Bilgi ve iletişim çağında dünyamız hızla değişiyor ve gelişiyor. Yapay zekâ araçları birçok eğitim kurumu tarafından eğitimde oyunlaştırarak, öğrenmeyi daha eğlenceli ve etkili hale getirmek amacıyla kullanılmaya başlandı. Ancak bu yaklaşımı kullanmadan önce, öğrenci gruplarınızın ihtiyaçlarını ve öğrenme stillerini dikkate almak önemli. Geleceğin dünyasındaki bireylerden beklenen yeterlilikleri Girne Koleji CEO'su Dilek Cambazoğlu ile değerlendirdik.
Yapay zekâ, çeşitli algoritmalar, veri setleri ve matematiksel modeller kullanarak belirli görevleri gerçekleştirmek için tasarlayarak çalışıyor. Temelinde veri analizi, model oluşturma ve modelin kullanıma en uygun hale getirilmesi yer alıyor.
Günümüzde, eğitim kurumlarındaki veriler, yapay zekâ destekli öğrenme ile analiz edilerek, öğrencilerin öğrenme davranışları, öğrenme performansı ve öğrenme süreçleri hakkında kapsamlı bilgiler elde edilebilmekte.
Bu bilgiler doğrultusunda öğrencilerin bireysel öğrenme ihtiyaçları göz önünde bulundurularak eğitim planları oluşturulmalı. Uygun materyal havuzunu oluşturmak ve öğretmenlerin öğrencilerin öğrenme sürecini takip etmeleri için yardımcı olmak gibi birçok amaçla kullanılabiliyor.
YENİ NESİL ÇOCUKLAR
Oyunlaştırma ile öğrenmeyi daha interaktif hale getirerek öğrencilerin motivasyonunu artırıyor ve öğrenme sürecine katılımı ciddi oranda destekliyor. Hem ders içi eğitsel etkinliklerde, hem dikkat ve motivasyon artırıcı birçok oyunlaştırılmış web araçları son yıllarda sıkça e-öğrenme ortamlarında kullanılıyor.
Ayrıca biçimlendirici değerlendirme süreçlerinde de tercih edilen yapay zekâ destekli çevrimiçi ölçme araçları, süreci değerlendirmede eğitimcilere yol gösterici niteliği taşıyor.
Sonucunda alınan raporlama ise, öğrencilerin oyun oynayarak gösterdikleri en yüksek performansın geri dönüşünü elde eden öğretmenlere büyük bir avantaj sağlıyor. Dilek Hoca, bu cümlelerin çok önemli olduğunu vurguluyor.
Çok sık kullandığımız bir betimleme olan "yeni nesil çocuklar" aslında bir diğer ifadeyle teknoloji kuşağı çocuklarını teknolojiyi dâhil etmeden eğitime dâhil edemeyeceğimiz konusunda çoğu meslektaşının kendisiyle hemfikir olduğunu düşünüyor Dilek Hoca.
Doğdukları andan itibaren tablet tutmayı ve sistematik bir şekilde kullanmayı öğreniyor bu kuşağın çocukları. Yapay zekâ destekli simülasyonlar ve sanal gerçekliği deneyimlemeden, soyut olan sanal düşünme şeklini somutlaştırmanın gittikçe zorlaştığını gözlemliyoruz. Okul öncesinden itibaren yapay zekâ destekli oyunların eğitim programlarımızda yer alması gerektiği artık kaçınılmaz bir gerçek.