Sanatla geçirdiğiniz 70 yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
70 yıldır ülkem için mücadele ediyorum. Sanatçı önsezimle bazı şeylerin farkında olarak, toplumu da uyarmaya devam ediyorum. Ülkemizi içten ve dıştan yıpratmaya çalışanlara karşı mücadele etmek boynumuzun borcudur. Yıllardır devam eden kültürel bir savaş var, 1952'den beri, yani NATO'ya girdiğimiz günden itibaren devam ediyor. Amerika'nın iletişim araçlarına hakim olmaya başlamasıyla bu savaş hız kazandı."
HAKSIZLIĞA BOYUN EĞMEYEN BİR ÜLKEYİZ
"Örf ve adetlerimizi, gelenek, göreneklerimizden uzaklaştırmak ve Amerikan kültürünü yaymak için medyamız kullanıldı. Yıllardır basınla yazar-çizerler de buna destek verdi. Batı hayranı bir medya oluştu ve bunlar topluma da bunu empoze etmeye çalıştılar. Kültürel değerlerimizi hiçe sayarak bunu yaptılar. Cumhurbaşkanımız ülkemize yönelik oynanan oyunu çok iyi analiz etti ve bu oyunu bozmak için canla başla çalışıyor. Bağımsız, tarafsız ve güçlü bir ülke konumuna geliyoruz. Atatürk dönemindeki bağımsız, onurlu, güçlü Türkiye duruşu, onun ölümüyle ve başlamakta olan 2. Dünya Savaşı'nın tedirginlikleriyle kaybedilmeye başlamıştı. Türkiye harbe girmemek için her şeyi yaptı. Bunun kayıp mı, kazanç mı olduğu tarihçilere bırakılır. Cumhurbaşkanımızın döneminde tekrar Atatürk dönemindeki gibi bağımsız, güçlü Türkiye olmanın mücadelesini veriyoruz. Duruşu olan, haksızlığa boyun eğmeyen bir ülkeyiz. Türkiye'nin uzun yıllardır maruz kaldığı cendereden kurtulmak için savaşıyoruz. Bu sadece kültürel alanda değil, her alanda böyle. Savunma sanayimiz uzun yıllardır Batı'nın etkisiyle güçsüz bir hale gelmişti. Şimdi kendi araçlarını, silahlarını üreten bir ülkeyiz. O kadar gurur duyuyorum ki ülkemle.
Açıklamalarınızdan dolayı çok eleştiri aldınız. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
90'lı yıllarda da benzer şeyler yaşamıştım. Çok izlenen 'Ateş Hattı' programında Zeki Müren'e eleştirilerime karşı, Muazzez Ersoy, Muazzez Abacı ve Adnan Şenses'in içinde olduğu sanatçılar tarafından adeta linç edilmiştim. Benim altını çizerek söylediğim bir nokta var, Zeki Müren 1960'lara kadar Türk musikisini tüm kurallarına uyarak, Müzeyyen Senar etkisiyle, gayet iyi şarkı söyleyen, çok sevilen bir sanatçıydı. 1960'lardan sonra ise bir kısım basının da etkisiyle Müren bir şov starı haline getirildi. Mini etekler, yüksek topuklarla sahneye çıkmaya başladı. Benim eleştirim burada başlıyor... Bakın, ben onun şarkı söylemesine tek bir laf etmem ancak onun sahne şovları topluma kötü örnek oldu. Bir aile 7-8 yaşındaki erkek çocuğuyla Müren'i izlerse, çocuk bundan nasıl etkilenir? Bu büyük bir tehlike. Müren'den sonra İstanbul'da onun kötü taklitleri çıktı. Zeki Müren bilerek ya da bilmeden ülkemizin değerlerini bozmak için emperyalizm tarafından kullanılmıştır ve hâlâ kullanılmaktadır. Günümüzde bunun uzantısı da LGBT'dir. Eşcinselliği kullanmak bence emperyalizmin bir oyunudur. Bizi yıkmak için, aile hayatımızı ve toplumu yozlaştırmak için LGBT faaliyet gösteriyor.
LGBT YIKICI GÜÇ HALİNE GELDİ
Bunu biraz daha açar mısınız?
Benim itirazım insanların yaşam biçimine değil, eşcinselliğin bir organizasyon haline gelmesine... Ülke çapında değerlerimizi yok etmeye çalışan bir organizasyon konumunda. Bundan dolayı da LGBT bir anarşi haline geldi. 'Ne var ki, isteyen istediği gibi yaşasın' ya da 'Eşcinseller de çocuk sahibi olsun' diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Ülkemizde bazı köşe yazarları bunlara destek oluyor. Fatih Altaylı mesela, "Dünyanın her yerinde eşcinseller var, evleniyor ne olacak ki?" diyor. Batı hayranlığı böyle yazarlarda öyle bir seviyede ki, bu sözleri sarf ediyor. Uluslararası büyük bir tehlikedir LGBT. Türkiye'de bütün maddi ve manevi değerlerimizi çökertmek için her şeyi kullanıyorlar. Buna sanat da dahil. Benim bu çıkışlarımdan dolayı da beni itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyorlar. Benim şarkılarım, bestelerim ortada. Ben görüp, sezdiklerimi konuşmazsam en büyük ahlaksızlığı yapmış olurum. Aldırmazlık yapamam. Gidişatı görüp, ağzını açıp tek kelime söylemeyenlerden, 'Ben ekmeğime bakarım, üç maymunu oynarım' diyenlerden değilim.
Antalya Film Festivali bu sene iptal edildi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Çünkü her fırsatı değerlendiriyorlar. Devletimiz çok doğru bir saptama yaptı. FETÖ sanatı da kullanmaya çalışıyor. Her yerden hücum ediyorlar, ahtapot gibi sarmak için. Devletimiz FETÖ'yü ortadan kaldırmak için büyük bir mücadele veriyor. FETÖ buna karşı da her yolu deniyor, şimdi de Antalya Film Festivali'ni kullanmaya kalktı. Ama geçit verilmedi.
TARKAN'IN TARZI ESKIDI ŞARKILARI ARTIK TUTMUYOR
Tarkan, geçtiğimiz günlerde Disney Plus'a sessiz kaldığı için pişman olduğunu söylemişti. Siz onun bu açıklamasını nasıl buldunuz? Bu memleketin bir vatandaşı olarak ağzını açıp bir laf söylemeliydi. Bu da insanların gözünden kaçmadı. Filenin Sultanları büyük bir zafer kazanıyor, Tarkan orada bir göz kırpıyor ve bu zafere ortak oluyor. İzmir'in kurtuluş gününde 3 milyon kişi Tarkan konserine gidiyor, playback yapıp çok büyük para alıyor. Bence abartılıyor bazı şeyler bu ülkede... Tarkan'ın bir süredir tutan bir şarkısı yok. 'Geççek' diye bir şarkı yaptı ama geçmedi, tutmadı. Tarkan'ın tarzı eskidi, o yüzden şarkıları da eskisi gibi tutmuyor. Ama Türkiye tabular ülkesi, sanatçılar tabulaştıktan sonra dokunulmaz olup, yeni bir şey üretmiyorlar. Kredilerinden yiyorlar ve bu böyle devam ediyor. Öte yandan yurt içinde ve dışında milyonlarca dinleyicisi olan Özdemir Erdoğan duyulmuyor, görülmüyor...
ALEYNA GİBİ ŞARKICILARIMIZ EMPERYALİZME ALET EDİLİYOR
Müzik sektörünün durumu sizi nasıl etkiliyor?
Çok mütevazı yaşayan bir insanım. Hiçbir zaman çok para kazanayım, lüks bir hayat yaşayayım gibi hedeflerim olmadı. Allah'a şükür maddi olarak kendime yetiyorum. Yani sırf daha fazla kazanayım diye bana ters gelen şeyleri görmezden gelip, susmam. Ülkemizdeki bu Batı hayranlığı bizi yozlaştırıyor. Bunu bilip nasıl susayım. Futbolcumuz Kerem Aktürkoğlu bile yabancı hayranlığı karşısındaki üzüntüsünü dile getirdi. Kadın sanatçılarımızın sahne şovları, Batı'daki sanatçıların aynen taklidi. Amerika'da tavandan küre sarkıtarak sahnede şarkı söylüyorlar, bakıyorsun bir süre sonra bizimkiler de böyle yapıyor. Yaratıcılık sıfır, taklit yüzde yüz. Günümüzde Türk pop müziği tamamen taklit. Kıyafetinden, müziğine kadar... O yüzden sadece Türkiye sınırlarında kalıyorlar. Türkiye bilinçli ambargolar dolayısıyla ve kalkınma iradesiyle ekonomik sıkıntı çekiyor. Sanatsal alanda yurt dışından ülkemize değer kazandıramıyoruz. Batı'da sanatçılar ödedikleri vergileriyle gündeme geliyorlar. Bizde böyle bir şey yok, kim ne kazanıyor ne vergi veriyor bilmiyoruz. Magazinsel abartmalar ve masallar ortaya çıkıyor. Özdemir Erdoğan çalışmalarıyla ülkesine para kazandırıyor. Benim şarkılarım yurt dışında da çok dinleniyor, özgün şarkılar yapıyorum çünkü. Türkiye'de kendini uluslararası büyük virtüöz olarak gösterenler var ama yurtdışı satışları gösterildiği gibi büyük değil. Ben elimden geldiğince kendi değerlerimizi, kültürümüzü müziğimizde de yaşatmaya çalışıyorum. Yine söylüyorum, ülkemiz büyük bir kültürel savaş veriyor. Müzikte de veriyoruz bunu. Aleyna Tilki gibi yeni nesildeki kızlarımız da emperyalizm tarafından kullanılıyor. Tilki ve benzerleri rol model olarak topluma sunularak yeni nesilde yozlaşma amaçlanıyor.
YENİ ÇALIŞMAMDA BANA KÜLTÜREL AMBARGO YAPILDI
Yeni bir çalışmanız var mı?
'Resital' adında yeni bir çalışmam var. Tamamen kendi bestelerimden oluşuyor. Gitaristlere gitar çalma stili olarak da faydalı olmayı amaçladım. Tek başıma akustik olarak ve canlı çalıp, söyledim. LP olarak geçtiğimiz hafta piyasa çıktı. Ama ne yazık ki büyük zincir mağazalarda fiyatı çok bulunduğu için raflara konulmadı. Bana bunun yapılması bile kültürel bir ambargodur. Bu itirazımı açıkça dile getiriyorum.