Günümüz Türk Dünyası'nın müşterek tarihi 'Hun-Göktürk-Uygur' çizgisinde düğümlenmektedir. Bütün Türkler'in ilk zaman tarihlerini meydana getiren bu eksenden üç kol türemiştir.
1) Oğuzlar-Türkmenler: Birinci kolu oluşturan Oğuzlar-Türkmenler Batı istikametinde ilerleyerek, başta Büyük Selçuklu İmparatorluğu olmak üzere Atabeylikler, Harezmşahlar, Doğu Anadolu Türk Devletleri, Türkiye Selçuklu Devleti, Anadolu Türk Beylikleri, Karakoyunlu ve Akkoyunlu Devletleri, İran'daki Türk Devletleri ve Hanedanları (Safevîler, Avşarlar, Kacarlar), Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Hanlıkları, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkmenistan Cumhuriyeti gibi ardı ardına birçok devletler kurarak on asırdan beri devam eden bir devirde Dünya Türklüğü'nün en büyüt temsilcileri olmuşlardır.
2) Türkistan Kolu: Kazak, Kırgız, Özbek ve Doğu Türkistan kolu, Orta Asya coğrafyasında, 'Türklerin Atayurdu' olan Türkistan'da kalmışlar ve günümüze kadar varlıklarını muhafaza etmeyi başarmışlardır. Türkistan'da Özbek, Buhara, Hive, Hokand, Kaşgar, Turfan ve Kazak Hanlıkları ile Kırgızlar, Rus ve Çin istilalarına kadar asırlar boyunca Türkistan coğrafyasına hâkim olmuşlar ve bugünkü Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'ın orta zaman Türk tarihini meydana getirmişlerdir.
Diğer taraftan, Timurlular ve Hindistan'daki uzantıları Babür İmparatorluğu, eşine zor rastlanır zenginlikte bir ilim ve sanat hayatına sahip olmuşlar; Orta Asya'yı ve Hindistan'ı sanat eserleriyle süsleyerek imar etmişlerdir.
Ne yazık ki bu Türk illeri, önce Çarlık Rusyası'nın ve Çin'in daha sonra Sovyetler'in tahakkümü altında yaşamak zorunda kalmışlardır.
3) Kuzey Kolu: Çağatay ve Altınordu Hanlıkları, Kazan, Astrahan, Nogay, Kasım, Sibir ve Kırım Hanlıkları onların vârisleridir.
Özellikle Kırım ve Kazan Tatarları, Dünya Türklüğü içinde kültürleri ve mücadeleleriyle temayüz etmişlerdir.
***
Osmanlı Cihan Devleti, 'Devlet-i Âliyye',
Türklerin kurdukları medeniyetin zirvesinde yer almıştır. Üç kıtada en büyük coğrafyada hükümran olan
Osmanlı İmparatorluğu,
'Pax Ottomana'yı (ya da
Pax Turcica) tesis etmiş ve bir huzur medeniyeti olmuştur.
Devletin kurucusu
Osman Gazi'den
Hz. Peygamber'in hadîsine mazhar olarak
İstanbul'u fethedip, çağ açan, çağ kapayan
Fatih'e,
Viyana kapılarına dayanan
Kanunî'ye ve diplomasi dehasıyla İmparatorluğu uzun yıllar ayakta tutan
Abdülhamit Hân'a kadar uzanan 624 yıllık dönemde dünya tarihinde söz sahibi olan
Osmanlılar, kültür zenginlikleriyle muhteşem bir medeniyetin zirvesine erişmişler;
İslâmiyet'e öncelik vermek şartıyla
Türklüklerini de asla unutmamışlardır.
Lâkin,
Balkan Savaşları'ndan sonra tükenen
Osmanlı, son gücünü de
Birinci Cihan Harbi'nde kullanmış ve bu halde dahi
Çanakkale'de binlerce şehit pahasına Dünya tarihinin oluşuna tesir eden bir zafer kazanmıştır.
Savaştan sonra
Türk Milleti teslimiyeti kabul etmemiş;
Kuvâyı Milliye ve
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'ni kurarak millî direniş hareketine girişmiş ve en kötü günlerde
Anadolu ve
Trakya'nın bağrında yeni bir
Ergenekon Destanı yazılmıştır.
19 Mayıs'ta
Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıkarak
Millî Mücadele'yi başlatmıştır.
Bundan sonra yokluk içindeki bir Milletin büyük fedakârlıkları ile
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'nın liderliğinde zaferler kazanılarak
Anadolu işgalci güçlerden temizlenmiş ve
29 Ekim 1923'te
Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Diğer
Türk Cumhuriyetleri, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra
1991'den itibaren bağımsızlıklarına kavuşmuşlar ve onları hep ilk tanıyan
Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Türk Dünyası, bugün, bağımsız
Türk Cumhuriyetleri, Federe ve
Muhtar Türk Cumhuriyetleri, Türk Toplulukları ve
Türk Yerleşimleri ile 5 kıtaya yayılmış 300 milyon nüfustan meydana gelmekte; bununla
İslâm Dünyası'nın altıda birini, Dünya nüfusunun da %4.5'ini oluşturmaktadır.
Yeni Türkiye Dergimizin son iki sayısını toplam 3000 sayfalık
Türk Dünyası Özel Sayıları olarak yayınladık. Bütün okuyucularıma tavsiye ediyorum.