Hiç abartmıyorum durum aynen böyle!
ABD'li teknoloji devi Google, navigasyon uygulaması olan Waze'i satın aldıktan sonra onun popüler özelliği olan "Hız Radarı" uyarısını Google Haritalar'a taşımıştı.
Yapılan son güncellemeyle 'Radar' uyarısı kaldırıldı, yerine 'Polis' uyarısı seçeneği eklendi.
Bu seçenek Android Auto ve Apple CarPlay dahil tüm platformlarda kullanıma açıldı.
Böylece kullanıcılar artık sadece radar bölgelerini değil tüm polis noktalarını uygulamadan paylaşabiliyor.
Google Haritalar'da kullanıcıların yolda olan inşaat, kaza, şerit kapatma gibi durumları diğer sürücülerle paylaşabilmeleri faydalı.
Öte yandan 'Radar denetimi var' uyarısı ise hız ve makas tutkunlarının işine yarıyordu!
Şimdi daha kötüsü oldu artık radar da dahil olmak üzere tüm polis noktaları paylaşılıyor. Bu durum trafik magandaları başta olmak üzere kaçakçılar, teröristler vs. kanun dışı hareket eden herkesin işine yarar.
Bu paylaşımlar ülke güvenliği açısından da tehdit oluşturuyor.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 51. maddesine 18 Ekim 2018 tarihinde 7148/21 sayılı karar ile yapılan eklemede şöyle yazıyor:
"Hız sınırlarının aşılıp aşılmadığını, tespit etmekte kullanılan cihazların yerini tespit veya sürücüyü ikaz eden her türlü cihazın imalı, ithali ve araçlarda bulundurulması yasaktır." Normalde resmi makamlar, bu maddeden yola çıkarak 'Radar' uyarısı yapanları bile engellemeliydi. Ama bu yönde resmi bir açıklama yapılmadı.
Şimdi polis noktalarının bile paylaşıldığı yeni sistem, hem polislerin güvenliği hem de güvenli sürüş açısından ciddi sorunlar doğurabilir!
Peki, bu nasıl tespit edilecek? Bunu tespit etmek için sürücülerin cep telefonuna el konulup inceleme yapılması gerekiyor.
Bu incelemenin teknik ve pratiklik açısından yapılması çok zor.
Kökten çözüm için devletin, Google'dan Haritalar uygulamasındaki 'Polis var' uyarı özelliğini Türkiye'de kaldırmasını istemeli.
Polisin nerede olduğunu milyonlarca insanın kullandığı bir uygulamadan deşifre edilmesinin saymakla bitmeyecek sakıncaları var.
Böylece soygun yapan, cinayet işleyen, çocuk kaçıran vs. suçlulara polisten kaçma fırsatı sunuluyor!
Teröriste pusu kurması, bombalı saldırı yapması için polisin koordinatları veriliyor.
Hala yasal bir işlem başlatılmaması düşündürücü. Devletin acilen bu sorunu çözmesi gerekiyor!
***
EYÜPSPOR'UN DA HAKKI YENDİ!
Eyüpspor maçından sonra Galatasaray camiasından gelen açıklamalara bakınca hakem Oğuzhan Çakır'ın yönetiminden Galatasaray mağdur olmuş hissiyatı oluşuyor.
Oysa maçı izleyenler asıl iki puanı kaybedenin Eyüpspor olduğunu gördü.
Evet, Eyüpspor'un ilk golü faul sebebiyle iptal edilmeliydi.
Bruno'nun Barış'a yaptığı faule penaltı verilmeliydi.
Ama Mertens'in Ampem'e yaptığı faul de penaltı. Sanchez direkt kırmızı kart görmeliydi. Hatta Sanchez ikinci sarıdan da kırmızı kart görmeliydi.
Metehan ve Abdülkerim de sarı kart görmeliydi.
Özetle hakemin performansı kötüydü. Yani Eyüpspor yönetimi de "Üç puanımız çalındı" diye açıklama yapabilirdi. Maç sonu tribünlere Çakır'ı hedef gösterip, tepki göstermeleri için el hareketleri yapması da Okan Buruk'a yakışmadı.
Ya o anda birileri gaza gelip hakeme saldırsaydı ne olacaktı?
***
TÜRKİYE'DE OTONOM SÜRÜŞ MÜMKÜN MÜ?
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle, otonom araçların gereklilikleri, test prosedürleri ve onay süreçleri düzenlendi. AB standartları esas alındı.
Prosedürlerin belirlenmesi güzel ama Türkiye'de paralı yollar dışında AB standartlarına uyan kaç yol var?
Birçok yolda yeterli ışık yok. Yollar delik-deşik ve şeritler silinmiş.
Şeritler bazı yerlerde bulmaca gibi!
Oto pilot yaya geçidinde dursa ya arkadan çarparlar ya da niye duruyorsun diye sürücüye dayak atarlar!
Otonom sürüş uygulaması, yağmurlu bir akşam trafiğinde köprüden geçmeye kalksa çevresindeki araçların trafik ihlallerinden sistem hatası verir.
Makas atanlar yüzünden bariyere toslar!
Otonom sürüş için önce yol kalitesi ve güvenliğinde AB standartlarına ulaşılmalı.
***
SUDAKİ FIRSATÇILIK!
Şişe sular son bir yılda yüzde 100 zamlandı. Sektör temsilcileri su fiyatlarını yabancı markaların domine ettiğini savunuyor.
Devamlı markete gidenler de bu fırsatçılığı görüyorlar.
Markalar arasında büyük kalite farkı yok ama popüler markaların fiyatı daha yüksek.
Bu markaların ismi Türk ama yıllar önce yabancılara satıldılar.
Asıl düşündürücü olan bazı popüler markaların yüksek fiyatlarının da aynı olması. Sanki zam yaparlarken ortak hareket ediyorlar!
Türkiye'de kişi başına düşen ambalajlı su tüketimi 127 litre.
Çok karlı devasa bir sektörden bahsediyoruz!
Sektörün toplam cirosu 31,1 milyar liraya çıktı.
Türkiye kaynak suyu açısından çok zengin ama çeşme suyu içilebilen şehirlerin sayısı çok az!
Belediyeler büyük gelirlerine rağmen halka kaliteli, tadı içilebilir su veremiyor.
Dünyada bizim kadar ambalajlı su tüketen ülke sayısı azdır.
Yabancı patronlar da bunu bildikleri için zam üstüne zam yapıp ve ortak fiyat belirliyor olabilirler!
Ticaret Bakanlığı, su sektöründeki fahiş fiyat politikasını incelemeye almalı!