Son günlerde medyamızda yazarlar arasında 'mikro aldatma' kavramı tartışılmaya başlandı.
'Mikro aldatma'lar pandemiyle birlikte yükselişe geçti.
Peki, 'mikro aldatma' nedir?
Instagram'da birinin seksi pozunu beğenmek, flörtöz mesajlar yollamak, abartılı iltifatlarda bulunmak, sizinle ilgilenen birine telefon numaranızı vermek, eski sevgiliyi ne yapıyor diye gizlice sosyal medyadan takip etmek, sosyal medyada karşı cinsin ilgisini çekebilmek için paylaşım yapmak, flört uygulaması indirmek vs. bu hamleler ilişki uzmanlarına göre 'mikro aldatma' oluyor.
'Makro aldatma'yı tanımlamaya gerek yok herhalde!
Uzmanlar 'Biriyle sosyal medyada ya da gerçek hayatta etkileşime giriyorsanız ve bunu partnerinizden saklıyorsanız bu mikro aldatmaya girer' diyorlar.
Bazılarına göre ise bir insan düşündüğü bir şey için suçlanamaz. "Başkasına ilgi duyabilir, onu beğenebilir, onu düşünebilir ama bu düşünce eyleme geçmiyorsa aldatma sayılmaz" diyenler de var.
Yeri gelmişken bu konuyla ilgili Stanley Kubrick'in 'Gözleri Tamamen Kapalı' filmini izlemenizi öneririm.
Günümüzde boşanmaların, ayrılıkların artmasının nedenlerinden biri de sosyal medyada başlayan 'mikro aldatma'lar.
Elbette 'mikro' ile 'makro' aldatma arasında bir fark var. Bence nasıl yalanın büyüğü küçüğü olmazsa aldatmanın da mikrosu, makrosu olmaz.
***
ÜÇ BÜYÜKLER PETROL MÜ BULDU?
Icardi, Davinson Sanchez, Cengiz Ünder, Fred, Zaha, Dzeko, Tadic, Daniel Amartey vs. gibi flaş transferlerle Süper Lig'in kalitesi arttı.
Peki, bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Dört büyükler borç batağında. Yayın gelirleri düştü. Döviz yükseldi. Fenerbahçe dışında futbolcu satıp yeni yeni transferlere finanse eden takım da yok gibi!
Avrupa kupalarından elde edilecek gelir, kombine satışları, reklam ve sponsorluk anlaşmalarıyla bu transferler karşılanamaz!
Kulüpler petrol mü buldu? Bu para nereden geliyor?
Takımların harcama limitleri var ama futbolculara ödenen ücretler düşük gösteriliyor. Üç büyüklerin, Anadolu takımlarına satılan futbolcuların fiyatlarını yüksek gösterdiği iddia ediliyor!
Eğer Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), takımların türlü yöntemlerle harcama limitlerinin aşılmasına göz yumuyorsa borçlar daha da artar. Ve bu ortaya çıkarsa UEFA cezayı keser!
Aslında her yıl aynı filmi izliyoruz. Takımlarımız sürekli sil baştan kadro yeniliyor. Eldeki mevcut kadronun değerini artırmak yerine transfer çalımı atma derdindeler.
Sosyal medya ve taraftarlar da bu transfer çılgınlığına alkış tutuyor!
Uluslararası Spor Çalışmaları Merkezi (CIES), son 10 yılda dünyada en çok transfer harcamaları yapan 100 kulübü açıkladı.
Listede Galatasaray'ın 32., Fenerbahçe'nin 39. olması anormal bir durum.
Kulüplerimiz kazandıklarının kat kat fazlasını harcıyorlar.
Kamu kurumlarının sponsor desteği, yeni stadyumları devletin yapması, vergi borçlarının düşürülmesi-silinmesi, kulüplere değerli arsaların verilmesi vs. devlet desteği olmasa kulüplerimiz ayakta kalamaz.
Ancak bu sürdürülebilir bir ekonomi değil!
***
İMAR PLANLARI DEĞİŞMELİ
İstanbul'daki sağanak yağış nedeniyle oluşan selde iki kişi hayatını kaybetti.
Sadece İstanbul değil, birçok ilde sağanak yağışlar can alıyor.
İklim değişikliği ile birlikte sel felaketleri artıyor ve artmaya devam edecek. Ancak suçu İklim Değişikliği'ne atarak sorunları çözemeyiz.
Sel felaketlerinde can ve mal kaybını en çok artıran etken çarpık kentleşme!
Dere yataklarındaki yapılaşma hem depremlerde hem de sellerde birçok can kaybına neden oluyor!
Dere yataklarına yeni yerleşim alanları açmaktan vazgeçmeliyiz. Dere yataklarındaki mevcut yapılaşmaya da çözüm üretmeliyiz.
Sellerde bodrum katları tabuta dönüşebiliyor! Yeni binalarda bodrum katlarına daire yapılmasına da izin verilmemeli.
Alınması gereken birçok önlem var. Bence ilk yapılması gereken; imar planlarını artan doğal afet risklerine göre revize etmek olmalı.
***
Altyazı
"Diğer insanların sizi tanımlamaları, bazen kendilerini daha iyi hissettirmekle ilgilidir. Kendinizi tanımlamanız gerekir." (Sopranos)