Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAİT GÜRSOY

“Kontrolsüz Zekâ” tehlikeli olabilir!

Günümüzde zekâ tanımı değişmiş durumda. Artık "üstün zekâ" tanımı yerine "üstün potansiyelli" tanımı kullanılıyor. Çünkü hiçbir çocuk birbirinden üstün değildir. Hepimizin yetenekleri birbirimizden farklı ve özeldir. Zekâyı kötücül değil, iyicil yönde eğitebilmek konusunu Psikolog Yeliz Arda ile konuştuk.
Yakın bir tarihte de tüm haber kanallarında ve sosyal medyadaki çocuğumuzla ilgili birçok farklı görüşler konuşuldu, yayınlandı, paylaşıldı. En tehlikeli durum ise çocuğumuzun kişisel bilgilerinin paylaşılması oldu. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu konuda çocuğumuzu eleştirmek en büyük yanlış olur. Çünkü o bir çocuk! Bilişsel gelişimi, psikolojik gelişimi ve nörolojik gelişimi devam eden ve sadece 10 yaşında olan bir çocuk. Burada ancak ve ancak ailesini ve sistemi eleştirebiliriz.
Bir çocuğa "üstün zekâlısın" demek çocuğun bilişsel, psikolojik ve sosyal gelişimi açısından da olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Çocukta beklenti hissiyle beraber ağır sorumluluk da yüklenmiş oluyor.
Her bir özel yetenek için beynimizin farklı bölgeleri farklı bir şekilde koordineli olarak aktif olarak çalışır. Başka bir alanda başarısız da olabilirler. Üstün potansiyelli çocuklar Amerika Birleşik Devletleri'nin Eğitim Departmanı verilerine göre yüzde 6 olarak belirlenmiştir. Hiç de az bir oran sayılmaz. Zekâ, farklı alanlarda ortaya çıkabiliyor. Ancak bizler sadece anlayabildiklerimize "üstün zekâlı" diyebiliyoruz. Örneğin Jim CARREY, kinestetik zekâ, yani "bedensel bekâ" örneğidir. Bedenini normalin çok üstünde kullanmakla ünlü oyuncu

Peki, aileler nasıl davranmalı?
Bu yetenekteki çocuklar bir alanda çok başarılı olsalar bile, duygusal anlamda hâlâ çocukturlar. Diğer çocuklara göre, farkındalıkları daha yüksek olduğu için çok daha kırılgan olabiliyorlar. Bu yüzden çocuğun ailesinin yaklaşımları, desteği son derece önemli hale geliyor. Üstün potansiyele sahip çocuklarımızın en büyük ihtiyacı, aile içerisinde ve okul yaşamında öğretmenlerinin de desteğiyle yeteneğinden bağımsız olarak koşulsuz sevildiğinin hissettirilmesidir. Yani çocukluğunu normal şekilde yaşamaya ihtiyacı.
Bu durumlarda birçok aile çocuğunun yeteneğini çok öne çıkarıp çocuktan beklentilerini yüksek tuttuğundan çocuklar kendilerini sürekli baskı altında hissedebiliyor. Bu da çocuğun psikolojik, sosyal ve nörolojik gelişiminde olumsuzluklara neden olabiliyor. Tıpkı son günlerde tüm sosyal medyanın konuştuğu çocuğumuz gibi. Onlara sürekli diğerlerinden üstün olduğunu ima etmenin çocuğumuza yapılabilecek en büyük zarar olarak görüyorum.
Öncelikle bu çocuklara öğretilmesi gereken ilk şey kimseden üstün olmadığıdır. Özel yeteneğe sahip olduğu için şanslı olduğu ama yeteneğinin çalışma olmadan geliştirilmeden kendisine ve topluma bir fayda sağlayamayacağı öğretilmeli, anlatılmalı. Unutmayalım, vicdanı gelişmiş bir zekâ her şeyden önemlidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA