18 Eylül 2019'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen Akademik Yıl Açılışı Töreni'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Yükseköğretim Sistemi'nin nicelik olarak önemli bir büyüklüğe kavuştuğunu belirterek, artık önceliğin niteliğin yükseltilmesi olduğunu söylemişti. Erdoğan, vakıf üniversitelerinin üzerine yapışan ticari kurum algısının önüne geçmek için, bu üniversitelerin üzerlerine gidilmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu konuyu değerli dostum İstinye Üniversitesi Genel Sekreteri Burak Kılanç ile konuştuk.
Ekim ayı içinde YÖK'ten gönderilen yazılarla vakıf üniversitelerinin mekân yeterlilikleri, araştırma görevlisi istihdam ve yetiştirme performansları ve Ar-Ge'ye ayırdıkları bütçelerin dikkate alınacağı kesin bir dille bildirilmişti. 02.01.2020'de duyurulan yeni kurallar ise mevcut bölümlerinin kontenjanlarının yeniden belirlenmesi ile ilgili. 2020 YKS'de az kontenjan verilecek. Kural belli, bölüme 2019 YKS sonunda kaç kişi kayıt yaptırdıysa buna 5 eklenecek, bulunan sayı en yakın 5 ya da 10'un katına yuvarlanacak.
Kararın vakıf üniversiteleri üzerinde soğuk duş etkisi bıraktığını söylemeliyim. Sadece tek senelik, yani 2019 YKS kayıt performansına bakarak geleceğin planlanması, uygulamanın en çok eleştirildiği nokta. Akademisyen, mekân, laboratuvar yeterliliği konusunda hakkıyla yatırım yapan üniversiteler ile zamanından hormonlu şekilde kontenjan verilen üniversitelerin aynı acı reçete ile tedavi ediliyor olması da akademik çevrelerde eleştiriliyor.
Kaliteyi artırmak gerekiyor
Ancak unutulmaması gereken bir husus var. Bu karar, YÖK'ün kendi başına değil, Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu'nun görüşleri doğrultusunda alınmış bir karar. Diğer bir deyişle karar, hem bakanlıkların hem de özel sektörün yaklaşım ve tercihlerini yansıtıyor. Şahsen ben bu kararı, üniversite kontenjanlarının azaltması yönünde benimsenmiş devlet politikasının bir yansıması olarak görüyorum. Üniversite olmanın hakkını veremeyen üniversitelerden mezun olarak işsiz kalacak gençlerin sayısı baştan kontenjanları kısarak azaltmak belki de en akıllıcası.
YÖK'ün kontenjan azaltma kararının, vakıf üniversiteleri üzerindeki etkisini ölçümlemek üzere bir modelleme yapıldı. Buna göre, lisans kontenjanlarında yüzde 9, önlisans kontenjanlarında ise yüzde 11'lik daralma olabilecek. En büyük darbeyi, 2019'da yerleşme oranları dip yapan mühendislik ve mimarlık programlarının alacağını düşünüyorum. Detayları okurlar, www.uniendeks.com adresinde inceleyebilirler.
Peki, vakıf üniversiteleri ne yapacaklar? Potansiyel öğrenci adayları üzerinde kalite algısını yükseltmeleri gerekiyor ki kayıt oranları yükselsin. Yaptıkları yatırım çerçevesinde, kapasitesinin boş kalmasını istemeyen üniversiteler ise, tam burslu kontenjanlarını artırarak daralmayı durdurabilirler. Bence, çıkış yolu, üniversite gibi üniversite olmaktan geçiyor.