHP yandaşı militan örgütler, bu aziz millete bütün hınç ve kinlerini kusarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü ahlâksızca istismar ettiler. 2012'de Taksim'de generalleri müdahaleye dâvet eden CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı vincin üzerine, CHP Milletvekili Mahmut Tanal da TOMA'nın önüne çıkarak bu hukuka aykırı eylemleri bizzat desteklediler. Tanal, çevik kuvvet polisini yumrukladı. Şişli ve Taksim'de sabırları taşan mahalle sakinleri, eylem yapan göstericilere saldırdılar. Öfkeli kalabalığı engelleyen polise karşılık, marksist eylemciler halka taş atarak rezilliklerini sürdürdüler.
***
22 Nisan tarihli yazımdaki soruyu tekrar sormak istiyorum: Ey benim mağdur ve mazlum milletim, her
1 Mayıs'ta biz bu kepazeliği yaşamak zorunda mıyız?...
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü, yani
İşçi Bayramı'nı ille de
Taksim meydanında kutlamanın, demokratik rejimle, insan hak ve hürriyetleriyle ne ilgisi vardır?...
AK Parti İktidarı döneminde,
1 Mayıs 2008'de
Bakanlar Kurulu;
22 Nisan 2009'da 5892 sayılı Kanun ile
TBMM tarafından önce
'Emek ve Dayanışma Günü', daha sonra
1 Mayıs resmî tatil günü ve bayram olarak kabul edilmemiş midir?...
Öyleyse, milletçe huzurumuzu bozan bu edepsizliklerin açıklaması nedir?...
Hemen sıralayalım:
1. Millet iradesinden ümidini kesen
CHP'nin kini ve hırsı... Buna, zaten mesleği teröristlik olan
BDP/HDP/PKK'yı da ilâve edebilirsiniz. Ayrıca,
CHP ve
İP'in türevi olan eylemci marksist kuruluşlar,
1 Mayıs'ta fırsatı ganimet bulup ortaya dökülürler.
2. Başta
DHKP-C olmak üzere kokuşmuş marksist eylemciler, artık taşeron hâline gelip yabancı servislerin ve odakların oyuncağı hâlinde ihanetlerine devam ederler.
3. Türkiye'nin gelişmesini ve büyümesini engellemek ve
Türkiye'ye zarar vermek isteyen dış istihbarat ve sermaye odakları, taşeron marksistler ve sendikalar vasıtasıyla
1 Mayıs eylemcilerine sızarlar.
4. Başta
DİSK olmak üzere tefessüh etmiş marksist odaklar, hayallerindeki 150 yıllık komünist ütopyayı, profesyonel şekilde istismar ederek kullanırlar.
5. Bu yıl
1 Mayıs'ta yeni bir
'Gezi Olayı'nın hazırlıkları yapılmış; ancak
Başbakan ile
İçişleri Bakanı Ala'nın dirayetli tutumlarıyla bu tuzak önlenmiştir.
***
Bu zavallılara nasıl anlatalım ki,
Türk İşçisi milliyetçi, muhafazakâr ve vatanseverdir. Ayrıca, gerçekçi ve akıllıdır.
1 Mayıs taşkınlıkları en fazla bizim işçimizi rahatsız etmektedir. Bizim işçimiz sınıf mücadelesine inanmaz; çatışmadan yana değildir. Kavgaya değil, birliğe inanır.
Esasen iki asır önce çürütülmüş kötümser
Malthus'un nüfus teorisi ile
Ricardo'nun
Tunç Kanunu'na dayanan
Marks'ın emek tezi çoktan ideoloji tarihinin çöplüğündeki yerini almıştır. Ünlü
Bernard Shaw'ın dediği gibi,
'Yirmi yaşına kadar sosyalist olmayanın kalbi, yirmi yaşından sonra hâlâ sosyalist olarak kalanın kafası yoktur.'
Bu olay da tarihe gene
'Çağdışı marksistlerin 1 Mayıs onamisi' olarak geçecektir.