Depremi yaşamak, ülkemizin deprem kuşağında olduğu gerçeğini bize yeniden hatırlattı. Belki de hazırlıklı olmamız için bir sinyaldi. Bizler yetişkin olarak bile deprem sırasında korkmakta, kaygılanmakta ve kendimizi çaresiz hissetmekteyiz. Rahatlamak için bu konudan sürekli bahseder, bilgi edinmek içinse sürekli haberleri takip ederiz. Atladığımız ise çocuklarımızın bizi sürekli izlediğidir. Tepkilerimiz aslında çocuğa verilen bir mesajdır. Peki, bu durumda çocuğumuzu nasıl destekleyeceğiz? Bu önemli konuyu, Bil Okulları Genel Müdürü Orhan Dağhan ile konuştuk.
Çocuğa güven vermekle başlamalıyız. Örneğin, "Seni seviyorum", "Birlikteyiz, korkma" gibi ifadeleri sık tekrar edip sarılıp, rahatlatmak, uykudan önce çocuğa daha çok zaman ayırmak. Mümkünse çocuğun yattığı yerin karanlık olmamasına gayret etmek gibi. Bunun yanı sıra, duygularımızı karşılıklı ifade edebiliriz. Normal bir durum olduğunu ekleyebilir, gerginliği azaltmak için oyun oynayabiliriz. Depremin ne olduğunu nasıl oluştuğunu anlatabiliriz. Kendi konuşmalarımızda depremle ilgili korkutucu cümlelerden kaçınmalıyız.
İzlenecek adımlar
Deprem sırasında izleyeceği adımları çocuklarımıza anlatmakta önemli bir konu. Güvenli yere geç ve diz çök, başını enseni koru, hayat üçgeninde kal. Nefes alışverişin hızlanmış olabilir, bu normal kendini dalgalı bir denizde düşünebilirsin derin nefes alıp vererek dalgaların sakinleşeceğini hatırlayabilirsin.
Evdeysen balkona kapıya asansöre veya merdivene yönelme, dışardaysan ağaçların, tabelaların altında bulunma ve binalara yaklaşma. Elektrik tedbir için kesilebilir, telefon çalışmayabilir, bulunduğun yerdeki insanların sakinleşmesini bekle ve bizimle temas kur. Bizim için endişelenme. Evde hayat üçgenimizdeyiz. Deprem bittiğinde çantamızı alıp çıkacağız diyebilmeliyiz çocuklarımıza.
Unutulmaması gereken gerçek, depremin doğal bir afet olduğu, korunmak için deprem çantamızı yatak başında olan hazırlıklarımızı ve hayat üçgeni köşemizi oluşturmamız gerektiği ve daha önemlisi tüm önlemlerimizi alarak hayatımıza kaldığı yerden devam etmemizdir. Çocuklarımıza yaşama dair olan umutlarımızı yansıtmak bu sürecin olumlu atlatılabilmesinin başlangıcıdır.