Eğitim yaşamının bir kısmını Almanya'da, bir kısmını Türkiye'de tamamlayan öykü türünde "Oysa Bir Umuttu" ve şiir türünde "Düşlerimin Vazgeçilmezi" kitaplarının yazarı Hande Ortay ile, gençlerin yeteneklerini günışığına çıkaracak, teşvik edici bir sohbet yaptık. Ortay, başarısını ailesinin vermiş olduğu manevi desteğe borçlu. Değerli dostuma göre başarı, başta aile olmak üzere, çevrenin desteği ile yetenekler, moral ve manevi değerler ile gelişmekte. Destek arttıkça, bireylerin toplumda bir yeri olması kaçınılmaz.
Eğitim çağlar boyunca toplumların gelişmesinin en temel aracı olmuş. Ülkemizde ise eğitimin önemi giderek artıyor. Toplumların kalkınması bilim ve sanattaki ilerlemesine, bu ilerleme de eğitime bağlı. Aydın sözcüğü, karanlığın karşıtıdır. "Akla dayanarak gerçekliği tanıma çabası" anlamına gelir. Akla güvenme ve özgür düşünme, aydın olmanın iki niteliği. Bence, aydın olmak güç bir iş. Çünkü bilinciyle aydınlanmış, saygın kişiliğe sahip özverili, doğrulardan kaçmayan çevresine bilgi saçan bir kişi. Aydın kişiler, yaşadığı toplumun sorunlarını, acılarını beyninde ve yüreğinde duyan ve bunları dile getiren, çözüm arayan, gösteren insanlardır.
Aydın kişiler, sağduyunun egemen olduğu ve haksızlıkların bulunmadığı, insanların genelde mutlu olduğu, iş bulabildiği, doyduğu dünyayı arar. Aydınlar, toplumun değişimini etkiledikleri oranda da, toplumun etkisi altındadır. Topluma ışık saçan, bilinç taşıyan bireyler olarak, her zaman el üstünde tutulmayı hak eden kişilerdir. Aydın olmak zor, aydın kalmak çok daha zor. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Bu nedenle, bizim gibi toplumlarda aydın kişi sayısı pek fazla değildir. Ancak bu sayının artması da gene aydınların elindedir.
Gençlerin yanında olalım
Çeşitli olanaksızlıklar, toplum baskısı, utanma gibi duygular ve baskılar nedeniyle birçok insan bu konudaki yeteneklerini gün yüzüne çıkaramamakta. Bunun en canlı örneği TV kanallarında yayınlanmakta olan ses yarışmalarıdır. Çok iyi bir sese sahip olmasına rağmen, çeşitli olanaksızlıklarla bunu dışarı vuramayan gençler bu yarışmalar nedeniyle harikalar yaratabiliyorlar. Aynı durumda olup, yazma yeteneği ve birikimi olan gençler, bu birikimlerini başkaları ile paylaşamıyorlar.
İşte bu durumda, tüm aydınlara bir görev düşüyor. Bu yeteneğe sahip olan insanlara kol kanaat germek gerekiyor. Onların bu yeteneklerini gün yüzüne çıkarmak için, katıldıkları TV programlarında, gazetelerindeki köşelerinde, katıldıkları açık oturumlarda, teşvik edici beyanlarda bulunulmalılar. Öykü ve şiir yazarı Hande Ortay, bu tür davranışların, gençlerin seçtikleri mesleğe karşı teşvik edici bir etkisi olacağına inanıyor. Ben de aynı düşüncedeyim.
Farkındalık oluşturan gençlerimize toplumun tüm kesimlerinin destek vermesini diliyorum. Ülkemizde, fikir ve davranışlarıyla öne çıkan gençlere projeler geliştirmeleri için imkân sunulması gerekiyor. Mutsuz insanlarımız için mücadele etmeliyiz. Gençlerin, o yaratıcılığı ortaya koyabilmeleri için doğru ellerde eğitilmeleri şart. Gençlerin yeteneklerini ortaya çıkartabilir ve onları desteklersek birçok alanda güzel şeylerle karşılaşırız.