Mesleğe başladığınız ilk günden bu yana sanat yaşamınıza dair neler söylemek istersiniz?
Türkiye'de ilk sahneye çıktığımda zaten Amerika'da 2 sene sahne deneyimim olmuştu. Hollywood'daki meşhur tiyatroda başrolümü oynamıştım. Ülkemde ilk sahneye çıktığımda ayrı heyecanlanmıştım. Çünkü annem, babam ve kız arkadaşımın önünde oynamak beni heyecanlandırmıştı. İlk günkü şevki hâlâ taşıyorum.
Bitmeyen bir hayat enerjiniz var...
İnsanları sevmemden ve onlarla birlikte olmaktan hoşlanmamdan kaynaklanıyor. Hayata hep olumlu bakarım. Umudumu hiçbir zaman kaybetmedim, gençlere de bunu tavsiye ediyorum. Benim öğrencilerime yönelik en büyük görevim onlara umut, azim vermek. Bir de 'ben yaparım' diyeceksin. Bu çok önemli yaşam için. Hayatı kaçırmamak da gerekiyor. Ben kaçırmamaya çalışıyorum. Ama hiçbir şeyi abartmam. Aşırılıktan hoşlanmam. Tiyatroda da abartılı oyun sevmem. Yemek yerken de böyle olmalı, çalışırken de.
TİYATROMUZ ÇOK İYİ NOKTADA
Türk Tiyatrosunun geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok iyi bir noktaya geldi. 60'lı, 70'li yıllarda çok belirgin bir tiyatro çevresi vardı İstanbul'da. Kenter'ler, Gazanfer Özcanlar, Dormenler gibi... Şimdi ise çok genç tiyatrolar var. Kendileri yazıyor, sahneye koyuyor. Bu çok umut verici. Çok da iyi tiyatro sanatçımız var. Eskiden bu kadar çok okul yoktu. Şimdi çok özel okullar var. Hepsi aynı kalitede eğitim vermiyor. Bence bu kadar çok özel okulun olmasına gerek yok... Tiyatronun merkezi de değişti. Şimdi Kadıköy oldu merkezi.
Türkiye'nin sanatsal açıdan uluslararası alanda geldiği noktayı nasıl buluyordunuz?
Çok iyi oyuncularımız, yönetmenlerimiz var ama her şeye rağmen gerektiği kadar yol alamadık. Bunun nedeni de Türkçe'nin dil olarak dünyada yaygın kullanılmaması. Ama dilimizin anlaşıldığı yerlerde çok iyiyiz. 60'lı yıllarda ben 'The Turkish Clogs' (Nalınlar) oyunu ile İngiltere'de turne yaptım. Yıldız Kenter, Nevra Serezli ve ben İngilizce olarak oynadık. Bu dünyada bir ilktir. Türkçe oyunu İngilizce'ye çevirip, 41 gün oynadık. Uluslararası alana açıldık oyunumuzla. Şimdi de çok iyi oyuncularımız var. Bizim oyuncularımız dünyadaki bir çok önemli oyuncuyla aynı kalitede hatta çok daha iyi oynuyor. Çok büyük yol aldılar. Ama onlardan daha çok yol kat edenler ise yazarlarımız oldu. Tiyatro demek yazar demek.
İYİ Kİ TİYATROCU OLMUŞUM
Hiç umudunuzu kaybettiniz mi?
Çok parasız kaldığım dönemler oldu ama hiç umudumu kaybetmedim. Babam da beni hep destekledi. Çok medeni bir adamdı. Oyunlarım başarılı olunca mutlu oluyordu, başarısız olunca üzülüyordu. Hatta onu kaybettiğim zaman tiyatromun kötü bir dönemiydi. İçimde ukte kaldı bu durum. Keşke bugünleri görseydi. Para kaybetsem de tiyatrocu olduğuma hiç pişman olmadım.
Amerika'da okudunuz, çalıştınız ama Türkiye'ye döndünüz. Neden?
Ben hep idealisttim bu konuda. Türkiye'ye dönüp, burada bir şeyler yapmak istedim. Hiç de pişman olmadım. Ben Amerika'da okurken okulumda iki tane daha Türk öğrenci vardı. İkisi de tiyatro okuyordu. Ben de tiyatro okumak istedim. Babama da tiyatro okumak istiyorum diye mektup yazdım. Babam onun işlerine devam etmemi istiyordu ama ben çok isteyince o da bana 'tiyatrocu olacaksan en iyisi ol' diyerek beni destekledi. Hollywood'da star yetiştiren çok önemli bir oyunda başrol oynadım. İngilizcemi ilerlettim, çok da sevilen bir insandım. Amerika'da kariyer yapmama rağmen ülkeme döndüm. Atatürk sevgisi çok yüksek bir insanım. Atatürk'ün kurduğu ülkemize gelip burası için tiyatro yapma idealim vardı. Bunu gerçekleştirdim. Gençlerimiz de dışarıda okuyabilir ama geri dönüp, ülkemize katkıda bulunmalı.
Eskiye oranla daha fazla mı star çıkıyor?
Evet. Televizyon star çıkarıyor. Ben çoğunu tanımıyorum ama. Star olabilmek ve kalıcı olabilmek için tiyatro yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ama televizyona iş yapıp kalıcı olanlar da var tabii... Zaten iyi bir oyuncuysa, iyi bir yönetmen eşliğinde çok rahat tiyatro yapar.
Hiç emekli olmayı düşündünüz mü?
Hayır, emekli olmak ne demek. Benim için böyle bir şey yok. Emekli olursam, bu dünyadan giderim. Emeklilik aklımın köşesinden bile geçmez. Benim ne yaşlanmaya ne de yorulmaya vaktim var. Emekli olmayı düşünenlere çok şaşırıyorum. Emeklilik, ölmeyi beklemek gibi bir şey...
DÖNÜM NOKTAM BATILI MÜZİKALİ TÜRKİYE'YE GETİRMEK
70. sanat yaşamınızda sizin için dönüm noktası dediğiniz bir olay var mı?
'Sokak Kızı İrma'yı yaptım 1961 yılında. O bir devrimdi. Batılı müzikal ilk defa Türkiye'de sahnelendi. Gülriz Sururi başrolde oynadı. O dönem kıyamet kopmuştu. Çok büyük bir ilgi gördü. Bilet kuyruklarını izlerdik Gülriz ile. Batılı müzikali getirmek riskti ama ben inandım bu müzikale. Benim için bir dönüm noktası oldu. Bu başarıdan sonra 'Pasifik Şarkısı'nı sahneye koydum. Bu oyun Amerika'nın meşhur müzikaliydi ancak ilgi görmedi, büyük paralar kaybettim. Ben zaten paradan anlamam. Yanımda para bile taşımam.
CAHİDE SONKU'YLA ÇALIŞMAK ZORDU GÜLRİZ SURURİ'YLE KOLAYDI
Birçok starla çalıştınız. Geçmiş dönemdeki starlarla çalışmak mı yoksa şimdiki starlarla çalışmak mı daha zor?
Şimdiki starlarla çalışmak çok daha kolay. Çünkü onlar çok daha medeniler, çok daha çalışkanlar. Ben Cahide Sonku'yla çalıştım, ona çok büyük hayranlık ve saygı besliyordum ama o bana aynı saygıyı göstermedi. Çok zorluk çektim. Kendisi telefon açıp sizinle çalışmak istiyorum dediği zaman çok mutlu olmuştum. Taşra Kızı oyununu sahneye koyduk. Oyun tuttu ama Cahide Hanım tiyatroyu karıştırmaya çalıştı. Bu paralarla çalışılır mı, niye bu adama inanıyorsunuz gibi sözler söyleyerek tiyatroda huzursuzluk yarattı. Ben de ona, "Sevgili Cahide Hanım sizinle çalışmak benim mutluluktu. Ne zaman isterseniz çıkabilirsiniz. İki aylık ödemeniz de yapılacaktır" diyerek mektup yazdım. O da ayrıldı. Gülriz Sururi için kaprisli derlerdi mesela ama ben hiç zorluk çekmedim kendisiyle. Ama Cahide Hanım ile böyle olmadı.
AKM'NİN BAŞTAN YAPILMASI BÜYÜK BİR NİMET
Atatürk Kültür Merkezi'nin yeni halini nasıl buldunuz peki?
Ben çok beğendim. AKM'nin baştan yapılması büyük bir nimet, ben bundan dolayı çok mutluyum. Kusur bile bulsam eleştirmem ama zaten eleştirilecek hiçbir yanı yok.
ARTIK TELEVİZYON KADAR TİYATRODAN DA KAZANILIYOR
Tiyatrodan para kazanılmıyor diye bir algı var. Siz bunun için neler söylemek istersiniz?
Artık değil. Televizyondan kazandıkları kadar tiyatroda para kazananlar var. Eskiden azdı ama bugün tiyatro yaparak gayet iyi para kazanılıyor.