Ben, hiçbir zaman önüne geleni 'vatana ihanet' ile itham edenlerden olmadım. Bilakis, daima 'düşünce ve düşünceyi ifade' hürriyetlerinin herhangi bir sınırlama konulmadan uygulanmasından yana oldum.
Şimdi, eğer teröristlere ve işbirlikçilerine 'vatan haini' diyorsam, buna bütün kalbimle inandığım içindir. Esasen, bir avuç ırkçı-bölücü hain ile bunların destekçisi olan bir avuç yabancılaşmış köşe yazarı dışında teröristleri savunan yoktur. Ben, bu yazımın Türkiye'de 75 milyon tarafından benimsendiğini adım gibi biliyorum. Bir bakıma köşe yazarı olarak vazifemi yapıyor ve Türkiye'de yaşayan insanların, yani Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, sağcısıyla, solcusuyla herkesin görüşlerini aksettirdiğime inanıyorum.
***
Bu güne kadar,
PKK terör örgütünün ve onun siyasetteki temsilcilerinin iç yüzünü hep ortaya koydum. Hâdiseler beni hep doğruladı. Yanılmak ve
PKK ile ilişkileri de olsa
Kürtçü partilerin demokratik rejime ve barışa inandıklarını söylemek isterdim. Lâkin, ne yazık ki halen eski solcu yeni liboş bir takım gerçeklerden uzak yazarların ve satılık kalemlerin dışında hiç kimse
HEP ile başlayıp
BDP'ye kadar gelen sözümona siyasî parti silsilesinin demokrat ve barıştan yana olduğuna inanmıyor.
Bir defa daha altını çizerek belirtelim ki,
BDP, PKK-KCK terör örgütünün
TBMM'deki temsilcisidir.
BDP yöneticileri de en az
PKK-KCK'nın eli kanlı katilleri ve teröristleri kadar '
vatan haini'dirler ve terör örgütünün uşaklığını yapan bu örgüte dahil militanlardır.
Birkaç gündür medyada yayınlanan ve
PKK'lı teröristler ile
BDP'nin sözde milletvekillerini sarmaş dolaş gösteren fotoğraflar, bu hainlerin maskelerini düşürmüş ve gerçek yüzlerini ortaya çıkarmıştır.
BDP, bildiğimiz gibi bir siyasi parti değil, apaçık bir terör örgütü parçasıdır ve
BDP milletvekilleri de terör örgütünün uşaklığını yapmaktadırlar.
Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi, bunların insan olarak kendi iradeleri yoktur. Zombiler gibi bebek katili
Teröristbaşı'ndan ve
Kandil'deki
Yılan'dan emir almakta ve robot gibi bu emirlere uymaktadırlar.
***
Başbakan Erdoğan'ın son bir yıllık süre içinde terörü gerçekten teşhis edip terörle mücadeleye müessiriyet kazandırmasından sonra, örgüt köşeye sıkışmış ve teröristlerin yarısına yakın kısmı etkisiz hale getirilmiştir. Bunu gören iç ve dış odaklar ile ırkçı-bölücü
Kürtçüler taktik değiştirmeye ve propagandaya daha çok ağırlık vermeye başlamışlardır. Bir yandan da
Suriye'nin,
Kuzey Irak'taki dönek yöneticilerin ve diğer dış odakların tesiri ile
Şemdinli'de, güya
'Arap Baharı'ndan esinlenerek bir
'Kürt Baharı' gerçekleştirmeye çalışmışlar fakat büyük bir hüsrana uğramışlardır.
Türkiye'de ırkçı-bölücü, Marksist, Stalinist ve ateist bir
Kürt ayaklanmasının gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Kimse hayal görmesin!... Bir defa
Türkiye, iddia edildiği gibi bir mozaik değildir. Nüfusun %90'ından fazlası alt kimliği de
Türk olan vatandaşlarımızdan meydana gelmektedir. Kaldı ki, nüfusun geri kalanının çok büyük kısmı
Türkiye'nin bölünmesine ve milletin parçalanmasına karşıdır.
PKK-BDP'nin gerçek tabanı %1'in altındadır. Bütün uğraşmalarına ve uyguladıkları şiddet yöntemlerine rağmen
Kürt kardeşlerimizin halen %93'ü
Türkiye Cumhuriyet Devleti'ne kesin şekilde bağlı ve sadıktır.
BDP'nin aldığı %6 civarındaki oy, teröre, baskıya ve korkutmaya dayalı oylardır. Eğer, asayiş tam olarak sağlanabilse bu oy oranının çok daha aşağılara düşeceği bellidir.
***
Türkiye'de millî birlik ve bütünlüğün en büyük garantisi, ortak
Müslüman kimliğimizdir. Oysa ateist ve materyalist olan ırkçı-bölücü militanlar
İslâmiyet düşmanıdırlar ve sırf ırkçı sebeplerle
Müslümanlık yerine
Zerdüştlüğü savunmaktadırlar. Hiç benim bin yıllık
Müslüman Kürt kardeşim,
Müslüman mahallesinde bu hainlere salyangoz sattırır mı?
Son kucaklaşma olayı, milletimiz bakımından hayırlı olmuştur. Böylece, eli kanlı teröristleri kucaklayanların kimliği de açıkça ortaya çıkmıştır.
Son olarak,
Gaziantep'teki bombalama olayını şiddetle kınıyor,
Gaziantepli hemşehrilerime başsağlığı dileyerek itidâl ve sabır tavsiye ediyorum.