"Bugün ödül kazanırsanız, bu platformu politik konuşma yapmak için kullanmayın, kamuya herhangi bir konuda vaaz verecek konumda değilsiniz! Gerçek dünyaya dair hiçbir şey bilmiyorsunuz. Çoğunuz Greta Thunberg'tan daha az okula gitti. Kazanırsanız sahneye çıkın, minik ödülünüzü kabul edin, menajerinize, tanrınıza teşekkür edin, defolup gidin, tamam mı!"
Bu sözler bana ait değil, iki yıl önce Ricky Gervais'in Altın Küre'deki sunuculuğu sırasındaki laf sokmalı konuşması bu... Altına imzamı atar mıyım, atarım!
Üstelik bu konuşmayı izleyenler arasında Robert de Niro, Leonardo Di Caprio, Amazon CEO'su falan var... Adam önce ayar veriyor sahneye çıkacaklara, "Zırvalamayın buraya çıkıp" diyor! Herkes de lafını dinliyor...
Keşke gelse bizim törenlerde de sunuculuk yapsa, tören öncesi verse ayarı!
Çünkü bizde bu işin artık iyice suyu çıktı. Mikrofonu eline alan, büyük küçük bilumum konuda ödüllendirilen herkes kendini toplum sözcüsü sandı. Ödül için teşekkür edip, sahneden ayrılanı mumla arar haldeyiz. Ödül alsam da duyar kassam derdine düştü herkes.
Bu durumu ünlü isimlerin basın danışmanı, yılların menajeri Önder Sarıahmet o kadar güzel tanımlamış ki, ben üstüne ne desem boş. Demiş ki Önder yaşananlara; duyar pornosu!
Tam olarak şöyle ifade etmiş Önder:
"Ödül törenlerinde 'duyarlı' teşekkür konuşmaları artık 'duyar pornosu' halini aldı. Yerinde, zamanında ve zeka-duygu dengesiyle kurulmuş cümleleri kastetmemekle birlikte; popülist mesaj kaygısı taşımadan, sadece samimi bir teşekkür etmek daha az rastlanır bir durum artık! Üzücü olan ise, en az popülerlik kadar zeka da gerektiren bu tür eylemlerin, zekadan bağımsız, boş bir özgüvenle yapılabileceğine inanılıyor olması..."
Daha iyi tanımlanamazdı durum. Üstelik bunu diyen ünlü isimlerle çalışan, onların toplum nezdinde imajını oluşturan kişi!
Bence dikkate alınmalı!
Özellikle Eda Ece'nin ödül konuşması tam bir fiyaskoydu... Şaka mı yaptı, laf mı çaktı, ne dedi acaba Eda? Ciddiye alsan büyük terbiyesizlik, şaka desen münasebetsizlik...
Sanki kürsüdeki Eda değil, yıllardır canlandırdığı yarım akıllı Yıldız'dı... Tam Yıldız'lık bir konuşmaydı çünkü o!
Eda böyle şeyler diyecek bir kadın değil bence...
Artık şu noktadayım, keşke tüm ödül konuşmaları Melis Sezen'inki gibi "Bunu tutuyorum çünkü elimde şu an" tadında olsa! Politik mesajlarımızı, kaygılarımızı, duygularımızı keşke bir sivil toplum kuruluşuna üye olarak, aktif vatandaş bilinciyle versek! Hele ki stilin ödüllendirildiği bir törende!
KİM BU DOKTOR!
Sosyetenin ünlü ismi Süreyya Yalçın'ın yakınları çok acil onu tedavi ettirmeli. Ama mevcut doktoruna değil! Yalçın, "Doktor kontrolünde sağlıklı zayıfladım. Sıfır bedenim" demiş. Süreyya Yalçın sağlıklı görünmüyor, anoreksiya hastası biri gibi duruyor ve çok üzgünüm ifadeleri ve ruh hali de öyle. Çünkü bu öyle kötü bir hastalık ki, insanın gerçeklik algıları şaşıyor. Aynada baktığı kişiyi hep şişman buluyor ve bitip tükenmek bilmeyen bir zayıflama arzusu içinde oluyor. Belli ki Süreyya Yalçın sağlıklı zayıfladığını sanıyor ve belli ki doktoru onu bu konuda uyarmıyor. Süreyya Yalçın'ın acilen sağlıklı kilo almaya ihtiyacı var.
BIRAK ELİNDEKİ O TELEFONU!
Araştırmalar ortalama bir insanın her gün 3 saat 23 dakikasını telefon başında geçirdiğini gösteriyor ki, bu da yılda yaklaşık 50 güne denk geliyor. Ve sosyal yaşantımızı derinden etkileyen bir konu var: Phubbing. İngilizcede telefon (phone) ve küçümseme (snubbing) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşan phubbing; kabaca, yanında biri veya birileri varken telefona gömülme anlamına geliyor!
Fakındasınızdır, bir yemekte arkadaş grubunuzun içindedir bu kişiler ya da sevgiliniz eşinizdir... Kırasınız gelir o telefonu. Çoğu kişi günde 58 kez telefonunu kontrol ediyormuş. Geçen bir filmde kullanılan ifade beni derinden sarstı. Kadın telefonuyla meşgul olan sevgilisine, "Elindeki bir hırsız" dedi. Ne kadar haklı, insanın en değerli şeyi zamanı. Ve elimizdeki telefon tam bir hırsız!
Psikiyatristlere göre sosyal medyada olup bitenlere ayak uydurma ihtiyacı, insanların çevresindeki kişiler yerine telefonlarına öncelik vermesine sebep oluyor. Bazı deneylerde telefonlarından tamamen mahrum kalan katılımcıların konsantre olmakta zorlandığı ve kafalarının daha fazla karıştığı görülüyor. Modern çağ bizi çok yoruyor, çok!