Geçenlerde Beşiktaş ve Nişantaşı'nda İSPARK'a bağlı birkaç otopark dolaştım. Amacım arabam için aylık üyelik yaptırmaktı.
Ama bazı otoparklarda bir-iki yıl, aylık üye olmak için sırada bekleyenler olduğunu öğrendim.
Dün haberlerde belki görmüşsünüzdür, Seyrantepe'deki İSPARK'a ait katlı otoparkta onlarca sıfır araç görüntülendi.
5 bin araç kapasiteli 4 katlı otopark adeta oto pazarına dönmüş.
Açık alanında ve eksi birinci katında bulunan araçların yanına vatandaşların araçlarının park edilmesine izin verilmediği, bu alanların filolara ve otomotiv galerilerine kiralandığı iddia ediliyor.
Otoparkın diğer katlarına araçlarını park etmek isteyen vatandaşlardan 80
TL'lik 1 günlük otopark ücretinin girişte peşin alındığı ve kısa süreli park etme durumunda da aynı tarifenin uygulandığı söyleniyor.
Bu haberi okurken Beşiktaş'ta neden İSPARK otoparklarına aylık üyelik yaptıramadığım aklıma geldi!
SÜREKLİ ZAM!
Oysa sokak aralarına kadar girip vatandaşın evinin önüne park etmesini engelleyen İSPARK'ın kuruluş amacı elde edilen gelirle yeni otoparklar yapmaktı.
Yeni yapılan otoparkların sayısı az. İşletme maliyeti düşük olmasına rağmen sürekli zam yapan ama sürekli zarar eden İSPARK, meğer mevcut kısıtlı otoparkları da stokçulara kiralıyormuş!
Galerici, oto filo sahibi stokçuluktan kar etmek için kendi yerleri yetmezmiş gibi bir de İSPARK'lara oto stokluyormuş!
Sonra da vatandaş arabasına park yeri bulmak için kavga edip birbirini öldürüyor!
Sade İSPARK'lar değil, özel otoparkların da denetimden geçmesi gerekiyor!
Kim bilir stokçulara çalışan kaç otopark var?
***
PASSOLİG ÇİLESİ
Alanya'da Hollandalı turistler, pazar günü Alanyaspor-Fenerbahçe maçını olduğunu öğrenince bir dönem Feyenoord'da oynayan Szymanski'yi izlemek için Passolig kuyruğuna girmişler.
Ancak Passolig kartı sisteminde internet bağlantısı olmayınca saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kalmışlar.
Aynı çileyi Fenerbahçe taraftarı da çekmiş! Yıllar önce Liverpool'dayken Şampiyonlar Ligi maçı olduğunu öğrendim. Gelmişken bir maç izleyebilir miyim diye stadyuma gittim. Ve maça iki saat kala hiç sıra beklemeden paramı ödeyip biletimi almıştım!
Statlarda güvenlik sağlansın diye kurulan Passolig, güvenlik sorunu çıkaran ya da küfürlü tezahürat yapanlar tek tek tespit edilip ceza kesilsin diye hizmete girmişti.
Oysa genelde cezalar topluca bir tribüne kesiliyor! Belki orada küfür etmeyen taraftar da var!
Örneğin oğlum Fenerbahçe taraftarı, Bayern München ve Manchester United'ın yıldızlarını çok merak ediyor. Şimdi Galatasaray'ın bu takımlarla olan Şampiyonlar Ligi maçını izlemek için ayrıca Tarafsız kart çıkartması gerekiyor!
Böyle olunca hem oğlum hem de ben yılda iki kart yenileme parası ödeyeceğiz!
Sadece Tarafsız kart sahibi olsan bu sefer de tuttuğun takımın maçlarında bilet almak için önceliğin olmuyor! 80 milyonluk Türkiye'de alt ligler ve kupalarla beraber toplamda sadece 5 milyon 600 bin futbol seyircisi var. 40 yıl önce maç başına seyirci ortalaması 14 bindi, şimdi 11 bin! Passolig, taraftara hem maddi hem de manevi anlamda eziyet çektiren ve tribünlerin boş kalmasına neden olan bir uygulamadır!
***
TUZLA'DA 14 YILDIR DEVAM EDEN BELEDİYECİLİK AŞKI
Önceki gün Turkuvaz Medya Grubu yazarlarıyla İstanbul'un Tuzla ilçesini ziyaret ettik. Tuzla'nın üç dönemdir belediye başkanlığını yapan Dr. Şadi Yazıcı'yla buluştuk.
Tuzla, İstanbul'dan uzakta bir ilçe olarak kafamıza kazınmış. Oysa yeni yollar ve köprüler sayesinde trafik olmadığı zamanlarda İstanbul merkezden arabayla 45 dakika mesafede.
Tuzla, gemi tersaneleri, organize saniye bölgeleri, üniversiteleri, parkları, eğlence merkezleri, ünlü balıkçı restoranlarıyla İstanbul'a gelir açısından da büyük katkısı olan bir ilçe aslında.
Dr. Şadi Yazıcı'nın 14 yılda Tuzla'ya neler kattığını gezip bizzat görerek şahit olduk. Yapılan hizmetler, projeler saymakla bitmez.
Bence en önemli çalışma 8 bin bağımsız konutun kentsel dönüşüm ile yenilenmiş olması. Bütçesi kat kat fazla olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 3 bin 200 konuta kentsel dönüşüm yapabildiğini söylersek aradaki hizmet farkı daha net ortaya çıkar.
Başkan'ın eşi Dr. Fatma Yazıcı'nın başında bulunduğu 'Gönül Elleri Çarşısı'nı da gezme fırsatımız oldu.
Tuzlalı kadınlar bu merkezde biçki, dikiş ve el işi yapıyorlar ve bu ürünler satılıyor. Bu merkezde ayrıca fırından giyim kuşama, gıda ürünlerinden ev eşyalarına birçok ürün ihtiyaç sahiplerine ücretsiz veriliyor.
Belediyenin kurduğu 170 bin metrekare üzerindeki teknoloji üssü TEKMER'e girdiğimizde bizi bir robot köpek karşıladı.
Burada kendinizi uzay yolculuğuna çıkmış gibi hissettiren bir görsel şölen ya da kutuplara gitmiş gibi donacağınız özel bölümler var.
Aynı merkezde bulunan devasa süper bir bilgisayar ise özel projeleri olan tüm araştırmacılara hizmet veriyor.
Gezide beni en çok etkileyen Yaşlılar Evi oldu. Tuzla'daki yaşlı insanlar burada haftanın belirli günlerinde sosyalleşiyorlar, ürettikleri el sanatlarını satabiliyorlar. Ya da kendilerine ayrılmış özel hobi bahçelerinde de çiçek, sebze vs. diledikleri ürünü yetiştiriyorlar.
Gezimiz sırasında Dr. Şadi Yazıcı'nın oradaki dede ve ninelerin bol bol hayır duasını aldığına şahit oldum.
Tuzla'da Şehir Hatları vapurundan dönüştürülerek ücretsiz olarak sanatsever gençlere tahsis edilen Gençlik Gemisi'nde resim yapan da vardı gitar çalan da, ders çalışan da. Sanki yüzen bir okulu dolaşıyor gibiydik.
Etkileyici marina, aqua ve tema parkı, nadir kaplan, pars ve aslanların yaşadığı Aslan Park, spor alanları, GoPark pisti vs. Tuzla'ya dair anlatacak daha çok yer var ama yerim yetmez.
Özetle Dr. Şadi Yazıcı'nın 14 yıl boyunca çok çalışıp, Tuzla halkına büyük hizmetlerde bulunduğunu görmüş olduk.
Umarım Yazıcı'nın belediyecilik aşkı daha uzun yıllar devam eder.
***
Altyazı
"Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür. Bırakın devrilelim. Her şey düşeceği yere düşsün." (Dövüş Kulübü)