Sosyal medyada Mehmet Günsür, Seda Bakan ve Nilperi Şahinkaya'nın başrollerini paylaştıkları 'Gelin Takımı' filminden iki video paylaşıldı.
Filmin Türkiye'de ve Almanya'daki sinemalarda farklı kalitelerde gösterilmesi eleştirildi.
Film aynı. Bir Türk yapımı. Almanya'da bir sinema salonundan gösterimdeyken çekilen görüntülerde renk tonları, ışık vs. her şey olması gerektiği gibi canlı.
Ama ülkemizde bir salonda gösterilen filmin aynı sahnesinde ışık sönük, renkler donuk.
Farkın nedeni ise; Türkiye'de bazı sinema salonlarında elektrik faturası yüksek gelmesin diye projeksiyonun ışık seviyesi düşürülüyor olması.
Filmin yönetmeni Doğa Can Anafarta yaklaşık 100 kişilik ekibin en iyi görüntü, ses ve duyguyu seyirciye sunmak için elinden geleni yaparken filmin sunulmak istenen kaliteden uzak olmasının moral bozucu olduğunu açıkladı.
Yönetmen çok kibar konuşmuş! Ortalığı dağıtması lazım aslında!
Şaka gibi ama gerçek. Aslında bu sorun yeni değil.
Son birkaç yıldır bazı salonlarda projeksiyonların ışığı düşürülüyor.
2021 yılının kasım ayında 'Dune' filminin gösteriminde de aynı sorun yaşanmıştı.
İnsanlar 'Dune'un üst seviye efektleri ve harika görselliğini özellikle sinemada daha keyifli izlemek için salonlara gittiler ve bazı salonlarda görselliği düşük kalite film izlediler.
BoxOffice Türkiye'nin verilerine göre 2024 yılında toplamda satılan bilet sayısı 35 milyonda kalacağı tahmin ediliyor.
Oysa pandemiden önce yılda 70 milyon sinema bileti satılıyordu.
Projeksiyonların ışığını kısanlar aslında ayaklarına sıkıyorlar.
Zaten dijital platformların yükselişi nedeniyle bilet satışları düşmüştü.
Şimdi böyle projeksiyon skandallarıyla sinema müdavimlerini de küstürüyorlar.
***
TURİSTLER EVİNE DÖNSÜN MÜ?
İspanya'da aşırı turizm protestoları sürüyor. Özellikle turistik bölgelerde yaşayan İspanyol halkı "Turistler evine dönsün" diye sloganlar atıyorlar. İspanya hükümeti ise yılsonuna kadar 90 milyon turist hedefine ulaşılmasını istiyor. Protestocular ise turizmde küçülmeye gidilmesini talep ediyor. Turizm, İspanya ekonomisinin yüzde 13'ünü temsil ediyor ve doğrudan yaklaşık üç milyon kişi için iş imkanı sağlıyor.
Bu tartışma Türkiye'den bakınca birçokları için garip gelebilir. Ancak turistik bölgelerde yaşayanlar da bazı açılardan haklı. Her gün evininiz kapısının önünde turistlerin selfie çekmek için sıraya girdiğini düşünün!
Her gün dünyanın farklı yerlerinden gelen insanların gürültülerini dinlediğinizi hayal edin! Ve turistler yüzünden yaşadığınız bölgede turistlere göre fiyat politikasının uygulandığını, ev, kira, yemek, ulaşım fiyatlarının sürekli arttığını düşünün! Bu duruma isyan etmez misiniz?
Bu sadece İspanya'nın sorunu değil turistle tıka basa dolu olan Venedik, Monaco gibi bölgelerde turist taşıyan gemilere kota uygulanıyor ve turistlerden ayakbastı parası alınıyor. Ülkemizde de benzer sorunlar yaşanıyor aslında. Örneğin Antalya ve Muğla'nın birçok ilçesinde ev fiyatları ve kiralar uçtu! Turizmin yarattığı aşırı pahalılık yüzünden memurlar bu şehirlere tayinlerinin çıkmasını istemiyorlar. Örneğin Büyükada gibi bazı turistik bölgelerin altyapısı yerli ve yabancı turist yoğunluğunu kaldırmıyor. Ama İspanya'da olduğu gibi Türkiye ekonomisi için de turizm geliri büyük önem taşıyor.
Özetle fazla turist içinden çıkılması zor bir sorun!
***
A SPOR MUHABİRİNE SALDIRI...
Derbi sonrası A Spor muhabiri Emre Kaplan'a yumruklu saldırı, sporda şiddetin ulaştığı noktayı gözler önüne serdi.
Saldırıya neden olarak gösterilen Kaplan'ın derbi sonrası "Geçmiş olsun Hasan Arat, geçmiş olsun Hüseyin Yücel.
Acil şifalar dilerim" tweet'i ise tartışmaya açık bir konu.
Bazıları muhabirlerin kendi kişisel sosyal medya hesaplarında özgürce, dilediklerini yazabileceğini söylüyor.
Bazıları da medya çalışanları sosyal medyada paylaşım yaparken hem çalıştıkları kurumu hem de medya ettiğini dikkate alması gerektiğini düşünüyor.
Elbette medya çalışanları sosyal medyada kişisel paylaşımlar yapabilirler ama yine de ölçülü olmakta fayda var. Öte yandan kulüp yöneticileri ise medyadan bekledikleri hassasiyetinin bazen kırıntısını bile göstermiyorlar.
On milyonlarca taraftarın takip ettiği kulüplerin resmi sosyal medya hesaplarında bazen ergenlerin yapacağı şakalar, hakaretler, tehditler, hatta kişileri hedef gösteren paylaşımlar yapılıyor.
Medya çalışanlarının işlerini yapmalarına engel oluyorlar. Onları taraftara hedef gösteriyorlar.
Eğer bir kulüp başkanı bir muhabirin etik davranmadığını düşünüyorsa, durumu muhabirin çalıştığı kuruma bildirmelidir.
Kurumu da bir durum değerlendirmesi yapar. Ama bir muhabire haber peşinde koşarken yumruklu saldırıda bulunmak büyük bir skandal!
Yarın taraftar "Başkanın adamı muhabir yumrukluyor" der daha beterini yapar!
Birçok kez gazeteciler kurşunlatıldı bu ülkede!
Zaten futbol camiası gergin. Hakemlerin skandal kararları ortamı iyice gerdi.
Lütfen sağduyulu olalım.
***
EN ZENGİN KÖPEK
Birçok evsize yardımlarıyla bilinen Hindistan'ın en zengin iş insanlarından Ratan Tata'nın ölümü, ülkesinde üzüntüyle karşılandı. Eşi ve çocuğu bulunmayan Tata'nın vasiyetinde, 1,1 milyar dolar üzerindeki servetinin küçük bir kısmını kardeşlerine bıraktığı ortaya çıktı. Aynı zamanda Rahmi Koç'un iş ortaklarından biri olan Tata'nın servetinden en büyük payı alan ise, uşağı, genel asistanı, aşçısı ve çok sevdiği Alman kurdu cinsi köpeği Tito oldu, iyi mi? Moda efsanesi Karl Lagerfeld da 200 milyon dolar mirasını Choupette adlı kedisine bırakmıştı.
Dünyanın en zengin kedisi olan Choupette, şimdilerde iki bakıcı ve korumayla yaşıyor. Tito o da en zengin köpek olacak gibi gözüküyor. Tito'nun da uzaktan akrabaları çıkar mı dersiniz? Peki, Tito ölünce ne olacak?
Tata, geçtiğimiz yıl Mumbai'de ülkenin ilk Küçük Hayvan Hastanesi'ni açmıştı. Tito'dan geriye kalan servette Hindistan'daki gariban köpekler için harcanır herhalde.Bu habere Rahmi Koç'un köpekleri de sevinmiş olabilir mi?