İngilizce evrensel bir dil. Gerek sosyal yaşam, gerekse iş hayatı ve uluslararası ilişkiler bağlamında global özelliğe sahip. Teknolojik gelişmelere paralel daha da önem kazanan ortak iletişim alanı, tüm dünyada ortak bir dilde anlaşma ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bunun sonucunda İngilizce bilen bireyler kariyerlerinde avantajlı konuma gelirken aynı zamanda sosyal ve kültürel düzeyde yaşamlarını ileri bir noktaya taşıyabiliyor. Bu önemli konuyu, Queen Tesol Centre öğretmen eğitmeni ve İngilizce öğretmeni Hande Koyuncuoğlu ile konuştuk.
Bu gerçeğe dayanarak okullarda zorunlu İngilizce dersleri ve hatta buna takviye dil eğitimleri alıyoruz. Fakat İngilizceyi kullanma becerisinde yetersiz kalıyor, 'İngilizce bilen birey' tanımından ayrı düşüyoruz. Yıllarca aşina olduğumuzu düşündüğümüz bir dil kendi anavatanına gittiğimizde bizi terk edebiliyor. Bu durumun en büyük sebebi İngilizcenin bir iletişim aracı olarak değil, matematiksel bir veri formatında, dil bilgisi ve kural odaklı öğretilmesidir.
Etkili yabancı dil öğrenme süreci 'bir dil hakkında fikir sahibi olmak' ve 'bir dili bilmek' arasındaki ayrımla başlar. İngilizcenin kuralları hakkında bilgilendirilmek, İngilizceyi etkin konuşabilmek için yeterli değildir. Dil becerilerinin gelişebilmesi için öğretimde iletişimsel metotlara başvurmak, anlam odaklı ders içerikleri sunmak, öğrencilere anadili İngilizce olan kişilerle konuşma imkânı tanımak gerek.
Emek ve zaman şart
Bahsedilen tür eğitim-öğretim faaliyetleri AB eğitim politikası ve Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) dâhilinde ele alınabilir. Öğretime dayalı ihtiyaçlar dünya çapında benzerlik gösterdiğinden, öğrenim problemlerinin çözümünde uluslararası standartlara bağlı olarak İngilizcenin dinleme, konuşma, okuma ve yazma düzeyindeki bütünsel ve iletişimsel işlevi göz önünde bulundurulmalı, öğretmenler de profesyonel gelişime açık olmalıdır.
Etkili yabancı dil öğrenme sürecinde dikkate alınması gereken bir diğer nokta da yaş faktörü. Öğrenmenin uygun yaşı olup olmadığı konusunda henüz netlik olmasa da, yaygın görüş erken yaşta başlaması gerektiği yönündedir. Erken çocukluk döneminde ana dil edinimi ve yabancı dil oluşumu birbirine yakın deneyimler. En efektif İngilizce öğrenimi anaokulundan başlayıp, üniversiteye kadar ara vermeden gerçekleşebilir.
Öte yandan İngilizcenin evrensel bir statüye sahip olması aslında dil becerilerinin gelişmesi açısından büyük avantaj. Orijinal, gerçek yaşamda kullanıldığı haliyle İngilizceye maruz kalınabilecek sayısız kaynağa ulaşmak mümkün. Dilin kural ve formüllerin ötesinde bir iletişim aracı olduğunu unutmadan, İngilizceyi değişik alanlarda hayatın canlı bir parçası yapmaya çalışmak konuşma ve iletişimdeki problemlere yönelik ilk farkındalık olabilir.