Instagram'ın en komik hesaplarından biri Tansu Dayan'ınki… Ünlülerin hallerini, öylesine komik biçimde tiye alıyor ki, tam bir zeka ürünü… Son post'u yine efsaneydi. Siyah elbise giymiş yüzü görünmeyen bir kadın, pozunun açısından ötürü adeta kıvrılmış bir yılana benziyor. Tansu Dayan, bu gizemli kadının fotoşopla kendini bu hale getirdiğini ima ederek altına, "Seri Felak, Nas okuyup üflüyoruz" yazıp, geçmiş dalgasını. Sesli güldüm sabah sabah…
Kim bu fotoşop üstadı kadın derken, anlaşıldı ki Şevval Şahin… "Zaten zayıf ne gerek var fotoşopla kendini bu hale sokmaya" dedim…
Meğer fotoşop yokmuş. O korkunç hal gerçekmiş!
Üstelik yandım yakıla, bu halinin dramatikliğinin farkında olmadan fotoğrafların fotoşop olmadığını, o halin gerçek olduğunu, yani o kadar zayıf olduğunu ispat derdine düşmüş Şevval Şahin…!
Keşke fotoşop olsaydı da, Şevval'in övünmeye çalıştığı, bin bir videoyla "Vallahi o kadar zayıfım" triplerini görmeseydik.
İDOL BU MU!
Görmek de değil dert… Görürsen geçersin, "Herkesin kilosu kendini ilgilendirir" dersin… Ama arkadaşlar, milyonlarca takipçisi olan, Türkiye güzeli seçilmiş, modellik yapan, genç kızların takip ettiği, örnek aldığı (ne yazık ki) bir kadın bu. Ergenlerin gözünde belki de bir idol, olmaya çalıştıkları kişi…
Şevval Şahin'in zekasıyla gençlere bir örnek teşkil etmediğini zaten aşikar, bari fiziğiyle onları doğruya yönlendirebilse
evval, "Modelim ben, işim bu, o yüzden zayıfım" diyerek sıyrılamaz bu durumdan. O sıyrılabilir belki ama markalar buna duyarsız kalamaz artık! Dünyada hiçbir marka bu derece zayıf modellerle işbirliği yapmıyor. Bence Şevval'in zayıflığı hastalık boyutunda.
O hastalığın da bir ismi var: Anoreksiya nervoza… Psikiyatrik bozuklukların en ölümcül olanlarından biri… Ülkemizde de çok yaygın. Yapılan istatistiklere göre her 10 ergenden altısı anoreksiya tehdidi altında... Yani Şevval'i örnek alan kitle…
Tuğçe Çakır isimli umut hikayem adında bloğu olan bir genç kız var, anoreksiya yüzünden ölümden dönen… Onunla konuşmuştum bir dosya haber için, anlattıkları o kadar çarpıcı ki sizinle birkaç cümlesini paylaşmak istiyorum;
Günde 10 saatten fazla yürüdüğümü biliyorum. Göbeğim çıkar diye su içmiyordum. Regl olmuyordum. Ve erkeklik hormonum tavan yapmak üzereydi. Beyin sıvım azalmıştı.
Git gide mutsuz ve halsiz bir insan oldum. Bana "Anoreksiyasın" dediklerinde, inatla "Değilim" diyordum. Hiç bir zaman aynada gördüğünüz o zayıflık yetmiyor. Ayak bileklerimi bile mezurayla ölçtüğümü bilirim.
Dört psikolog değiştirdim. Sonuncusu bir hafta içinde bir kilo alamazsam, artık hastaneye kaldırılmam gerektiğini söyledi. Sonraki hafta terapi zamanı geldiğinde kilo almamıştım, bacaklarıma su şişeleri yapıştırarak gittim doktora.
Etrafınızda size kilo aldırmaya çalışan düşmanlar var gibi görüyorsunuz! Benim yaşadıklarımı kimse yaşasın istemiyorum. Bir kişinin bile kendine gelmesine sebep olmak benim için çok önemli! Biz bu dönemi çok ağır yaşadık. Mankenlere özeniyordum, 14 yaşımdan beri bu hastalık benimle... Zayıflığı bu denli popüler göstermekten artık vazgeçmemiz gerekiyor. Bu iş ciddi..!