Cumhuriyet gazetesi, henüz Türkiye'de oy sayımı sürerken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimi yüzde 49'un üzerinde bir oyla önde götürürken başyazısına "Erdoğan kaybetti" başlığı atıp, baskıya girdi.
Gazete, değerlendirmesinde şu gerekçeleri sundu:
■ Trakya'daki üç ilde Kılıçdaroğlu öndedir.
■ Batı Anadolu'da, Çanakkale, Balıkesir, Muğla ve Denizli illerinde Kılıçdaroğlu öndedir.
■ Bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde Kılıçdaroğlu öndedir.
■ İzmir, İstanbul, Ankara...
Bu üç büyük kentte Kılıçdaroğlu öndedir.
■ Kılıçdaroğlu, Karadeniz ve Orta Anadolu illerinde önde olmasa da Erdoğan'a yakın oy almıştır.
Başyazıda bu gerekçeleri sıralandıktan sonra, "Bu koşullar altında Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi önde bitirmektedir. Erdoğan cumhurbaşkanı seçimini kaybetmiştir" denildi.
Seçim sonuçlarının gazetenin baskısına yetişmeyeceği düşünülerek bu manşet atıldı. Hem de Meclis'te çoğunluğu Cumhur İttifakı'nın kazandığı belli olmuşken.
Koskoca Cumhuriyet gazetesi böyle bir hatayı nasıl yapar?
Bence bu durum partizanlık ya da beceriksizlikle de açıklanamaz.
Aynı gerekçeleri sıralayarak, aynı hatayı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da yaptı!
Ayrıca "AK Parti, bizim önde olduğumuz illerdeki sandıklara itiraz edip oyların geç girilmesini sağlıyor.
Algı yapıyorlar. Seçimi Kılıçdaroğlu kazanacak" benzeri açıklamalar yaparak muhalifleri umutlandırdılar.
Ve belediye seçimlerinde kazandıkları başarıyı ve toplumda kendileri için oluşan güven duygusunu bir gecede harcadılar!
Oysa kurt siyasetçiler, seçimi kazanamama ihtimalini de düşünüp kariyerleri için B, C planları yaparlar. Bu kadar saf olamazlar!
YENİDEN DİZAYN MI?
Seçim gecesi CHP'nin merkezinde neler yaşandığına dair dedikodular dolaşıyor!
Dikkat ederseniz; İmamoğlu ve Yavaş ilk açıklamalarda rakamsal bilgi paylaşamadılar.
Oysa CHP kendi oy sayma sisteminin kusursuz çalışacağına dair garanti vermişti.
Partide ilk kellesi giden CHP Bilgi ve İletişim Teknolojileri'nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel oldu.
Ama Adıgüzel hiç bahane üretmedi.
"Seçim akşamı sistemlerimiz çalışmasına ve hiçbir teknik aksaklık yaşanmamasına rağmen ayrılıyorum" dedi.
O zaman akla şu iki soru geliyor;
Adıgüzel yalan mı söylüyor?
Yoksa CHP'nin sisteminde önde oldukları şehirlerde girilmeyen oyların tahmini rakamlarına rağmen AK Parti yine önde mi gözüküyordu?
Kendisinde 'Derin CHP', bütün muhalif medyayı yönlendiren kişi diye bahsedilen Tuncay Özkan'ın da istifasını isteyenler var.
Bazıları da "Partideki son Kemalisti de attırmaya çalışıyorlar" diyor.
CHP'de televizyonlar başta olmak üzere muhalif medyaya yanlış bilgi servis eden, İmamoğlu ve Mansur'u yalancı durumuna düşüren biri olabilir!
Belki de o; Derin CHP'nin muhalefeti perde arkasından yöneten kişi! Seçim gecesi bir taşla Özkan da dahil üç kuş birden vurmuş olabilir!
Ve Kılıçdaroğlu sonrası CHP için dizayn çalışmalarına şimdiden başlamış olabilir!
***
ANA AKIM MEDYA KAZANDI TWİTTER KAYBETTİ!
Sosyal medyada gördüğüm çoğu kişisel ankette bile Kemal Kılıçdaroğlu kesin kazanıyordu.
Market fiyatları uçmuştu... Deprem iktidarı çok yıpratacaktı... Kızılay skandalı... Boş tencere gerçeği... Altılı Masa, muhafazakarları ikna etmişti... Patates, soğan bile Cumhur İttifakı'nın kaybetmesini istiyordu...
Bütün sanatçılar Kılıçdaroğlu'na desteğini açıklamıştı...
"Tamam, bu kez oluyor" diye muhalif kesim havaya girmişti.
Ve sonra büyük bir hüsran yaşandı.
Gece gündüz iktidarı eleştiren tweet'leri atanlar bile şimdi küsüp hesaplarını kapatıyorlar.
Oysa hep dedik; sosyal medyada aynı görüşte olduğu için takip edilen kişilerin paylaşımlarının Türkiye'nin portresi sanılması diye bir yanlış var!
Oysa yapılan araştırmalarda sosyal medyanın karşı görüşün fikrini değiştiremediği, ikna edemediği kanıtlandı.
Hani "Gazeteler aynı haberleri yapıyorlar"... "Tartışma programlarında da aynı insanlar, aynı şeyleri söylüyorlar"... "Kim izliyor bu boomer'ları"... "Artık Twitter, TikTok var" diye dalga geçilen...
Önemsizleştirilmeye çalışılan (reklam verenler bile bu yemi yutuyor) ana akım medya, kitleleri ikna etmede ve algı yönetiminde çok ama çok başarılı. Sosyal medyada paylaşımları kaydırıp es geçme hızı saniyenin bile altında ama evde baş köşede duran TV izlenmese bile sürekli açıktır. O TV sana sürekli bilgi fısıldar! Bilgiyi de gazetelerden alır!
Gazeteler ve internet siteleri, TV kanalları, enflasyon, maaşlar, konut gibi ekonomik sorunları yine iktidarın çözebileceğini, asıl sorunun devletin bekası olduğunu kabul ettirdi.
Özetle seçimin bir kazananı da ana akım medya oldu. (Bu başarıda aslan payı ise Sabah ve A Haber'in. Bu da yarının yazı konusu.) Sosyal medya ise yine halkı yanıltan dev bir fanus, dev bir yankı odası olduğunu gösterdi.
***
MUTLULUK OYUNU
Ünlü modacı Zeynep Tunuslu, seçimden önce "60 yaşına kadar CHP'ye oy verdim, hep modum kırıldı. Bu sene kazananın yanındayım. Bari ben de sevineyim" diyerek Erdoğan'a oy vereceğini açıklayan video paylaşmıştı.
Muhalif kesimden "Bu da iyice bunadı" gibi muhalif kesimden alaycı yorumlar geldi.
İktidar taraftarı olan gazetecilerin, her devrin yalakası Kadir Çöpdemir gibi ünlülerin bile anket sonuçlarına göre seçim öncesi mevzi değiştirdiği bir dönemde Tunuslu'nun kendi mahallesinde tepki çekmesine hiç de gerek yoktu!
O zaten bir dönem marjinal yaşam tarzıyla hafızalara kazınmıştı. Hayatına o şekilde yuvarlanıp gidebilirdi.
Tunuslu'nun fikirleri değişti mi bilmiyorum. Belki de kendince bir mutluluk oyunu oynadı ve ilk kez bir seçim gecesi mutlu oldu.
***
Altyazı
"İnsanlar güce saygı duyar, dürüstlüğe değil." (House of Cards)