Geçmiş… Kimimiz için mazide kalması gereken anılar, kimimiz için sürekli uğranılan bir nostalji müzesi, kimiz için de bir motivasyon kaynağı. Elimizdeki bütün uğraşlara final verip sonuca ulaştığımız anlar olur hayatta. Bu sürece eriştiğimiz zaman kendimize "Acaba önceden daha mı iyiydim?" sorusunu sorduğumuz anda filmi başa sarmamız gerekir.

HAYIR DEMEYİ ÖĞRENİN
Arkadaş ortamlarındaki ayrışmalar her zaman olur. Kimimiz en yakın olduğu kişilerle bir anda iletişimini keser, kimimiz de beklemediği kişiden aldığı geri dönüşlerle uzun ömürlü bir arkadaşlığa yelken açar. Bu denklemlerin içinden çıkabilmek eskileri geride bırakabilmekte saklı. Unutmamak gerekiyor ki yaşamın içindeki kırılmaları daima yalnız bir şekilde yönetemeyiz. Çevremizdeki kişilerin de buradaki payı yadsınamaz. Sizin çizmeniz gereken yol haritası "ya bir şeyler yanlış gidiyorsa?" sorusunu sormakla başlar. Hayatı düzene sokmak ve değiştirmek için ilk olarak kendi içimizi değiştirmek gerekiyor. Duyguları nadasa bırakmak nereye kadar!
Herkes sizinle aynı fikirde mi? Ya da fikirlerinize sürekli muhalefet eden birisi mi var? Bu sorulardan bir tanesine bile evet cevabı veriyorsanız çevresel faktörlerden etkilenen bir iletişim diliniz var demektir. Kova Çağı zamanı hızlandırırken, duygularımız da bu çabuklukta değişiyor, bugün sosyal medya hesaplarından her hareketini takip ettiğimiz kişileri bir gün sonra engelleyebiliyoruz. İşte burada içsel buhranlardan kurtulmanın yolu prensip sahibi olmayı ortaya koymak. Dış etmenler ne olursa olsun çizgileriniz belliyse sizin sınırlarınızı kimse geçemez. Prensip sahibi olmanın ilk kuralı ise hayır demekten korkmamak.
Aklınızdan geçmişi ne kadar çıkaramasanız da yad edip ansanız da eski günlere dönemediğiniz su götürmeyen bir gerçek. Üzülmeyin. İçsel çatışmaları, duygu karmaşalarınızı ve öz saygınızı aşağıya çekecek bütün detayları bir kenara bıraktıktan sonra yaşantılarınızın birer ders notu olduğunu daima hatırlayın. Eskilere dönmek geçmişi sırtında yük olarak taşıyan kişilerin uğradığı yegane duraktır.