Eğitim sektörü son beş yılda büyümesini hızlı şekilde sürdürüyor. Ancak bu büyümenin özel eğitim kurumları incelendiğinde sağlıklı olmadığı gözlemliyoruz.
Özel eğitim kurumlarının niceliğe odaklanması, sermaye yapılarının güvenilir olmaması ve birçok konuda denetlenmemeleri, öğrenci veli ve öğretmen tarafında mağduriyetlere sebep oluyor. Genel merkezi olmadan franchise vererek var olmaya çalışan markalar ya da sermaye yapısı güçlü olmayan ve okul işletmeye çalışan kişiler sektöre büyük zarar veriyor.
Bu önemli konuyu, değerli dostum Mektebim Koleji Genel Müdürü Servet Özkök ile A'dan Z'ye konuştuk.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın sektöre girişte aradığı koşullar arasında sermaye yeterliliği ve finansal sürdürülebilirlik kriterlerinin yer almaması bir eksiklik. Ruhsatlandırma aşamasında fiziki koşulların varlığı ile yetinilmesi, istihdam kaynağının sürdürülebilir olması için gerekli finansmanın olmayışı sorunların temelinde yatan ana unsurlar.
Her özel okul girişimcisinin kendi öğretim, kitap, kıyafet ücretini, burs ve indirim mekanizmasını, eğitim yoğunluğunu özgürce belirlediği, mevcut düzensiz ve düşük kontrollü yapıya bir an evvel son verilmeli. Sektöre standardizasyon getirilmeli. Eğitim serbest piyasa ekonomisinin kendi işleyiş kurallarına bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Bu anlamda MEB'in daha sıkı kurallarla müdahil olması gerektiğini düşünüyorum.
Sistem disipline edilmeli
Bir özel okulun faaliyetinin dönem ortasında sekteye uğraması öğretmen, öğrenci, veli mağduriyeti gibi çok yönlü mağduriyetlere sebep olacak. Hem sektör hem de kamu nezdinde güven erozyonuna yol açacak. Bu nedenle sektöre girişler sermaye yeterliliği ve finansal sürdürülebilirlik açısından mutlaka sıkı kurallara bağlanmalı.
Açılacak her yeni okul için, o okulun en az bir yıllık faaliyetini sürdürmesini sağlayacak cari giderlerini karşılayacak miktarda likit teminatının girişimci tarafından MEB bünyesine bloke edilmesi şart. Bu koşulun her bir frachise işletmesi için de geçerli olması gerekir.
Sistemin geleneği haline gelen erken kayıt uygulaması da neşter vurulması gereken konulardan biri. Özel okul girişimcisinin izleyen eğitim dönemini doğru planlayabilmesi için erken kayıt uygulamasının yararlı olduğu muhakkak. Ancak uygulamanın zarar verici yönleri fazla. Bu nedenle tümden kaldırılması değil ama disipline edilmesi şart. Sürekli geleceğe doğru borçlanarak süregiden bu yapı, son derece sağlıksız.
Toplanan erken kayıt gelirlerinin harcanmasında girişimcinin özgür ve kuralsız bırakılmaması gerekiyor. Bu gelirler bir bankada bloke edilmeli ve eğitim yılının başlamasından evvel ancak makul bir kısmının kullanımı için serbest bırakılmalı. Kalan kısmın kullanıma açılması peyderpey olmalı.
Böylelikle gelir ve harcamalar arasında dönemsel paralelliğin sağlanması mümkün olabilir. Gerekli tedbirler alınmazsa, sezon içerisinde olumsuzluklar yaşayabiliriz.