Salgının dünyayı kasıp kavurduğu bugünlerde, eğitim sistemi de büyük bir sınavdan ve süreçten geçiyor. Her ne kadar eğitimden geri kalmamak adına uzaktan eğitimle teorik bilgiler okullarda aktarılmaya çalışılsa da, eğitimin bir bütün olması nedeniyle sistem yetersiz kalıyor. Tüm eğitim camiası ve velilerin kaygısı bu süreçte eğitim gören gençlere "salgın kuşağı" olarak bir etiketin yapıştırılması ve bu gençlerin ileride kariyerlerinde sıkıntı yaşaması. Umarım enkaz büyümeden bu dönem en kısa zamanda biter.
Bu sorunlar karşısında gençlerin gelecek endişelerine ilişkin görüşlerini almak üzere, Senin Kariyerin Danışmanlık Kurucusu İnsan Kaynakları Profesyoneli aynı zamanda Yeni Asır Gazetesi Ekonomi Yazarı Gonca Elibol ile görüştüm. Salgın süreci, dünyanın sistemlerini yeniden yapılandırdığı bir süreç oldu. Bu süreçte uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma, hayatın merkezine oturdu ve gelecek yıllarda daha da yaygınlaşacak.
Dünya genelinde kurumlar teknolojinin avantajlarından yararlanarak e-öğrenmeyi inovatif bir hale dönüştürmek için çalışıyor. Mesela, animasyon ve oyun yöntemleriyle uygulamalar geliştiriyor. Ülkemizin pek çok kesimi altyapı bakımından bence e- öğrenmeye hazır değil. Yüz yüze öğrenme orta vadede daha sağlıklı görünüyor. Ancak bu değişimler karşısında gençlere en büyük tavsiyem "kendi kendine öğrenme" becerisi kazanmaları.
Otodidaktizm olarak adlandırılan, kendi kendine öğrenme yöntemini dünya genelinde milyonlar uyguluyor. Gençler kendilerine beceri kazandırdığı ve "Bu benim elimde, ben yapabilirim" şeklinde bakış açısı kazandığı takdirde önünde hiçbir engel duramaz! Bir ülkenin gelişmesinde birinci koşul eğitimdir. O nedenle gençler, eğitime çok önem vermeli.
ÜLKEMİN GELİŞMESİ İÇİN NE YAPABİLİRİM?
Elibol'un yakın zamanda üçüncü kitabı Yükselişin Kodları çıktı. Kitapta ekonomik büyüme faktörleri, eğitim, liyakat, insan kaynakları yönetimi, inovatif üretim yöntemleri, endüstri devrimi, geleceğin teknolojileri, geleceğin iş dünyası, sürdürülebilirlik, yenidünya düzeni, yetenek yönetimi, işveren markası, entelektüel sermaye, toplam kalite yönetimi, araştırma geliştirme, teknopark, patent, küresel ısınma, yenilenebilir enerji, yönetim ve liderlik gibi pek çok konuya yer verilmiş.
Bu ülkede yaşayan herkesin ülkesine karşı sorumlu olduğu gerçeği ile "Ülkemin gelişmesi için ne yapabilirim?" sorusuna cevap bulmak için, okuyucuyu harekete geçirebileceğini hissediyorum.
Kitapta ayrıca karekodlar da bulunuyor. Mesela, akıllı fabrikaları veya CRİPS konusunu okuyan okuyucu arkasından gelen karekodları izlediğinde daha anlaşılır olacak, hatta kalıcı öğrenme yaşayabilecek. Bu eserin iş dünyasına, akademisyenlere, siyasetçilere kaynak olabileceğine inanıyorum. Özellikle üniversitelerde ve liselerde okutulması, gençlere yol göstermesi, onlara ufuk açması açısından fayda sağlayabilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün bu esere yer vermesinin, ülkemizin sürdürülebilir büyümesi ve kalkınması için rehber olabileceği düşüncesindeyim.