1753'ten günümüze kadar uzanan tarihiyle İstanbul'un en eski ve köklü hastanelerinden biri olan Balıklı Rum Hastanesi'nde biliyorsunuz geçen sene büyük bir yangın çıkmıştı. Restorasyon ve tadilat faaliyetleri hız kesmeden devam eden hastanede sona yaklaşıldı. Balıklı Rum Vakfı Başkanı Kostantin Yuvanidis ile gelinen noktayı sormak için görüşme yaptım.
40 yılı aşkın bir süredir vakıfa hizmette bulunan Başkan Kostantin, "Hastanemizde yangının izlerini silmek için çalışmalarımız devam ediyor" diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız ne söz verdiyse yaptı. Devletimiz bizi hiç yalnız bırakmıyor. Binanın dış cephesi bitti. Tadilat çalışması daha önce biterdi ancak deprem ve binanın tarihi eser olması süreci biraz uzattı. Bir de 100'e yakın çalışanımızın emekli olması çalışmalarımızı olumsuz etkiledi. Teknik ekipler mayıs ayında biteceği yönünde bilgi verdi. Valimiz sürekli ilgileniyor. Hatta son gelişinde bize 'Ben fotoğraf vermek için gelmedim, hizmet için geldim' dedi. Bize tekrar valilik bütçe çıkardı. Zeytinburnu Belediye Başkanımıza da çok teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımızın iradesiyle hastanemiz eski haline kavuşacak. Ben Cumhurbaşkanımızı son ziyarete gittiğimde ise 'Tadilat süreciyle yakından ilgileniyorum' dedi. Önce Allah sonra Erdoğan bizim yanımızda. Vakıf Başkanı olarak en büyük arzum yaşlılarımızı odalarına kavuşturmak. Benim tek hedefim bu. Hastane için yaptığım çalışmalarımdan dolayı taşlayanlar da var. Hastaneyi halka açmamdan dolayı rahatsız olanlar da. Başarılı olanlar taşlanabiliyor. Lobilere teslim olmadan, Balıklı Rum'u en iyi noktaya getirmeye çalışacağım."
Balıklı Rum Hastanesi'nin bünyesinde her dinden insanı barındıran bir yapı olduğuna da dikkat çeken başkan şunları söyledi:
"Birçok binamız kapalı ve kullanılamaz halde idi. Çok önemli değişimler yaptık işleyişte. Marka değerini yükselttik. Huzur evlerini açtık, alkol-uyuşturucu tedavisi, psikiyatr alanında çok önemli kazanımlar elde etmiş bir hastane konumuna geldik. Balıklı Rum'u halka açtık. Günlük 1000'e yakın hasta geliyor. Yüzyıllardır Musevi'si de Müslümanı da, Hristiyan'ı da hastanemizde tedavi görmüştür ve görmektedir. Hastanemizde mescit de var kilise de. 1700'lerden beri bu topraklarda sulh içinde devam eden bir vakıfız. Bu coğrafyaya örnek olduğumuzu düşünüyorum."
ALTIN ÇAĞIMIZI YAŞIYORUZ
Mor Efrem Süryani Kilisesi'nin açılışına da katılan Yuvanidis'e neler hissettiğini sorduğumda ise şunları söyledi:
"Hayal bile edemeyeceğimiz bir olay. Cumhuriyet dönemi içinde azınlıklar açısından unutulmayacak bir şey. Cumhurbaşkanımız sayesinde azınlıklar altın çağını yaşıyor.
Biz eskiden 2. sınıf vatandaştık. Şimdi ise kendimizi eşit vatandaş olarak hissediyoruz. Atatürk döneminden sonra hiçbir hükümet azınlıklara böyle yaklaşmamıştı, hepsi azınlıklardan bir şeyler alıp hiçbir şey vermemişti. Erdoğan ile birlikte azınlıklar hem mülklerine hem de haklarına kavuştu. Bunu inkar etmek nankörlüktür. En özgür dönemimizi yaşıyoruz. Kilisenin açılışının olduğu gün İsrail- Gazze gerilimi yaşandı. Toplumsal barış, dinlerin birlikte kardeşçe yaşaması konusunda dünyaya örnek olabilecek bir açılıştı."