Pandemide yaptığı sakıncalı açıklamalardan sonra medyadan uzak tutulan Prof. Dr. Canan Karatay'dan uzun zamandır ses seda yoktu.
Ramazan ayı ile birlikte ortaya çıktı, hadi hayırlısı!
Karatay bu sefer iftarda ve sahurda Ramazan pidesinin tüketimine onay verdi ama bir şartı var!
Ramazan pidesinin iç kısmının daha fazla tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Çünkü pidenin yumuşak olan kısmı bağırsaklar tarafından daha iyi enzimleniyormuş!
Ayrıca Karatay, pidedeki tam buğday sayesinde bağırsakların ihtiyacı olan lifin de sağlanmış olduğunu belirtti.
Bari pideye karışmayın sayın Karatay! İnsanlar bütün gün oruç tutuyor. İftarda pideyi ağız tadıyla yesinler.
Zaten pidenin gramajı düşürüle düşürüle tahta gibi oldu. Pidenin içi kalmadı!
Pide diye kabuk yiyoruz! Tam buğday pideyi yapan da az!
Ayrıca pidenin yumurta ve susamın karıştığı dış kısmını sevenler de çok!
Sayın Karatay içini, dışını boş verelim, pidenin tamamını yesek nasıl olur?
***
MAMUT KÖFTESİ
Avustralya'da Vow adlı firma nesli tükenen mamut hücresinden et üreterek köfte yaptı ve bu köfteyi Hollanda'daki ünlü bilim müzesi Nemo'da tanıttı.
Neden mamut eti? Ve gerçekten mamut köftesine ihtiyaç var mıydı?
Tavuk, domuz ve sığır eti gibi etlerin yerine geçecek etler üzerinde çalışan çok sayıda şirket bulunuyor. Vow da onlardan biri.
Bu şirketlerin hedefi Küresel Isınma'yı engellemek için çıkardıkları gazlarla karbon salınımına neden olan hayvanların etlerinin yerine yapay et üretmek.
Ve insanları yavaş yavaş yapay et yedirmeye alıştırmak!
Avustralya'yı bilmem ama Türkiye'de bu yöntem tutmaz!
Hele şu sıralar yapay et, normal etten pahalıyken hiç tutmaz!
Özellikle Antep ve Urfa'da yapay etten dürüm yapan ustayı şehre bile sokmazlar!
Vow da ilgi çekmek için son buzul çağında nesli tükenen mamutların fosillerinden elde edilen genlerle mamut eti üretmeyi tercih etmiş.
Firma hali hazırda aralarında alpaka, bufalo, timsah, kanguru, tavus kuşu ve farklı balık türlerinin de bulunduğu 50'den fazla türün potansiyelini araştırmış durumda.
Yapay et üreticilerinin hedefi özellikle dana etinden daha lezzetli bir et üretmek.
Bunun için nesli tükenen hayvanların fosilleri üzerinde bile araştırma yapıyorlar.
Özetle durum bu!
***
AZ LAF ÇOK İŞ!
'John Wick' serisinin ilk filminde başrol oyuncusu Keanu Reeves'in sadece 484 kelimelik diyaloğu vardı. Ama film aksiyon odaklı olduğu ve 101 dakikalık süreye sahip olduğu için normal karşılandı.
Yeni gösterime giren 'John Wick: 4'ün süresi ise tam 169 dakika. Neredeyse üç saat ama Reeves bu son macerasında sadece 380 kelime konuşuyor.
Yani süreci uzadıkça konuşması azalmış.
Yönetmen Chad Stahelski, diyalogları yarı yarıya azaltan kişinin Reeves olduğunu açıkladı. 58 yaşındaki usta oyuncu daha az konuşup daha çok aksiyon istemiş anlaşılan.
Bizim dizilerde karakterler birkaç dakikada Reeves'den daha çok konuşuyorlar!
Bir film ya da dizide çok konuşma, bakışma ve müzik varsa kötüdür zaten!
Örneğin 'Oldboy','Ucuz Roman' gibi kült filmlerinden gereksiz bir sahne söyleyin desem. Bulamazsınız! Kaliteli işlerde her saniye değerlidir.
'John Wick: 4', gösterime girdiği ilk hafta sonu 137.5 milyon dolarlık hasılat elde ederek serideki önceki filmlerin rekorunu kırdı.
Demek ki, Reeves yine az laf, çok iş yapmış!
***
UZUN YAŞAMAK MI, KEYFİNİ ÇIKARMAK MI?
Dünyanın en zengin insanı Elon Musk, Twitter'da her sabah mutlaka donut yediğini yazdı. XPRIZE kuruluşunun CEO'su Peter Diamandis, "Şeker zehirdir" diyerek bir tweet attı.
Musk ise "Her sabah donut yiyorum.
Hala hayattayım" diye karşılık verdi.
Diamandis de Musk'ın yanıtı üzerine, "Tamam Elon, daha açık olmama izin ver.
Şeker çok yavaş bir zehirdir" diye yazdı.
Donut, özellikle ABD'de bol tüketilen tatlı bir çörek. Donutun şeker ve yağ oranı yüksek olduğu için kalorisi de fazla.
Evet, şeker çok tüketilirse sigara kadar zararlı ama hiç şekersiz de olmuyor!
Musk daha önce "Lezzetli yemekler yemeyi ve daha kısa bir hayat yaşamayı tercih ederim" demişti.
Musk gerçekten dobra ve samimi bir insan. Neyse o! Kasmıyor.
Ve bence haklı.
Hayatın zevklerini tatmadıktan sonra uzun yaşamanın bir anlamı var mı?
***
ZOMBİ MANTARI İSTANBUL'DA
'The Last of Us' dizisi ile gündem olan 'zombi mantarı', literatürdeki adıyla kordiseps militaris, dünya genelinde büyük merak oluşturdu.
İnsanlar ormanda bu mantarı arıyor.
Doğal mantar araştırmacısı Naim Güleç de onlardan biri ve uzun araştırmalar sonucu İstanbul Samandıra Ormanı'nda zombi mantarı bulmuş.
Bu mantar genelde Çin'de tıp alanında kullanılıyor ve performans artırıcı etkisinin de olduğunu iddia edenler var.
Güleç, 'The Last Of Us' dizisine atıfta bulunarak kordiseps mantarlarının 25 derecenin üstünde gelişim sağlayamadığını, dolayısıyla vücut ısısı 37 derece olan insanda bu mantarın gelişmesinin ve vücudu ele geçirmesinin söz konusu olmadığını söylüyor.
Güleç doğru söylüyor ama dizi bu mantarın Küresel Isınma ile birlikte sıcağa alışacağı teorisini savunuyor.
Aslında 600'den fazla tür içeren bir mantar cinsi olan kordiseps, kendisini genelde bir böceğe bağlıyor ve yavaş yavaş dokularının yerini alarak onun nörolojik davranışını değiştiriyor.
Kendi yaşamı için o böceği köle gibi kullanır.
Kordiseps, ele geçirdiği böceği sporlarını yayabilecekleri ve daha fazla böceğe bulaştırabilecekleri daha yüksek yerler (25 derecenin altında) aramaya ikna ediyor.
'The Last of Us' ise küresel ısınmanın aslında insanları enfekte edebilen kordiceps türlerinin ortaya çıkmasına neden olabileceği olasılığını değerlendiriyor.
Küresel Isınma'nın sonraki aşamalarında dünyadaki canlıları nasıl etkileyeceğini henüz net bir şekilde bilemiyoruz. Dizi de gücünün bu belirsizlikten alıyor aslında.