Yüksek öğrenimini sürdürmek için gittiği şehirde ev kiralamak isteyen M.F.K. adlı erkek öğrenci, emlakçı ve ev sahibinin, "Evimiz aileye, bayan öğrenciye uygundur" cevabı ile karşılaştı.
Ayrımcılığa maruz kaldığını düşünen M.F.K. da Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'na (TİHEK) başvurdu.
TİHEK de hem emlakçı, hem ev sahibi hem de kiralık ilanı yayınlayan internet sitesine ceza yağdırdı.
Kurum, üç muhataba toplamda 102 bin TL ceza kesti.
Üniversiteyi şehir dışında okurken ben de ev bulmakta zorlanmıştım. Benzer durumu yaşayan çok kişi var.
Bu cezayla ilgili sosyal medya ikiye bölünmüş durumda. İşte o yorumlardan bazıları:
"Sanki aileler ve kız öğrenciler evleri çok temiz tutuyor! Ev sahiplerine göre erkek öğrenciler her gece duvarlara resim çiziyor."
"Mantıklı karar. Anadolu'da bir şehirde yaşadım bunu. Kadın olunca fiyat bile azalıyor. Çok saçmaydı."
"Adı üstünde ev sahibi istediğine kiraya verir, kime ne."
"Yanında kadın olmadan almayan otellere, beachlere de aynı ceza kesilmeli."
"Ohhh. İyi olmuş"
"Sözleşme serbestisi anayasal bir haktır. İstediğinize kiraya verebilmelisiniz"
"Özel mülkiyet! İstersem 'Kaşını çenesini beğenmedim' der vermem!"
"İstanbul'a ilk gittiğimde sırf erkeğiz diye en az 50 kişi ev vermemişti."
"Emlak sitelerinde böyle yüzlerce ilan var. Emsal kararsa hepsine cezayı basalım." Herkes kendince haklı. Çok titiz, binada yaşayanlara saygılı bekar erkek öğrenci de olabilir... Tam tersine pasaklı, çok gürültü çıkaran kız öğrenci de...
Evi harp alanına çeviren çocuklu aileler de var.
İnsanoğlu bu, iyisi de, var kötüsü de! Ama hiç tanımadan bir erkek öğrenciye "Evimiz aileye, bayan öğrenciye uygundur" demek bence de ayrımcılık.
Asıl garip olan global şirket olmuş emlak sitelerinde bile "Bekar erkeğe ev yok" gibi ilanların yer alması!
Bu ayrımcı ilanlara yurt dışında daha büyük cezalar kesiliyor!
***
"ÜNİVERSİTEYE GİTMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ"!
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, üniversiteden mezun olduğunda iş garantisi olmayan bölümlere öğrenci alımına kısıtlama getirileceğini söyledi.
Sunak ilerleyen dönemlerde bu bölümlerin kapatılacağı mesajını da verdi.
Bu karar bize de örnek olmalı. Defalarca yazdık; iş garantisi olmayan, on binlerce işsiz mezun veren bölümler var.
Örneğin atanamayan öğretmen sayısı 460 bin. Bu insanların çoğu atanmanın zor olduğunu bilerek öğretmenlik okudular.
Atanmayı bekleyen 300 bin de sağlık personeli var. Atanamayan ziraat mühendisleri, veterinerler, gıda mühendisleri, imamlar vs. var oğlu var!
Ülke atanamayan insanlarla dolu! Dünyada mezun olan herkesin atandığı ya da iş bulduğu ülke de yok!
Her sektör için ihtiyaç duyacak kadar mezun verecek bölüm açılsa. Üniversiteli mezun sayımız düşecekti ama işsiz sayımız da azalacaktı.
Binadan bozma alanlarda, düşük kaliteli eğitim veren özel üniversitelerin sayısı da fazla!
Özel üniversiteler para kazanacak diye yüzbinlerce öğrenci iş bulamayacakları bölümlerde boşuna okudular. Okumaya da devam ediyorlar.
Sunak'ın "Başarılı olmak için üniversiteye gitmek zorunda değilsiniz" sözünün altına imzamı atarım!
***
ÖLMEDİM YAŞIYORUM!
'Çocuklar Duymasın' dizisinin 'Çaycı Hüseyin'i Alpaslan Özmol hakkında çıkan ölüm haberlerine isyan etti.
Somut bir adım atarak bir avukat tuttuğunu ve yapılan asılsız haberlere karşı dava açacağını açıkladı.
"Nasıl yani? Çaycı Hüseyin yaşıyor mu?" dermişim! Şaka bir yana rahmetli Münir Özkul'dan sonra hayattayken hakkında öldü haberi ve paylaşımları en çok yapılan sanatçı Özmol olabilir.
Google'a, Twitter'a "Çaycı Hüseyin" yazınca karşınıza ilk "Çaycı Hüseyin öldü" paylaşımları çıkıyor.
Yaşarken ünlüleri öldürmek gibi garip bir şaka anlayışı türedi. Aslında amaç dikkat çekip sosyal medyada etkileşimi artırıp takipçi kazanmak.
***
KAZA DEĞİL, CİNAYET!
İstanbul-Kadıköy'de önceki gece saat 05.00 sıralarında bir otomobil sürücüsü, polis kontrolünden kaçmak isterken yolun karşısına geçmeye çalışan bisikletli Doğanay Güzelgün'e çarptı.
Güzelgün hayatını kaybetti, sürücü gözaltına alındı.
Üç gün önce de Kağıthane'de polisten kaçan bir sürücü, motosikletli bir polise çarpıp hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
ABD'de polis, dur ihtarına uymayan kişiyi anında kevgire çeviriyor.
Bizde ise silahlı müdahale en son çare görülüyor ve bu yüzden bazen hayatını kaybeden polisler oluyor.
Kadıköy'deki olay bence kaza değil cinayet. O saatte polis kontrolünden kaçıyorsa ya alkollüdür ya da başka bir nedenden kaçıyordur.
Eğitimli, sağlıklı yaşayan, sporunu yapan, bisiklet sürüp çevreye duyarlı olan bir bisiklet sevdalısı bir hiç uğruna hayatını kaybetti.
Bunun gibi birçok vaka yaşanıyor.
Ülkemizde bisiklet kullanmak ne yazık ki, riskli.
Bisiklet sürücülerini korumaya alacak yasalara ihtiyaç var!
***
TENİS NEDEN ELİT BİR SPOR?
"Çim korta bu kadar çabuk alışmasını beklemiyordum. Artık dünyanın en iyisi olduğunu kanıtladı. Her tip kortta harika maçlar çıkarıyor ve bugün geldiği yeri fazlasıyla hak ediyor.
İki elle topa backhand vururken defans yapabilmek, benim yıllar içinde geliştirdiğim bir şeydi. Ama onda, bu özellik şimdiden var. Dürüst olmam gerekirse, onun gibi birisiyle hiç oynamadım." Bahsedilen kişi 20 yaşındaki İspanyol raket Carlos Alcaraz.
Bahseden kişi Wimbledon'da Alcaraz'a yenilen bazılarına göre teniste tüm zamanların en iyisi, 36 yaşındaki Sırp Novak Djokovic.
Futbolda yenildiği rakibinden böyle övgüyle bahseden kaç yıldız var acaba?
Örneğin Ronaldo'yu kesseniz böyle bir açıklama yapmaz!
Üstelik Djokovic egosu en yüksek raketlerden biri. İşte tenis böyle elit bir spor.