Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), İstanbul'da Kadıköy, Şişli, Beşiktaş, Beyoğlu ve Fatih ilçelerinin yaya yoğunluğu fazla olan hassas bölgelerinde saatte 20 kilometre olan elektrikli scooter'ların hız sınırının, saatte 12,5 kilometre olarak düzenlenmesine karar verdi.
Bazıları polis her scooter'ın hızını mı ölçecek diye soruyor. Ölçmesine gerek yok, şirketler bu bölgelerde hızı otomatik (yazılımla) düşürecek!
Öte yandan 20 km hızla giderken açılış ücretiyle birlikte scooter kullanmanın maliyeti 10-11 TL'ye geliyordu. 12,5 km hızda maliyet daha da artar. Bu da taksicilere yarar!
Ancak scooter'larla ilgili asıl sorun hız değil, kaldırımlarda sürülmesi.
Bu araç sessiz olduğu için kaza riski artıyor. Şimdi tek fark; scooter'ın yayaya 20 km yerine 12,5 km hızla çarpması olur.
Bir diğer sorun da kaldırımların scooter'lar tarafından işgal edilmesi. Bununla ilgili park yeri çalışması yapıldı ama yeterli olmadı. Kaldırımlar hâlâ scooter'ların işgali altında!
Ayrıca hâlâ bu araçları iki kişi kullananlar var! Hız sınırında olduğu gibi belli bir ağırlığın üstünde binilmesini olanak dışı bırakacak yazılım geliştirilebilir.
Bu arada referandumda Paris halkının yüzde 89,3'ü scooter kiralama hizmetinin kaldırılmasını istemişti. Ve yasak dün yürürlüğe girdi. Üç firma 15 bin scooter'ını kaldırdı.
İddia ediyorum; bizde de scooter'lar için referandum yapılsa aynı sonuç çıkar.
Sahi belediye seçimlerinde şehirlerin tartışmaya açık sorunları için neden referandum yapmıyoruz?
Oy kullanırken, birçok değişiklik ya da yasaklamayla ilgili halkın onayı alınabilir.
***
PİNK MARDİNİ!
Maço görüntüsüne rağmen enteresan kıyafet tercihleriyle adından sıkça söz ettiren Berdan Mardini, Barbie akımını çok sevmiş olsa gerek, pespembe kombiniyle yine sosyal medyada gündem oldu.
Lakin bu full pembe kombin, Mardini'nin sert bakışlarını değiştirmeye yetmemiş. Bence temel zıtlık Mardini'nin ne giyse adam dövecekmiş gibi bakması. 'Barbie' filminin kahramanı Ken, Mardini'yi görse korkudan kaçardı herhalde. Aslında Mardini'nin kıyafetlerinin çok konuşulmasının nedeni de sert yüz ifadesi. Belki de Mardini'nin olayı "Bir sorun mu var birader" der gibi bakması. Ünlü şarkıcı bu sert yüz ifadesinin kıyafetlerle yarattığı kontrastın ekmeğini yiyor.
Peki, şimdi bu yeni kombinin şerefine ünlü şarkıcıya ne diyeceğiz? Pink Mardini mi? Yoksa Berdan Barbieni mi?
***
ALMAN DÖNERİ Mİ, TÜRK DÖNERİ Mİ?
Yemek eleştirmeni Vedat Milor geçtiğimiz ay Twitter'da bir kullanıcının "Alman dönerinin bizimkini ezmesi canımı sıkıyor" sözlerini alıntılayarak döner kıyaslaması yapmıştı.
Ve şöyle demişti: "Üzgünüm ama gastronomik açıdan Alman dönerinin bizdeki çok iyi bir dönerden daha iyi olma ihtimali, tüm paralel evrenler dahil sıfır" dedi.
Sonra sosyal medyada "Alman döneri mi, Türk döneri mi daha iyi?" tartışması başlamıştı. Bence Alman döneri daha doyurucu, sunumu daha fiyakalı ama yenen şey döner olmuyor! Bol soslu, salatalı döner gibi bir şey oluyor.
Mevzu etin lezzeti ise Alman döneriyle karşılaştırma yapmak Türk dönerine haksızlık olur. Öte yandan yeni yapılan bir ankette de Türk döneri galip çıktı. Ankete Türkiye'de ve Almanya'da yaşayan 1.188 Türk vatandaşı katıldı.
Ankete katılanların yüzde 65.8'i Türk dönerini tercih etti, yüzde 34.2'si ise "Alman döneri" dedi.
***
DOKTORLARIMIZIN SEFASINI AVRUPA SÜRÜYOR!
Türk Tabipleri Birliği'ne (TTB) göre son 10 yılda 4 bin 891 genç doktorumuz yurt dışına çıktı. Bir de gidenler arasında yetişmiş doktor ve uzmanlar var!
Ama asıl üzücü olan eğitimini alıp tam ülkesine hizmet edecekken genç doktorlarımızı yurtdışına kaptırmamız.
Bir doktor kolay yetişmiyor. Türkiye'deki rakamları bilmiyorum ama Almanya'da bir doktorun 6 yıllık eğitim masrafı 200 bin Euro'yu buluyor. Doktorların, meslek eğitimi ve stajı da bir o kadar tutuyor.
Bir doktorun yetişmesi için ailesi ve Alman devleti yaklaşık 400 bin Euro ödeme yapıyor.
Geçtiğimiz yıl Türkiye'den giden 8 bin doktor, Almanya'nın yaklaşık 3.2 milyar Euro 'eğitim ve yetiştirme'den tasarruf etmesini sağladı.
Türkiye yetiştirdi, cefasını çekti, Avrupa ülkeleri sefasını sürüyor. Hem de 3,2 milyar Euro kar ediyor!
TTB, doktorlarımızın yurtdışına gidişi bu hızla devam ederse, şu an Almanya ve İngiltere'nin yaşadığı doktor sıkıntısını Türkiye'nin de yaşama ihtimali olduğunu söylüyor!
Bu göçün doktorlara yönelik saldırıların sürekli artması, ekonomik nedenler başta olmak üzere birçok nedeni var. Önce doktorların hayat standartları yükseltilmeli ve onlara kalkan eller kırılmalı. Kimse doktor dövmeye cesaret etmemeli!
***
KALP KRİZİNİ 1 GÜN ÖNCEDEN ANLA!
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Örneğin 2021'de ölümlerin yüzde 33,4'ü dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandı.
Uzmanlara göre gençlerde bile kalp krizine bağlı ölümler yüzde 20 arttı.
Kalp krizine, stres, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, sigara, genetik özellikler vs. birçok faktör neden oluyor.
Son olağan şüpheliler ise Kovid- 19 ve aşılar! Independent Türkçe'nin haberine göre ise yeni bir araştırma kalp krizinin bir gün önce sinyal verebileceğini ortaya çıkardı.
ABD'de Smidt Kalp Enstitüsü'nden araştırmacılara göre, kalp hastalarının yüzde 50'sinde yaklaşan kriz bir gün öncesinden belirgin işaretler sayesinde tespit edilebilir.
Bulgular, krizden önce kadınlarda nefes darlığı, erkeklerde ise göğüs ağrısının görüldüğünü ortaya koydu.
Diğerleri kadar yaygın olmasa bile nöbet benzeri olaylar ve anormal terleme de kalp krizi geçirme ihtimalinizi olduğunu söylüyor.
Eğer bu tarz rahatsızlıklar duyuyorsanız hemen doktora başvurun.