Geçen hafta bir panelde beraber olduğum kardeşim NTV'de yayınlanan Doğru Tercih eğitim programı yapımcısı Sadık Gültekin'e, "sınavlarla ilgili seni etkileyen olaylar var mı?" diye sordum.
Bakın neler anlattı. Ben, bunca yıldır bu işin içindeyim, sınavlarla ilgili beni etkileyen iki örnek oldu, onları adaylarla paylaşmak istiyorum: Bunlardan ilki, Balıkesir'den... Menekşe Okyay, 2011, TS-2 puan türü Türkiye birincisi... Devamını Menekşe'nin kendisinden dinleyelim:
"Kaynak kitap sıkıntısı yaşadım. İstediğim kitapları alamadım. Konu anlatımlı kitap hiç almadım.
Arkadaşlarımın kullanmadığı kitaplardan aldım, halk kütüphanesinden faydalandım.
Elime para geçtikçe az sayıda kitap aldım.
Planlı ve programlı çalıştım. Maddi durum elverişli değildi, hayatımda hiç dershaneye gitmedim. Geçen yıl babam üniversite sınavı için açık açık "Kendini yorma, çünkü seni üniversiteye gönderemeyeceğim" dedi.
Buna rağmen çalıştım, derece yaparsam belki olanak bulurum diye. Amacıma da ulaştım.
Annem 1 yıl önce şeker hastalığından gözlerini kaybetti. Tedavisi sürüyor ve yol masrafları bizi zora soktu. Krediler çektik. En çok bunun sıkıntısını yaşıyoruz." Kızıyla onur duyduklarını söyleyen anne Naciye Okyay, "Manisa'ya hastaneye gitmiştik, dönüşte kızımın Türkiye birincisi olduğunu öğrendik. Dershaneye göndersek, fotoğrafları da çıkardı. Çok sevindik ama gözlerim görmediği için çocuğumu göremiyorum; çok üzüntülüyüm. Gözlerimin bir an önce açılmasını istiyorum" dedi.
Öğretmen emeklisi baba Osman Okyay ise, tek çocukları olan Menekşe'nin hiçbir isteğini yerine getiremediklerini vurguluyor.
Okyay, 2 milyon öğrencinin arasından imkânsızlıklar içinde, birinci olmanın kolay olmadığını söylüyor. Osman Bey, "Tek göz odada çalışıp başardı. Kitapsız, testsiz sınavlara hazırlandı. Eşim hasta olduğu için onunla ilgilendim, maddi durumumuz sarsıldı. Biz, o üzüntü içinde sevinemedik bile. Ertesi gün aklımız başımıza geldi ve çok sevindik" şeklinde konuştu.
İkinci örnek
2008 Hakkâri Yüksekova'dan... İrfan Töreci beş yaşındayken elektrik akımına kapılarak sağ kolunu kaybetmiş. İrfan, kolunu doktorsuzluktan kaybettiğini, bu nedenle küçük yaştan itibaren doktor olmayı hayal ettiğini söylüyor.
Toprak bir evde ikamet eden 12 nüfuslu Töreci ailesinin çocukları İrfan, bir yandan çobanlık yaparken, diğer yandan ders çalıştı. Çobanlık yaptığı sürede kırsalda ders çalışan İrfan, "Kolumu kaybettim, ancak bu durum hayata tutunmamı engelleyemediği gibi tıp okuma idealimde etkili oldu.
İlköğrenimimi Adaklı köyü ve Yüksekova ilçesinde tamamladıktan sonra Yüksekova Süper Lisesi'ne devam ettim. "Sınavda Y-ÖSSSAY- 2'den 372 puan alarak Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp Bölümü'ne yerleştim" diyor. Hiç kimsenin başaracağına inanmadığını belirten İrfan, "Ama disiplinli bir çalışma ile başardım. Günde yaklaşık 10 saat çalışıyordum" diyor.
Ben rehberim, ancak bu gençler de benim rehberim; ben de kendi işlerimde başarılı olmak için onları örnek alıyorum ve onlar gibi davranmaya çalışıyorum. Dolayısıyla sınava hazırlanan adayların, bu iki örneği iyi özümsemesi gerekiyor.