Müstehcen yayınlarla gündeme gelen Çinli sosyal medya video platformu TikTok uygulamasının Türkiye'de yasaklanması gündemde.
Yasakçı bir insan değilim. Bazı olumsuzluklarına rağmen başta Twitter olmak üzere sosyal medyanın özgürlüğünü savunurum. Ama sanal pavyon olarak gördüğüm TikTok yasaklanırsa hiç üzülmem. Hatta çok sevinirim.
Tartışmaya bile gerek yok. Birçok bilimsel araştırma, TikTok'un çocuklar ve gençler başta olmak üzere insanlar üzerinde büyük zararlarının olduğunu ortaya çıkardı.
Aslında bu uygulamada küfür ve argo içeren söylemlerin yoğun şekilde kullanılması en basit sorun.
Asıl tehlike bu uygulamanın şiddeti, rahatsız edici çıplaklığı ve uyuşturucu kullanımına özendirmesi. Siber taciz ve cinsel istismar gibi durumlarda da teşvik edici bir rol üstlenmesi.
Güvenlik sorunlarına da neden oluyor. Teröre ve terör örgütlerine propaganda alanı sunuyor.
TikTok, veri topladığı için birçok ülkede devlet kurumlarında çalışanların kullanması da yasak!
TikTok'un sırf gençler daha çok kullansın diye yaygınlaştırdığı 'Challence' (Meydan Okuma) oyunları yüzünden hayatını kaybeden çocuklar da oluyor!
ÇİN BİLE KISITLADI!
Elbette TikTok'un yasaklanması Türkiye'deki bazı garip insanların varlığını değiştirmez ama çocukların ve gençlerin zekâ seviyesindeki düşüş engellenebilir! Şaka değil, bu uygulamanın çocukların algı seviyesini, odaklanmasını kötü etkilediği de kanıtlandı.
Bu uygulamanın insanları milli ve manevi değerlerden uzaklaştırdığını ve toplumda büyük yozlaşmaya neden olduğunu da unutmayalım!
Çinli yetkililer mutlaka pazarlık masasına oturacaktır. TikTok'un kapanmaması için birçok teklif de sunabilirler.
Bu arada TikTok yasaklanırsa YouTube'un TikTok'a rakip olarak geliştirdiği 'Shorts' bölümü de kapatılmalı.
TikTok, dünyanın birçok ülkesinde yasaklandı.
Çin hükümeti, gençlerin internet bağımlılığını azaltmak için TikTok'un ülke içi versiyonu olan Douyin'in kullanımına süre kısıtlaması getirmişken, biz neyi bekliyoruz?
Eğer hükümet, TikTok'u yasaklarsa çocuklarımız ve gençlerimiz için çok hayırlı bir işe imza atmış olur.
Bu yasak toplumun her kesiminden destek görür.
DETOKS YALAN MI?
Sosyal medyada sık sık ünlülerin ve fenomenlerin detoks diyetlerini, detoks çaylarını ve bitkisel sularını övmelerine şahit oluyoruz.
Marketlerde, kafelerde artık detoks suları ve karışımları çok satıyor.
Detoks diyetlerinin vücudu toksinlerden arındırdığı, daha zinde hissettirdiği ve kilo vermeye yardımcı olduğu iddia ediliyor.
Ünlüler detoks kamplarına katılıp iki gün çimen suyu içip gençleştirdiğini söylüyorlar.
Özetle bir detoks furyasıdır gidiyor!
Peki, bilim ne diyor?
Bilim, detoks diyetlerinin ve detoks içeceklerinin çoğunun faydasız olduğunu, hatta bazılarının sağlığa zararlı olduğunu söylüyor.
En son Newcastle Üniversitesi'nden beslenme uzmanı Prof. Clare Collins, 22 Kasım'da Conversation'da yayımladığı yazısında 2022'de yapılan bir araştırmayı örnek göstererek detoks diyetlerinin toksinleri ortadan kaldırmadığını açıkladı.
Aynı araştırmada detoksların insan fizyolojisinin genel ilkelerine meydan okuduğuna da dikkat çekiliyor.
Collins ayrıca 2015'te yapılan bir başka araştırmadan yola çıkarak detoks diyetlerinin uygulanmasını destekleyecek ikna edici kanıtlar bulunmadığını yazdı.
Ancak detoks korosu o kadar güçlü ki, bilim insanları seslerini duyuramıyor!
Çünkü 2022'de sadece detoks içeceklerinin pazarı 5 milyar dolar değere ulaştı.
Detoks sektöründe çok para var! Bu paradan nemalanan da birçok fenomen ve ünlü var!
Yani detoksla ilgili her gördüğünüze, duyduğunuza inanmayın!
KAN PARASI!
İstanbul Esenyurt'ta iki gencin hayatını kaybettiği ve bir gencin ağır yaralandığı tekel bayii saldırısı toplumda infiale yol açmıştı.
Saldırıda hayatını kaybeden Batuhan Bayındır'ın ailesinin 3 milyon TL karşılığında şikâyetini geri aldığı iddia ediliyor.
Ayrıca aileye 2 ev, bir kamyonet ve bir araba da verildiği öne sürülüyor.
Aile tehdit edildi mi bilmiyoruz. Eğer iddia doğruysa şikâyetten vazgeçilmesi üzücü bir durum.
Ne yazık ki, toplumumuzda, özellikle kırsal kültürde, bir cinayet sonrası kan davası çıkmaması ve suçlunun az ceza alması için ölenin ailesine 'kan parası' verme geleneği var.
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin de trafik kazası sonucu bir polisin ölümüne neden olunca polisin ailesine şikâyetten vazgeçmesi için 3 milyon lira vermiş ve şikayetten vazgeçilmişti.
Rüzgar da kısa bir süre sonra cezaevinden çıkmıştı! Rüzgar'ın olayında kasıtlı bir durum yoktu ama tekel baskınında vardı!
Ölen bir evlat için para alınması da acı bir durum!
Elbette kamu davası devam edecek. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak!
TEŞEKKÜRLER BATI!
Sık sık düşmesiyle gündeme gelen F-35A, bu kez kuş sürüsüne kurban gitti.
Güney Kore'de kuşların çarptığı F-35A için yapılan analizde, uçağın gövde, yapı, motor ve navigasyon sistemi dahil 300 bileşeninin hasar aldığı tespit edildi.
Güney Kore, onarım için gereken yüksek maliyeti, göz önünde bulundurarak uçağı emekliye ayırmaya karar verdi. ABD'nin F-35A'yı bize satmayarak iyilik yaptığını düşünenleri haklı çıkaracak bir haber daha!
Ama bu uçak için ödediğimiz parayı geri vermiyorlar. Modernize edilmiş F-16'lar için de üç yıldır oyalıyorlar. Mevcut durumda alınabilecek en mantıklı savaş uçağı Eurofighter alalım dedik. Bu sefer Almanya taş koydu! Şimdi İngiltere, Almanya'yı ikna etmeye çalışıyormuş!
Bu, ABD ve İsrail ne derse onu yapan Almanya'dan beklenen hamleydi.
Batı böyle direttikçe Türk Savunma Sanayi daha da büyüyor, güçleniyor!
Altyazı
"Eğer hiç kimse senden nefret etmiyorsa, bir şeyleri yanlış yapıyorsundur." (House)