Google'ın 'Çevrimiçi Haberler Yasası' kapsamında, Kanada hükümetine her yıl yaklaşık 74 milyon dolar ödeme yapma kararının ardından uzman isimler Türkiye için de benzer yasal düzenleme adımlarını sık sık gündeme getiriyor.
İyi de oluyor.
Bu sorunu son dönemde gündemde tuttukları için Sabah ve Hürriyet'in yöneticilerini de kutlarım.
Bu yasal düzenlemenin çıkması için beş yıldır yazılar yazıyorum. Yazı arşivime baktım 3 Ekim 2018 tarihinde "Gazeteler, Google ve Facebook'tan telif almalı" başlıklı bir yazı yazmışım.
Aradan beş yıl geçti Avustralya, İspanya, Fransa, ABD, Kanada Google, Facebook gibi internet devleriyle özel telif anlaşmaları yaptılar.
Avrupa Birliği, gazetelerin haklarını savunan önemli yasalar çıkardı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi hiç vakit kaybetmeden Dijital Telif Yasası'nı çıkarmalı! Bu yasa olmadan Türkiye'deki gazeteler, TV kanalları, internet siteleri ve haber ajansları haklarını savunamazlar!
Örneğin Google telif istendiği için yedi yıl boyunca 'News' (haber) özelliğini İspanya'da askıya aldı. Avustralya'yı ise ülkeden tamamen ayrılmakla tehdit etti.
Ancak bunların boş tehdit olduğu, medya olmadan Google'ın yapamayacağı biliniyordu.
Öyle de oldu, Google hiçbir ülkeden vazgeçmedi, önce Avustralya ve Kanada ile anlaştı.
Fransa Rekabet Kurumu medya kuruluşlarına telif ödemediği için 2021'de Google'ın çatı şirketi Alphabet'e 500 milyon Euro para cezası kesti.
Bu kararın ardından geçtiğimiz yıl mart ayında Google, Fransa'da 200'ü aşkın medya kuruluşunu temsil eden Apig ile telif ödemesi anlaşması imzaladı.
Ve yine 2022'de AB ülkelerinde de telif hakkı yasaları kapsamında medya kuruluşlarına içerikleri için ödeme yapmayı kabul ettiler.
Avustralya'da medya kuruluşlarının Google ile yaptıkları anlaşmalardan yıllık 142 milyon dolar gelir elde etmesi bekleniyor.
KÖKTEN ÇÖZÜM!
Medyanın az kazandığı ama haberlerin en çok takip edildiği bir çağda yaşıyoruz. İçerik üreten medya kuruluşları, ama içeriklerin kaymağını Google, Facebook gibi devler yiyor!
Google, META gibi devlerden ücret alınırsa Türkiye'de medya yeniden kârlı bir sektöre dönüşebilir.
GSM şirketleri, artık telefon konuşmalarından değil, sosyal medya kullanımından yani internet paketlerinden kazanıyorlar! Aynı şekilde GSM şirketlerinden de içerik telifi alınmalı.
Bu denkleme Twitter'ı, Instagram'ı vs. birçok sosyal medya devini dahil edebiliriz.
Hükümet acilen dijital telif yasası çıkarmalı ve bu yasa açık ve net olmalı. İnternet devlerine süreci uzatma şansı tanıyacak yasal boşluklar olmamalı!
Sosyal medyadaki algı operasyonlarından çok yakınan ve bu konuda mücadele eden T.C.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da doğru, objektif haberciliğin öne çıkmasını istiyorsa 'Dijital Telif Yasası'na destek vermeli!
"Türkiye'de gazeteler okunmuyor" söylemi külliyen yalan!
Tüm olanaksızlıklara rağmen gündemi hâlâ ana akım medya belirliyor.
Gazete, haber ajansları ve TV kanallarının yaptığı haberler takip ediliyor! Atılan manşetler gündemi belirliyor! Bu manşetler üzerinden haber tartışmaları yapılıyor. Sosyal medyada tweet'ler atılıyor!
Ana akım medya güçlü olmazsa meydan, yalancı fenomenlere, yabancı istihbarat casuslarına, küresel embedded (iliştirilmiş) gazetecilere, yabancı haber sitelerine, fonculara ve provokatörlere kalır!
Her gün bir algı operasyonuyla mücadele etmek yerine sorunu kökten çözmek için güçlü bir ana akım medyaya ihtiyaç var!
Dijital telif yasası çıkarsa Türkiye'deki medya emekçileri kazanır, haber içeriklerini bedavaya getirip milyarlarca dolar reklam geliri kazanan ve bunu yaparken ABD, AB ve İsrail'in politikalarını tam destek veren internet devleri kaybeder!
***
SINIF ANNELERİ GEREKLİYDİ
Öğretmen ile veliler arasındaki iletişimi kurmak için gönüllü olarak görev yapan ancak zaman zaman tartışmalara neden olan 'sınıf annesi' uygulaması Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yasaklandı.
Bu kararın çıkmasında Sabah Ekleri'nin uzmanlardan görüş olarak yayınladığı araştırma haberinin de etkisi oldu sanırım.
Sabah Ekler, hastalığa teşhisi koydu ama MEB direkt kolu kesti! Bence tedavi yöntemi tercih edilmeliydi.
Evet, kendini nimetten sanan, okulun sahibi gibi hareket eden sınıf anneleri vardı ama bunlar azınlıktı.
Sınıf anneleri, öğretmen, okul yönetimi ve veliler arasında köprü görevi üstleniyordu.
Sınıfın ihtiyacı için para toplanması, bir organizasyon için hazırlık yapılması, bir gezide oturacak mekân bulunması vs. gibi konularda sınıf anneleri hemen velileri organize ederdi.
Sınıf annelerinin korkudan tuvalete gidemeyen, kantinden bir şey alamayan yeni okula başlamış küçüklere bile yardımı dokunuyordu.
Şimdi tüm bu angarya işler için öğretmenler uğraşacak ve böylece eğitimin verimi düşecek.
Twitter'da sınıf anneleri için atıp tutanlar, gelsinler de bir gün sınıf için fotokopi çektirsinler, para toplasınlar, resmi törenlerde giyilecek kıyafetlerle uğraşsınlar, tek tek velilerle mesajlaşsınlar da göreyim!
Arkalarına bakmadan kaçarlar!
MEB, sınıf annelerinin gönüllü olarak yaptıkları tüm angarya işler için kadro kurabilir mi?
Elbette hayır, gönüllü veliler yine olacak ama adları sınıf annesi olmayacak!
Çok net söylüyorum; sınıf anneleri olmazsa okullarda birçok iş aksar!
***
TFF NEDEN MALINI KÖTÜLÜYOR?
İngiltere Premier Ligi'nin yerel yayın hakları 8,4 milyar dolara Sky ve TNT'ye satıldı. BBC de maç özetlerini alarak anlaşmaya dahil oldu.
Ee orası Premier Lig! En güzel statlarda, dolu tribünlerde, en heyecanlı maçlar oynanıyor!
İngiltere'de "Buraya kamera koyamazsın" diyen kulüpler de yok! Bizdeki gibi apartmanların arasında gecekondu stadyumlar da yok!
Özetle bu müthiş geliri sonuna kadar hak ediyorlar.
Her şeye rağmen Süper Lig, Avrupa'da İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa'nın ardından Portekiz ve Hollanda ile birlikte beşincilik için yarışır.
Çünkü ligimizin mücadele dozu yüksek.
Sürpriz sonuçlar alınıyor. Şampiyon genelde son haftalarda belli oluyor.
Son iki sezondur yıldız futbolcular da gelmeye başladı.
Ancak ülkemizde belirli çevreler ligi sürekli kötülüyor. Karşılaştırdıkları lig ise Premier Lig! Bu ne yaman çelişki!
Peki, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) yayın ve reklam geliri düştü, korsan çok izleniyor diye play-off sistemini önermesine ne demeli?
Avrupa'daki büyük liglerin denemeye bile gerek duymadığı, ligin cazibesini düşüren bu sistemi tartışmaya bile gerek yok.
Hiç malını kötüleyen tüccar gördünüz mü? Ama TFF kötülüyor! Bunu gören şirketler yayın ihalesinde fiyat yükseltir mi?
TFF, ligin kalitesini artırmak istiyorsa maç başına seyirci ortalaması iki-üç bin olan, stadyumları düşük seviye İstanbul takımlarının Süper Lig'e çıkmasını zorlaştırmalı!