Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

İmamoğlu otopark sorununu çözemedi, insanlar ölüyor!

İstanbul Zeytinburnu'nda otomobil park etme tartışması silahlı kavgaya dönüştü.
Çatışmada silahla vurulan bir kişi hayatını kaybetti.
Sürekli otomobil park yeri kapmak için çıkan kavgalarla ilgili haberler okuyoruz. Ve bu kavgaların bazıları ölümle sonuçlanıyor.
Ünlü Fransız yazar Albert Camus ne güzel söylemiş: "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın."
İstanbul'a bakınca da devasa otopark sorunu yüzünden insanların öldüğü bir kent çıkıyor karşımıza.
Ekrem İmamoğlu, her seçimde otopark sorununu çözeceğini vaat etmişti ama söz verilen yeni otoparklar yeterince yapılmadı!



Bu da mevcut özel otoparkların fiyatlarının sürekli artmasına neden oldu.
Fahiş fiyat politikası yüzünden insanların araçlarını İSPARK'a bırakmaya bile gücü yetmiyor artık!
Bugün Beşiktaş'ta özel otoparklar bir saat için ortalama 100 TL alıyor. 24 saat park için ise 400-500 TL istiyorlar.
Normalde belediyeye bağlı olduğu için kamu hizmeti sunması gereken İSPARK bile sokakta yol kenarına bir saat araba parkı için 70 TL alıyor. İSPARK'ta 24 saat park bedeli ise 270 TL.
Ünlü oyuncu Zafer Algöz bile İSPARK'ın aylık ücreti için isyan etti: "Aylık otopark ücretleri 5 bin TL'yi geçmiş. İSPARK'a da Allah insaf versin! Ev kirası gibi otopark ücreti ne güzel! Valla pes ve yuh!" Daha önce de yazdım İSPARK'ın kurulma amacı elde edeceği kârla yeni otoparklar kurmaktı.
İSPARK bırakın yeni otopark yapmayı mahalle aralarına kadar girip vatandaşın evinin önüne park yapmasını bile engelliyor.




BÜTÇE NEREYE HARCANIYOR?
Evet, İstanbul kalabalık. Eski binalar altlarında otopark olmadan yapıldıkları için büyük bir otopark sorunu var.
Araştırmalara göre, yaşam sürelerinin 3,5 yılını trafikte harcayan kent sakinleri, gidecekleri yere ulaştıklarında bu sefer de park yeri bulma sorunuyla yüzleşiyor.
Park yeri bulmak çileye dönüşüyor. Öfke patlaması yaşayan insanlar da park yeri için bazen birbirlerini öldürüyor.
İmamoğlu verdiği sözü tutsaydı, İBB devasa bütçesini sosyal medya belediyeciliğine harcamak yerine yeni otoparklar yapsaydı vatandaş ucuza park yeri bulabilirdi.
Park yeri kapmak için birbirlerini öldürmezlerdi!

***


MOURİNHO FARKI
Jose Mourinho, "Kulübün transferde çıkardığı işten memnunum. Yapabileceğimiz en iyi kadronun kurulmasını istemiştim. Kulüp de bana en iyisini sundu. İyi bir kadroya sahip olduğumuzu düşünüyorum" dedi.



İşte Mourinho farkı. Normalde teknik direktörler gelecekteki olası kötü sonuçlar için "İstediğim futbolcular alınmadı" bahanesini kullanmak için transfer sezonunda sessiz kalır.
Mourinho bu açıdan sorumluluğu üzerine alarak yönetimi rahatlattı.
Oysa yönetim seçim dönemi Lukaku, Morata, Lewandowski ayarında bir yıldız transferi yapacağı yönünde taraftarda beklenti yaratmıştı.
Elbette fiyatların düşeceği eylül ayında sürpriz bir yıldız transferi olabilir ama şu an için taraftarın beklentisi karşılanmadı.

***


HAKEMLE SADECE KAPTAN KONUŞSUN
Futbolumuzun en büyük sorunu oyunun çok durması. Rakip dokundu mu kendini yere atan, hakemin her kararına itiraz edenler yüzünden hem oyunun temposu hem de topun sahada kaldığı zaman düşüyor.



UEFA, EURO 2024'deki gibi Avrupa kupalarında da sadece kaptanın hakemle konuşması uygulamasının yapılmasına karar verdi.
Kaptan dışında her itiraz eden sarı kart görecek.
Mis gibi kural. Süper Lig'de uygulansa hakemlerle gereksiz tartışmalar yaşanmaz, topun oyunda kaldığı süre ve futbolun kalitesi artar.

***


FENERBAHÇE, LİLLE MAÇINA HAZIR DEĞİL
Lugano maçından sonra yorumcular deplasmanda alınan galibiyete bakarak yine tozpembe bir tablo çizdi.
Öte yandan Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde bir sonraki turda çıkabilecek en zor rakip olan Fransız Lille ile eşleşti.
Bence şu anki kadro ve takımın durumu Lille'i geçebilecek düzeyde değil.
Lugano gibi düşük seviyede bir takımdan üç gol yemek endişe verici.
İlk iki gol çıkarılması zor toplardı ama son dakikada yenen üçüncü golü Livakovic kurtarabilirdi.
Eski hastalık devam ediyor kaleyi bulan ilk şut gol oluyor!



Livakovic, Muslera gibi ekstra işler yapan, takım kurtaracak bir kaleci değil. Onunla rekabet edecek bir kaleci transfer edilmeli.
Kent ve Krunic son şanslarını da değerlendiremediler. Bu ikisiyle yola devam edilmemeli.
Takımın en güvenilen iki oyuncusu; Fred ve Djiku, Lugano maçında birçok hata yaptı. Eski formlarından uzaklar.
İrfan Can'ın form tutması zaman alacak gibi.
Cengiz Ünder umut vaat etmiyor olacak ki, Lugano maçında bile oynatılmadı.
Neyse ki, Fenerbahçe'nin geniş bir kadrosu var. Tadic, Oosterwolde, Szymanski, Dzeko gibi istikrar abidelerinin yanına Ferdi, İsmail Yüksek ve Oğuz Aydın da eklenirse Fred ve Djiku da eski formuna kavuşursa takımın seviyesi yükselir.
Ancak Youssef en- Nesyri transferi geç tamamlandı.
Allan Saint-Maximin'in form tutup takıma alışması için zamana ihtiyacı var.
Emre Mor, Umut Nayır, Miha Zajc, Miguel Crespo, Luan Peres ile çoktan yolların ayrılması gerekiyordu.
Bu futbolcular denenerek de zaman kaybedildi.
Lille karşısına tam hazır takım olarak çıkamayacak gibi gözüken Fenerbahçe'nin bir sonraki turda şansa da ihtiyacı olacak gibi gözüküyor.

***


DÖRT BÜYÜKLER UYUYOR MU?
Ünlü İspanyol futbol takımı Atletico Madrid, Altınordu forması giyen 2005 doğumlu kaleci Mert Furkan Bayram'ı kadrosuna kattı.
Dört büyükler uyuyor mu?
Yerli kaliteli bir kaleciyi kadroda tutmak yabancı kontenjanında daha rahat hareket etmek anlamına geliyor.
Belki de bizim kulüpler Mert'e yatırımı risk olarak gördü!
Bizim takımların bildiği Atletico'nun ise bilmediği ne acaba?

***


Altyazı
"Bir kurşun kafana girer girmez politika ve diğer saçmalıklar pencereden çıkıp giderler." (Kara Şahin Düştü)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA