Gazeteye gelirken, Ankara'nın her köşesine asılmış, CHP'nin 26 Şubat Pazar günü yapılacak 16. Olağanüstü Kurultayı'nın 'Büyük Demokrasi Şöleni' afişlerini gördüğüm zaman, yılların gerisinden hoş bir melodi dilimin ucuna geldi: 'Hisseli Harikalar Kumpanyası açıyor perdesini açıyor...'
Millet olarak CHP'ye medyûnu şükrânız... CHP, DP gibi refah seviyesini arttırmadı; AP gibi altyapı yatırımlarına önem vermedi; ANAP gibi ülkeye çağ atlatmadı ve AK Parti gibi demokratik Büyük Türkiye hedefini gerçekleştirmedi ama her yıl topladığı bol kavgalı, patırtılı ve şenlikli kurultaylarla milletimizin gönlünü eğlendirmesini bildi.
***
CHP 'Kurultayların Partisi...' Acıların kadını gibi oldu ama kimse kusura bakmasın. Eğer bir siyasî parti, kurulduğundan bu yana 33 olağan ve 17 olağanüstü kurultay topluyorsa, bunu başka türlü adlandırmanız mümkün değildir. Sevgili dostum
Salih Memecan, dünkü
Sabah Gazetesi'nde yayınlanan harika karikatüründe ne güzel ifade etmiş:
Erdoğan, artan oy oranına sevinirken,
Kılıçdaroğlu artan kurultay sayısıyla övünüyor.
Büyük kısmı son dönemde toplanan bu olağan ve olağanüstü kurultay sayısının çokluğuna bakıp da
CHP'nin demokratik ve özgürlükçü zihniyetinden dolayı çok sayıda kurultay düzenlediği zannedilmesin. Bunun sebebi, özellikle 1960 sonrasında
CHP'nin hizipçi, klikçi, ayrımcı ve hoşgörüsüz bir siyasî parti olmasıdır.
Düşünebiliyor musunuz?...
CHP, siyasî partiler tarihinde bir trajikomik hâdiseye imzasını koydu ve bir gün arayla iki olağanüstü kurultay kararı aldı.
***
Sevsinler sizin
'Büyük Demokrasi Şöleni'nizi... Parti içi muhalefet
Olağanüstü Tüzük Kurultayı toplamak için imza topluyor. Baktınız ki başarılı olacaklar, önalmak için siz de hemen bir gün önce
Olağanüstü Kurultay topluyorsunuz. Üstelik, bir gün sonra yapılacak kurultaya basını da almıyorsunuz. Parti içi muhalefete zerre kadar tahammülünüz yok.
'Demokrasi'den dem vurarak muhalefeti
'tasfiye' planları hazırlıyorsunuz.
CHP'nin başına -komplo ile de olsayeni bir genel başkan seçildiğinde memnun olmuş;
Kılıçdaroğlu'nun eski
CHP'nin hatâlarından kurtularak yeni ufuklara açılabileceğini ve
Türkiye'deki
'muhalefet sorunu'nun çözümlenebileceğini düşünmüştük. Başlangıçta,
Kılıçdaroğlu'nun klâsik irtica söylemini kullanmaması ve halka yakın tavrı,
CHP'nin geleceği açısından memnuniyet verici olmuştur. Ancak
Kılıçdaroğlu, başlangıçtaki tutumunu devam ettirememiş; hırçın, hakaretâmiz ve popülist bir yöntemi tercih etmiştir.
***
Diğer taraftan, klâsik
CHP örgütünde, mezhep ve etnisite ağırlıklı bir kadrolaşma başlatılmış; özellikle örgüt eski
SHP'lilerle doldurulmuştur.
Bu olağanüstü kurultay (ya da kurultaylar), büyük bir ihtimalle
Kılıçdaroğlu'nun ve
Genel Merkez'in ağırlığı altında geçecek; alınan sonuçlara göre eski
CHP'lilerin tasfiyesi hızlandırılacaktır.
26 Şubat'tan sonra,
Kılıçdaroğlu ve adamları
CHP'ye tamamen hâkim olabilmek ve dikensiz gül bahçesi oluşturabilmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Başbakan Erdoğan'ın,
Kılıçdaroğlu'nun
CHP Genel Başkanlığından memnun olduğunu söylemesi, sadece bir espri değil,
CHP'yi destekleyen
SONAR'ın bile
CHP oylarının yüzde 19'a düştüğünü bildirmesiyle somutlaşan bir siyasî gerçektir.
***
CHP'nin çifte
'Büyük Demokrasi Şöleni'ne
(!) başarılar, halkımıza da iyi eğlenceler diliyoruz.