Diyetisyen Dilara Koçak, ev sahibiyle davalık oldu.
Ev sahibi, Göktürk'te 3 dönüm arazi içinde bulunan kütük evde 25 bin lira kiraya oturan Koçak'a, "Benzer evler 280 bin TL'den kiralanıyor" diyerek tahliye davası açtı.
Günaydın'dan Ömer Karahan'ın bu özel haberi konut sahipleri ve kiracılar arasındaki bitmek bilmeyen anlaşmazlıklara güzel bir örnek. Koçak belki de Türkiye'deki en değerli arazilerin birinde lüks bir evde hem bedavaya oturuyor hem de satılığa çıkan evi görmek isteyenlere izin vermiyor! Ev sahibi haklı ama o açtığı dava Borçlar Kanunu'nda kira sözleşmelerinde kiracılara tanınan büyük avantajlar yüzünden yıllarca sürebilir.
Koçak da düşük kira ödemeye devam eder.
Geçtiğimiz günlerde Demet Akalın da evinde 5 bin TL'ye oturan kiracısı için bir TV programında "Bu evleri siz bedava oturun diye almadık arkadaş. Adam çöktü evime ya" diye konuşmuştu.
Kiracısı da "Zam yapacaktım ama programda konuştuğu için vazgeçtim" demiş iyi mi? Ev sahibi-kiracı anlaşmazlıkları içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı.
Türkiye'de 1 milyon boş konut var, lakin kiralık ev bulmak çok zor. Çünkü bu konutların birçoğu kiracıyla anlaşmazlık yaşamamak için boş tutuluyor.
'BOŞ TUTARIM DAHA İYİ'!
Bazıları "Bir yıllık sözleşme imzalasam da o sözleşmenin 10 yıllık ömrü var! Kiracıyla uğraşmaktansa satarım, başım ağrımaz" diyor.
Lakin konut kredileri ve mevduat faizleri de yüksek olduğu için konut satışlarında yaprak kımıldamıyor!
Boş tutulan konutların vergisinin artırılması da çözüm olmayabilir! Birçok konutu yazlık ya da ikinci ev olarak göstermek mümkün!
Kaldı ki, boş tutulan birçok yazlık, kışlık da var! Boş konut stokunun değerlendirilmesi için Borçlar Kanunu'nda kira sözleşmeleriyle ilgili bazı tartışmalı maddeler gözden geçirilmeli!
Ne konut sahibi haksız kira artışı yapabilsin ne de kiracılar ederinden çok düşük kira ödeyerek evlere çöksün! Kiracı ve konut sahipleri eşit haklara sahip olursa daha çok konut kiraya verilir!
***
BU NASIL BİR NEFRET?
Ali Koç'a yapılan saldırı Göztepe-Fenerbahçe maçının da önüne geçti.
Bazıları "Koç'un saha kenarında ne işi vardı?" diyor.
Elbette olmasa daha iyi olurdu ama Koç, başkan olarak maçtan önce ve maç sırasında Fenerbahçe taraftarına yapılan kötü muamele ve saldırılara karşı taraftarına destek olmak istedi.
Bileti olduğu halde bazı Fenerbahçe taraftarları maça neden giremedi?
Fenerbahçe forması var diye taraftar neden tartaklandı?
Polisin önünde bazı taraftarların formaları neden ve nasıl zorla çıkartıldı? Fenerbahçe forması yakan, taraftara saldıran Göztepelilerin bu kin ve nefreti nereden geliyor? Polis görevini yapmıyorsa ve taraftar işkence çekiyorsa Koç'un devreye girmesi kabahat sayılmaz herhalde.
Öte yandan Koç'a saldıran Fatih Özkan adlı şahısın boynunda akreditasyon kartı vardı.
Göztepe kulübünde görevli olan Özkan'ın 'kasten adam öldürmeye teşebbüse yardım' suçundan yargılananlar arasında olduğu ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı ortaya çıktı.
Böyle bir kişinin saha kenarında ne işi var? Nasıl akreditasyon kartı olabiliyor?
***
ORMAN YANGINLARI VE BELEDİYELER
Hava-kara gücünüz ne kadar güçlü olsa da orman yangınını söndürmek çok ama çok zor!
Hele bir de rüzgâr varsa dünyanın en güçlü ülkesi ABD bile olsanız bir yere kadar yangına müdahale edebiliyorsunuz.
Elbette yangınları söndürmek için araçlarınız tam kapasite olmalı ama orman yangınlarını çıkmadan önlemek yangın çıktıktan sonra söndürmekten daha kolay.
Sönmemiş sigara izmaritleri, kırık çam şişiler, söndürülmeyen mangal ateşi, anız yakma vs. insan kaynaklı yangınları önlemek için daha ağır cezalara ihtiyacımız var.
Orman yangınlarının çok çıktığı Ege ve Akdeniz bölgelerinde doğa kirliliği de önemli bir faktör. Yazın birçok ormanlık alan çöplüğe dönüşüyor.
Sıcaklık 43-44 dereceye çıkınca ormana atılan çam şişeleri mercek görevi görüyor!
Zabıta ve jandarma ormanlardaki çevre kirliliğini önlemek için birlikte hareket etmeli.
Bir diğer sorun da yetki tartışması.
Orman alanlarında çıkan yangınları söndürme başta Orman Genel Müdürlüğü'nün sorumlu. Ancak yangın yerleşim alanlarına sıçrarsa ya da yangın bir yerleşim yerinde başlarsa belediyelerin itfaiye hizmetleri de burada devreye giriyor.
Yangını çıkmadan önlemede belediye yetkililerine daha çok iş düşüyor.
Çeşme Belediyesi gibi vatandaştan su tankeri isteyecek duruma düşmek yerine belediyeler bütçelerinde orman yangınlarını önlemek için yeterli payı ayırmalılar.
***
ONUN GİBİSİ GELMEDİ
Sinema bir efsanesini daha kaybetti. 'Le Somourai' , 'Un flic', 'Plein Soleil' gibi birçok başyapıtta rol alan Fransız aktör Alain Delon 88 yaşında aramızdan ayrıldı.
2011 yılında 'Hayatımın Kadınları' isimli fotoğraf albümü için fotoğraf seçmesini istendiğinde Delon, "Aşağı yukarı 200 fotoğrafta hayatımın önüme serilmesi bir sınav gibiydi" demişti.
O, 200 kadın resmen şöhretler karması gibiydi.
İtalyan asıllı popüler sanatçı Delilah, sinemada görüp görebileceğiniz en güzel en yetenekli oyunculardan Romy Schneider, Nathalie Barthelemy (Delon'la dört yıl evli kalmıştı) Federico Fellini'nin filmi 'La Dolce Vita'nın yıldızı Nico Paffgen ve model Mireille Darc (Delon'la evli kalmıştı) ünlü aktörün hayatında öne çıkan kadınlardı.
"Hayatta üç şeyi çok iyi yaparım; işim, aptallık ve çocuk" diyerek hayatını özetleyen Delon hem hızlı hem de dolu yaşadı.
Sinemada birçok yakışıklı aktör izledik ama Delon gibisi gelmedi.
Hem yakışıklı, hem çekici, hem karizmatik, hem de zarif.
Bu dört özelliği bir arada galiba sadece Delon'da görebildik.
***
Altyazı
"Sonunda hayat bir kabullenme eylemine dönüşüyor. Çünkü öleceğini anlıyorsun." (Pi'nin Yaşamı)