Rahmi Koç'un "Diyorlar ki, devlette 5,5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dahil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner. 600 milletvekili var, 200'üyle rahatlıkla hallolur" açıklaması çok tartışıldı.
Birçokları kamu çalışanlarının fazla olduğu konusunda Koç'la aynı fikirde. Sosyal medyada, hatta bazı ana akım medya yazarlarından bile Koç'un fikirlerine destek geldi.
Peki, hem Koç hem de onu destekleyenler önyargılı olabilirler mi?
Şöyle düşünün; Turgut Özal'lı yıllardan beri kamu çalışanları ve kamu kurumları hep hedef gösterildi.
"Kamudakiler çalışmıyor", "Memurlar sırtını devlete dayamışlar", "Kamu kurumları zarar ediyor" vs. hep bu söylemlerle kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesinin önü açılmadı mı?
Özelleştirilmedik kamu şirketi, fabrikası kalmadı gibi.
Vekil sayısının fazla ve gereksiz olduğu konusunda Koç'la aynı fikirdeyim ama kamu çalışanlarının fazla olduğunu iddia eden Koç yanılıyor!
Türkiye'de 5,5 milyon değil 5 milyon 101 bin 689 kişi kamu sektöründe istihdamda bulunuyor.
Koç rakamı yukarı doğru yuvarlamış olabilir.
Ancak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 5,1 milyon çalışanın 3 milyon 467 bini kadrolu personel, 277 bini sözleşmeli personel, 1 milyon 205 bini sürekli işçi ve 49 bini geçici işçi statüsünde çalışıyor.
Toplam istihdam içinde kamu istihdamı oranı ise sadece yüzde 13,4.
OECD'NİN ALTINDAYIZ!
Yüzde 13,4 bile size yüksek geliyorsa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının yüzde 18,6 olduğunu hatırlatalım.
Yani OECD ortalamasının hayli altında yer alıyoruz.
2021 yılı verilerine göre toplam istihdam içerisinde kamu istihdamı oranı en yüksek olan ülke yüzde 30,9 ile Norveç.
Bu ülkeyi sırasıyla yüzde 29,3 ile İsveç, yüzde 28 ile Danimarka, yüzde 25,4 ile Finlandiya takip ediyor. Evet, ilk dörtte yer alanlar sosyal devlet anlayışı güçlü, refah seviyesi yüksek İskandinav ülkeleri.
10'uncu sırada Fransa (yüzde 21,1), 12'nci sırada Kanada (20,7) var.
Serbest ekonominin kitabını yazan İngiltere bile yüzde 16,9 ile 22'inci sırada.
Devletin sağlık sistemine bile tam destek vermediği, kapitalizmin ağa babası ABD'de bile toplam istihdam içerisinde kamu istihdamı oranı yüzde 14,9.
Türkiye ise yüzde 13,4 ile 36 OECD ülkesi arasında 31. sırada.
Kısacası Rahmi Koç, klasik patron yorumu yapmış! OECD rakamları onun fena halde yanıldığını gösteriyor.
Tabii kamu çalışanlarının sayısı kadar, iş verimi de önemli.
Eğer liyakat ve iş veriminde sorun yaşanmıyorsa Türkiye'de kamu sektörü verimli çalışıyor diyebiliriz.
***
FRANSA'YI GEÇEBİLİRİZ
Kısa süre önce yayınlanan Küresel Seyahat Raporu'na göre, Türkiye'nin 2024 yılında Avrupa'da en çok ziyaret edilen ikinci ülke olarak Fransa'yı geçeceği tahmin ediliyor.
Avrupa'ya yapılan toplam ziyaret sayısı 2019'da 440 milyondan 2023'te 428 milyona düşerek yüzde 3 azaldı. Ancak Türkiye'de bu rakamlar yükselişte.
Ülkemizde 2019 yılına kıyasla ziyaretçi sayısında yüzde 73 gibi müthiş bir artış yaşandı. Yani turizmde ziyaretçi sayısı açısından İspanya ve Fransa'nın gerisindeyiz ama ikinciliğe yükselmemiz an meselesi.
Tabii asıl önemli olan turistlerin harcadığı para! İşte bu noktada zengin turist çekmede sıkıntı yaşıyoruz.
***
İSTANBUL'UN ÖTEKİLERİ!
Okan Bayülgen "Biz artık İstanbul'un ötekileri olduk. Ben ve sevgilim, bize 'welcome' diyen garsonlar, bizi kazıklamaya çalışan esnaf ve bizi almayan taksiler sayesinde bu şehrin ötekilerine dönüştürüldük" demiş.
Okan Bayülgen'e bunu yapan İstanbul bize neler yapmaz diyebilirsiniz!
Bence Bayülgen haklı ama kısmen!
Durumu hali vakti yerinde olan Bayülgen, muhtemelen İstanbul'un en keyifli, en gözde yerlerinde vakit geçiriyor.
Bu yerler; Cihangir, Bebek, Nişantaşı, Galataport, Tarihi Yarımada vs. olabilir.
Buralar turistlerin de en çok ziyaret ettiği yerler.
Bayülgen gibi Avrupai tarzı olanlar turist sanılır.
Ama İstanbul'daki gibi taksi sorunu Avrupa'nın gözde şehirlerinde yok. Paralı Arap turistleri tercih eden taksiciler, resmen vatandaşa ikinci sınıf olduğunu hissettiriyorlar! Taksi sorunu sosyolojik bir boyuta ulaştı!
Gözde semtlerdeki mekânlarda kazıklanma ihtimaliniz arttı.
Eskiden ne hesap geleceğini aşağı yukarı tahmin ederdiniz, şimdi ise hesabı istemek, "Acaba ne gelecek" diye beklemek ayrı bir heyecan!
***
ÇOCUK MU, KÖPEK Mİ ÖMRÜ UZATIR?
İngiltere'de 2015'ten beri Bakım Evi'nde yaşayan Ada Daniel tam 108 yaşında.
BBC muhabiri o klasik soruyu ona da sordu.
Daniel da uzun yaşamanın sırrının çocuk yerine köpek sahibi olmayı seçmek ve "Devam etmek" olduğunu söyledi.
Çocuk sahibi olmak, uykusuz geceler, ekstra emek ve stres demek.
Acaba Daniel haklı mı?
İsveç'te Karolinska Enstitüsü'nün Çevre Sağlığı bölümünde araştırmacılar tam 1,5 milyona yakın insanın nüfus kayıtlarını incelendiler. 1911'e kadar geri gittiler.
İncelenen kişilerin ölüm tarihleri ve çocukları olup olmadığına bakıldı.
Ve baba olan erkeklerin çocuksuz erkeklere göre iki yıl, anne olan kadınların çocuk sahibi olmayanlara kıyasla 18 ay fazla yaşadığı ortaya çıktı.
Tabii aksini söyleyen araştırmalar da var.
Öte yandan bazı araştırmalar da yaşlılıkta yalnız olmanın ya da eşini kaybetmenin ömrü kısalttığını ortaya koymuştu.
Çocukların yaşlılıkta sağladığı bakımın ve desteğin önemini kimse inkâr edemez.
Tabii evladın hayırlısına sahip olmak da önemli! Arayıp sormayan, büyüklerini yalnızlığa terk eden hayırsızlar da var!
İşte o zaman bir köpek ya da kedi can dostunuz oluyor ama onlar da "Hadi doktora git, ilacını al" diyemiyorlar.
Özetle Daniel'in 108'i görmesi istisna olabilir ya da tek sebep köpek dostları olmayabilir.
***
Altyazı
"Herkes mutlu olacak diye bir şey yok. Biz de mutsuz olalım. Ben seninle mutsuzluğa da varım." (Behzat Ç)