Uluslararası Finans Enstitüsü Başekonomisti Robin Brooks, 25 Ekim'de Türkiye ekonomisi ve Dolar/TL kuru hakkında önemli bir tweet paylaştı. Kabaca Türkçeye çevirirsek tweet şöyle:
"Türk lirası için adil değerimiz $/ TRY 21,00'dir. Bu çoğu kişiye çılgınca gelebilir ve liranın serbestçe dalgalanmasına izin verilirse keskin bir değer kaybı yaşayacağına şüphe yoktur. Ancak bu sadece ilk tepki olacaktır. Lira daha sonra güçlenecektir. Türkiye'de derin bir değer bulunmakta."
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bu tweet'i beğendi.
Brooks önemli bir ekonomist ve söyledikleri değerli.
Dolar/TL'nin adil değeri 21 TL midir, yoksa dolar gördüğü yeri unutmaz mı bunu ekonomistler tartışsın.
Türkiye'de doların 28 TL olmasında ekonomik unsurlar kadar 'felaket tellalları'nın para politikaları üzerinde oluşturmaya çalıştıkları psikolojik baskının az da olsa etkili olduğuna inanıyorum.
Ne yazık ki, aramızda hep "Türkiye batsın, ekonomi çöksün de hükümet değişsin" diye isteyenler de var. Onların derdi haklı çıkmak, sosyal medyada takipçi sayısı ve etkileşimi artırmak.
Bir kurumdan güzel bir teklif geldi mi anında 'U' dönüş yaparlar!
Sosyal medyada öyle bir kitle var ki, sürekli negatif algı üretiyorlar. Halkta yılgınlık yaratmaya çalışıyorlar.
Şimşek'in rasyonel ekonomi bilimine bağlı bir ekonomist olmasından bile korkuyorlar!
DİMDİK AYAKTAYIZ
Ekonomide ne zaman toparlanmaya başlasak ya pandemi patlıyor ya Rusya-Ukrayna savaşı çıkıyor, enerji ve tedarik krizi yaşanıyor. Şimdi de İsrail-Hamas savaşını yaşıyoruz. Petrol fiyatları yükseliyor vs.
Yine zor bir süreçten geçiyoruz.
Savaşlar, iç savaşlar, göçler vs. etrafımız yangın yeri ama yokluklar içinde Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet 100 yaşında.
Bölgemizde en güçlü orduya ve Avrupa'nın en geç nüfusuna sahibiz. Dimdik ayaktayız.
100 yıl önce olduğu gibi işimiz yine kolay değil. Daha çok çalışırsak, yine başarırız.
Unutmayın biz 'Çılgın Türkleriz'! Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele karşı savaşıp, bugün 100 yaşında olan modern Türkiye'yi kurduk!
Cumhuriyet'ten önce iğne bile üretemezken bugün uçak gemisi yapıyoruz!
Cumhuriyet'in kıymetini bilelim, Atatürk'ün çizdiği yolda ilerlemeye devam!
Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
***
BOY TARTIŞMASI!
Milli okçumuz Mete Gazoz ile Filenin Sultanı Melissa Vargas, bir telefon markasının reklam yüzü oldu.
Reklamın afiş ve billboardlarda 1,82 boyundaki Mete Gazoz'un 1,94 boyundaki Melissa Vargas'tan uzun gözükmesi tartışma konusu oldu.
"Erkek dediğin kadından uzun olur düşüncesiyle mi çekildi bu fotoğraf" gibi yorumlar yapıldı.
Mete de bu tartışmaya "Melissa oturuyordu" diye yanıt verdi. Paylaşımdaki emoji işaretiyle de olaya naif yaklaştı.
Bu yanıt "Mete tartışmaya son noktayı koydu" olarak yorumlandı.
Bence tartışma bitmedi! Melissa neden oturuyordu? Yine başa döndük değil mi?
O poz çekilirken Melissa, "Erkek dediğin kadından uzun olur" düşüncesiyle mi oturtuldu?
Yoksa ikisi de kadraja sığsın, orantısız durmasın diye mi böyle bir poz verdirildi?
Bari ikisi de aynı boyda dursaydı da diyebiliriz.
Peki, Melissa gerçekte olduğu gibi Mete'den uzun dursaydı kıyamet mi kopardı?
Bu sefer feministler haklı mı? Bu reklam cinsiyetçi mi?
Bence asıl önemli soru; afişi gördüğünüzde ilk ne hissettiğiniz?
Örneğin benim ilk aklıma gelen; ikisinin de bu reklamda oynamayı hak eden başarılı sporcular olduğuydu.
***
AÇ KALMAMAK İÇİN AVLANIRDI
Galatasaray'ın müthiş golcüsü Mauro Icardi'nin eşi Wanda Nara, La Nation'a verdiği röportajda eşinin çocukluğu ve ilişkileri hakkında konuştu. Çocuklarının okul dolayısıyla İstanbul'da olduklarını ve bir öğretmenin evlerinde kaldığını belirten Nara, eşinin hayatından çok memnun olduğunu söyledi.
Nara, "Eskiden daha kıskançtım... Her şeyden önce Mauro'nun sahip olduğu kalbe ve onun ne kadar iyi bir insan olduğuna öncelik veriyorum" dedi.
AİLESİ FAKİRDİ
Nara eşinin mütevazı bir insan olduğunu ise şöyle anlattı:
"iPhone 15 çıktı ve her çocuğu için bir tane aldı. Mauro çok mütevazı bir aileden geliyor. Bana her zaman çocukluğunda parasının olmadığını, hatta yiyecek için avlandıklarını söylerdi."
"Avlanmak mı?" diye hayret ettiğinizi duyar gibiyim.
Mauro'nun nasıl avlandığını bilmiyoruz ama çok fakir bir ailede büyüdüğünü biliyoruz.
1993 yılında Arjantin'de dünyaya gelen Mauro'nın ailesiyle önce Kanarya Adaları'na, sonra da İspanya'ya göç etmesinin nedeni işsizlik.
BABASI KASAPTI
Asıl mesleği kasaplık olan baba Juan Icardi'nin Kanarya Adaları'nda bir restoranda çalışma serüveni kısa sürünce 2001'de ailesiyle İspanya'ya gitti.
Mauro'nun futbolcu olmasında en büyük rolü babası oynadı. Baba Icardi'nin futbolculuk kariyeri kısa sürdüğü için oğlunun futbolcu olmasını çok istiyordu.
Oğluna hep "Mauro benim başarısız olduğum yerde sen başarılı olmalısın" diyordu.
Mauro babasının ısrarıyla Arjantin'in kuzeyindeki bir genç takım olan Sarratea'da beş yaşındayken futbola başladı. Las Palmas'ta İspanyol Union Deportiva Vecindario takımında oynayan küçük Mauro, çok gol atınca menajerlerin dikkatini çekti. Ve Barcelona'nın yolunu tuttu. Hikâyenin devamını biliyorsunuz.
Yoklukta büyüyen çocuklar eğer yetenekleri varsa futbolda başarılı oluyorlar. Futbolu kurtuluş olarak gördükleri için de daha çok çalışıyorlar. Zorluklar karşısında pes etmiyorlar.
Küçükken aç kalmamak için avcılık yapan Mauro şimdi kalecileri avlıyor. Değişen bir şey yok, o doğuştan avcı!
***
Altyazı
"Türk milleti susmuş görünüyor. Fakat pek yakında ayağa kalkacak, silkinecek ve istiklaline kavuşacaktır... Ordularımız dağılmış olabilir. Payitahtımız istila edilebilir. Padişah korkmuş, sindirilmiş olabilir ama başsız kalmayız. Türk milleti tarih boyunca büyük başbuğlar yetiştirmiştir. Bekleyin biri daha geliyor. Bekleyin Mustafa Kemal geliyor." (Bir Millet Uyanıyor)