Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Başıboş köpekler artık daha tehlikeli

Türkiye'nin kanayan yarası haline gelen başıboş sokak köpeği sorunu bir can daha aldı.
İstanbul'un Fatih ilçesinde boş arazide yürüdüğü sırada yaklaşık 15 köpeğin saldırısına uğrayan Ayhan Özçelik isimli vatandaş hayatını kaybetti.
Ayhan 40 yaşında gücü kuvveti olan yetişkin bir insan. O bile köpeklerle baş edememiş.
Bu olayla ilgili birçok haber ve yorum yapıldı ama bir konu es geçildi gibime geliyor.
Başıboş köpek denilince akla 'sokö' denilen sokak köpekleri geliyor. Bu köpekler çomar, melez bir ırktır. Diğer köpek ırkları gibi saf bir ırk değildir. Genelde güçsüz ve sakin oldukları için bir insanı öldüreceği akla gelmez.



Ama sürü halinde hareket ettiklerinde insanları öldürebiliyorlar.
Sokak köpekleri arasında sahipleri tarafından terk edilen saf ırk köpekler de var. Bu saf ırkların arasında rottweiler, pitbull gibi tehlikeli cinslerin yanı sıra güçlü kuvvetli kangal köpekleri de var. Asıl tehlike de burada başlıyor.
40 yaşındaki Ayhan'a saldıran köpekler önce boğazını parçalamış. Saldıran köpekler arasında rottweiler ve kangal cinsi köpekler de var.
Yani sokaklarımızda rottweiler, pitbull gibi tehlikeli köpekler de dolaşıyor. Köpeklere çip takma ve kimlik çıkartma zorunluluğu getirildiğinde ve para cezaları kesilmeye başlandığında çok sayıda pitbull, rottweiler cinsi tehlikeli köpek sahipleri tarafından sokaklara bırakıldı.
Köpekler tarafından daha çok öldürülen insan haberi okuyabiliriz.
Başıboş köpeklerle ilgili çıkarılan yasayı uygulamayacağını açıklayan belediyeler aldıkları sorumluğun farkındalar mı acaba?

***


BEYNİMİZDEKİ PLASTİK ORANI!
Yeni bir araştırma sonucuna göre 2024'ün başlarında toplanan 24 beyin örneğinde ağırlıkça ortalama yüzde 0,5 plastik olduğu ortaya çıktı.
Oksijen'in İngiltere kaynaklı haberine göre otopsi yapılan cesetlerin karaciğerleri, böbrekleri ve beyinleri incelendiğinde hepsinde mikroplastik bulunduğu, ancak 91 beyin örneğinin diğer organlardan ortalama 10 ila 20 kat daha fazla mikroplastik içerdiği tespit edildi.
Alzheimer hastalığı son yıllarda niye artıyor diyorsanız onun da yanıtı da plastikte!
Bunama nedeniyle hayatını kaybetmiş kişilerden alınan 12 beyin örneğini inceledi. Bu beyinler, sağlıklı örneklere kıyasla ağırlıkça 10 kat daha fazla plastik içeriyor.



Bu konuya daha önce de değinmiştim.
İki yıl önce Hacettepe Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada yeni doğan 104 bebekten alınan kordon kanı numunesinin 100'ünde bir plastik ham maddesi olan Bisfenol A'ya rastlanmıştı.
Yeni doğan bebeklerde bile plastik varsa yetişkinlerin halini siz düşünün?
Aslında içtiğimiz sudan yediğimiz balıklara kadar birçok üründe plastik mikro partiküllere maruz kalıyoruz.
Artık plastikten yapılmış tek kullanımlık tabak, çatal, bıçak, bardak, kulak çubuğu ve pipet gibi ürünlerin Avrupa Birliği pazarına girmeleri yasak.
Ayrıca polistirenden (beyaz plastik köpük) yapılmış yiyecek ve içecek kutuları da yasak!
Türkiye'de de tek kullanımlık plastik ürünler yasaklanmalı.
Avrupa'da olduğu gibi ülkemizde de doğada kaybolabilen ve geri dönüşümü oldukça kolay olan selüloz ve vizkoz temelli ürünler plastik ürün ve ambalajların yerini alabilir. Yani yapmak isteyince çözüm yolu çok!
Plastik ürünlerin kullanımını azaltarak hem çevremizi koruyabilir hem de kansere yakalanma oranlarını düşürebiliriz!

***


NİŞANTAŞI'NDA KOLON KAYDIRMA
Yer İstanbul-Nişantaşı. Bu fotoğraf 19 Ağustos 2024 tarihinde çekildi ve X'te hatalı inşaat uygulamalarına yer verilen (@ maykinsaat) adlı hesapta paylaşıldı.
Fotoğrafta da görüldüğü gibi yandaki binaya uyularak kolon kaydırılmış.
Nişantaşı'nda yeni bir daire en 20 milyondan başlıyor! Yaşanan deprem felaketlerine ve büyük acılara rağmen hala yeni bir binada bu yapılıyorsa İstanbul depreme nasıl hazır olacak?



Bu paylaşımın yorumlarında da belirtildiği gibi binaları yapı denetim şirketleri denetliyor ve bu işten yüklüce para kazanıyorlar. Ne yazık ki, ülkemizde yapı denetim şirketleri işini layıkıyla yapmıyor.
Eskiden bu şirketlerin birçoğu inşaatı denetlemeye bile gitmezler, gerekli izinlerin alınması için müteahhitlerle prosedürleri kâğıt üzerinde tamamlarlardı.
Şimdi buna cesaret eden var mı bilmiyorum ama fotoğraftaki binaya yapı denetim şirketi onay vermemesi gerekiyor!
Belki de depreme hazırlıkta önce yapı denetim şirketlerini sıkı bir şekilde sürekli denetlemekle başlamalıyız.

***


İÇME SUYUNA DİKKAT
Mikro plastiklerle ilgili yapılan araştırmaları özellikle yazı konusu yapıyorum. Çünkü Türkiye'de içme suyu büyük oranda damacana ve pet şişelerde duruyor.
Columbia Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada yeni bir lazer görüntüleme yöntemi kullanarak, sıkı durun bir litrelik pet şişedeki suda yaklaşık 240 bin nanoplastik bulunduğu belirlendi.



Pet şişelerdeki suda bulunan plastik partiküllerin kan-beyin bariyerini geçebilecek kadar küçük olduğu için ilerleyen yaşlarda beynin belirli bölgelerindeki hücrelerin kaybına yol açabileceği söyleniyor.
En kötüsü ise bu küçük plastiklerin kana geçebileceği, hücrelere ulaşabileceği ve ardından organların işlevlerini yitirebileceği belirtiliyor.
Daha önce de arıtılmış çeşme suyu içmenin daha sağlıklı olduğunu yazmıştım.
Türkiye genelinde çok yüksek oranda pet şişe ya da damacana su tüketiliyor. Kanser vakalarındaki artışta olağan şüpheli nanoplastikler olabilir.

***


Altyazı
"Öfke bir yüktür ve hayat kızgın yaşanmayacak kadar kısadır." (American History X)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA