TÜİK 2022 yılında kanser kaynaklı ölüm oranlarının en yüksek olduğu illere dair verileri açıkladı.
2022 yılında iyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölüm oranının en yüksek olduğu il yüzde yüzde 21,8 ile Ağrı oldu.
Ağrı'yı sırasıyla Kars (yüzde 18,8), Iğdır (yüzde 18,6), Erzurum (yüzde 18,6), Bayburt (yüzde 18,5), Ankara (yüzde 18,5), Van (18,2), Sakarya (18,2), Tekirdağ (17,9), İstanbul (yüzde 17,8) izliyor.
Kanser ölüm oranlarının en az olduğu iller listesinde birinci sırada yer alan il ise yüzde 8,5 oranla Siirt.
Bu ili sırasıyla Kilis (yüzde 10), Gaziantep (Yüzde 10), Şanlıurfa (yüzde 10,1), Hatay (Yüzde 10,6), Osmaniye (Yüzde 10,8), Çorum (Yüzde 10,9), Şırnak (Yüzde 11,4), Aydın (Yüzde 11,6), Yozgat (Yüzde 11,6).
Dünyada yapılan pek çok vaka kontrol çalışma sonuçlarına göre hava kirliliğinin akciğer kanseri gelişme riskini yüzde 20 ile yüzde 30 oranında arttırdığı.
Solunan havanın kalitesinin, insan sağlığı ile direkt ilişkili olduğunu gösteriyor.
Türkiye'de hava kirliliğinin en yoğun ölçüldüğü kent PM2.5 ortalaması 47,2 olan Iğdır.
Yukarıdaki listede Iğdır kanser vakalarının en çok görüldüğü üçüncü kent.
Öte yandan Türkiye'nin havası en kirli ikinci şehri Osmaniye. Ancak Osmaniye kanser vakalarının en az görüldüğü beşinci kentimiz.
Demek ki, kanser vakalarında çevre faktörlerini değerlendirirken hava kirliği en belirleyici faktör değil.
Dünyada 2022'de tahminen 20 milyon yeni kanser vakası görülürken, bu rakamın 2050'de yüzde 77'lik artışla 35 milyona çıkması öngörülüyor.
Türkiye'de de kanser vakaları artıyor.
TÜİK'in paylaştığı veriler mutlaka uzmanlar tarafından değerlendirilmeli. Kanser vakaların en çok görüldüğü illerin ortak özellikleri açıklanmalı.
Ve buna göre de önlemler alınmalı.
***
CANNES'DA PR OYUNLARI
Pınar Deniz, Birce Akalay, Meryem Uzerli, Wilma Elles, Şükrü Özyıldız ve Sibil Çetinkaya bu yıl 77'ncisi düzenlenen Cannes Film Festivali'ne katıldı.
"Türk yıldızları Cannes'da", "Cannes'ı fethettiler" diye haberler çıkıyor. Sosyal medyada kırmızı halı paylaşımları çok 'tık alıyor' vs.
Birçok insan bu ünlülerin çok başarılı oyuncular vs. oldukları için festivalin özel davetlisi olduğunu sanıyorlar.
Festivalde yarıştıklarını düşünenler bile var!
Cannes'a gazeteci, eleştirmen olarak birkaç kez katılma fırsatım oldu.
Eğer filmleri, belgeselleri yarışma bölümünde yoksa bizim yerli oyuncuların 'Cannes çıkarması' genelde 'PR'çalışmasından ibaret.
Bazıları menajerleri vasıtasıyla bazı filmlerin gösterimi için davetiye buluyor.
Bu filmler de genelde yarışmanın favorileri ya da 'hit' yapımlar da değil. Ya da bir dondurma, mücevher takı, moda vs. markalarının davetlisi oluyorlar.
Tüm davet telaşı Cannes'ın meşhur kırmızı halısında fotoğraf, video çektirmekten ibaret.
Genelde bu yıldızları çeken fotoğrafçılar ya da sosyal medya ajansı çalışanları da önceden ayarlanıyor.
O sihirli kırmızı halıda poz verdiniz mi ortaya iddialı, havalı pozlar çıkıyor.
Eğer after parti davetiyesi bulup birkaç ünlü ile selfie'de çekerlerse Cannes ünlüsü olup çıkıyorsunuz.
Bu tarz aksiyonlar yıldızların tanıtımına, imajına katkı sağlamış oluyor, arada davet eden markanın örtülü reklamı yapılıyor falan filan...
Cannes'ın muhtarı Nuri Bilge Ceylan yoksa yanınızda her şey yalan dolan!
***
CEZA HUKUKU DEĞİŞMELİ
Balıkesir'de harçlığını çıkarmak için kuryelik yapan üniversite öğrencisi Ata Emre Akman'ın hunharca bıçaklanarak öldürüldüğü görüntüleri izlerken aklıma ilk çocuklarım geldi.
Allah korusun böyle bir durumda ben bir baba olarak ne yapardım diye düşünüyorum günlerdir.
Herhalde katil olurdum, kendi hayatımı da yakardım ama bu bir çözüm olmazdı.
Ata'yı öldüren E.Ö. 17 yaşında olduğu için muhtemelen az yatıp çıkacak!
Altı ayrı suçtan kaydı olan E.Ö.'nün aramızda dolaşmasına şaşıranlar var.
Bu çocuğun babasının da cinayetten dolayı 10 yıldır Buca Cezaevi'nde yattığı, cinayetin azmettiricisi olduğu ve hafta sonları izinli olarak cezaevinden çıkabildiği iddia ediliyor, iyi mi?
Ceza hukukunda acilen değişikliğe gidilmeli. Başta katiller olmak üzere suçlulara ödül gibi cezalar verilmemeli!
***
'VAR'SIN OLMASIN!
İngiltere Premier Lig'de VAR'ın geleceği ciddi şekilde tartışmaya açıldı.
Kulüpler, VAR'ın devam edip etmemesini oylayacaklar.
Kimine 'VAR', kimine 'YOK' gibi uygulandığı ve suistimale açık olduğu için bence de bizde oylanmalı!
VAR, futbolun doğasını bozmuyor mu? Gol sevinçlerini yapay hale getirmedi mi?
Taraftar ve takımlar arasındaki ilişkiye zarar vermedi mi? Hatalar yine yok mu?
Bazen 20 kameranın çektiği pozisyonda ortak karara varamadığımız olmuyor mu?
Basit bir oyunu içinden çıkılmaz bir şekilde karmaşık yapmadı mı?
VAR olmasın daha iyi. Eskisi gibi hatalı kararlarda hakem göremedi der geçeriz.
Günlerce maçları memleket kurtarır gibi tartışmayız!
Sahanın ortasında bir odadan gelecek kararı dakikalarca beklemek futbolun doğasına aykırı zaten!
***
OLAYI ÇÖZMÜŞ!
Bir dönem Galatasaray'da forma giyen, şimdilerde Bordeaux Teknik Direktörü olan Albert Riera, istifa çağrılarına şöyle yanıt vermiş: "İstifa et" lafları artık beni etkilemiyor. Siz bir de Türkiye'yi görün."
Türkiye'de neredeyse her alanda büyük başarısızlıklar, büyük skandallara rağmen hiç kimsenin istifa etmediğini, ülkemizde istifa kültürü diye bir şey olmadığını hatırlayınca Riera'ya hak verdim. Riera olayı çözmüş.
***
Altyazı
"İnsanoğlunun sıkıntı çektiği en büyük lanetlerden birisi: Hafızadır." (Yurttaş Kane)