Türkiye'nin çok büyük bölümünde bu sene kış kendisini göstermedi. Hava sıcaklıkları sonbahar değerlerinin altına inmedi.
Birçok şehirde henüz kar yağışı görülmedi
Beklenti kar yağışıydı ama haberler kötü! Meteoroloji tahminlerinde bu hafta İstanbul'da barajların seviyesini artıracak seviyede yağmur bile gözükmüyor.
İstanbul'da salı ve cumartesi arasında ılık bir hava olacak. Sıcaklıklar yer yer 15 dereceye hatta ülke genelinde bazı illerde 20 dereceye yaklaşacak.
İstanbul'un son 30 yılın ocak ayı sıcaklık rekoru 2010'da 18.8 derece olmuştu. Belki bu rekor kırılabilir!
Böyle giderse yazın İstanbul'da su sorunu yaşanacak. Daha kötüsü ülke genelinde tarım üretiminde verim düşebilir.
Ocak ayının sonunda ya da şubat ve mart aylarında karın yağması su sorunu için geçici bir çözüm olabilir.
Çoğunuzun da bildiği gibi sorunun temelinde küresel ısınma var. Küresel ısınma adım adım kuralık ve devamında kıtlık sorununa dönüşecek gibi gözüküyor.
Ne yazık ki, Çin, ABD gibi süper güçlerin karbon salınımını istenilen seviyelere düşürmedikleri için küresel ısınmanın önüne geçilemiyor.
Artık geç kalındı. Gelişen ülkeler doğanın dengesini bozdu şimdi gelişmekte olan ülkelerden önlem alınması isteniyor.
Bu kısır döngüye rağmen çevre planlarımızı ve yatırımlarımızı küresel ısınmayı dikkate alarak yapmalıyız.
Çocuklarımız küresel ısınmanın yarattığı sorunlarla fazlasıyla yüzleşecekler!
***
MEKSİKA ŞAŞIRTTI
Meksika'da sigara yasağı sahiller ve parklar dahil tüm kamusal alanları kapsayacak şekilde genişletildi.
Meksika denince akla ilk uyuşturucu çeteleri geliyor. Film ve dizilerde; Meksika=uyuşturucu ve kartel savaşları!
Ülkede uyuşturucu kullanımı da fazla. Böyle bir ülkede sahillerde ve parklarda bile sigara içilmesinin yasaklanması güzel ama garip bir durum.
Her şeye rağmen pasif içiciliği önlemek adına güzel bir adım.
Keşke bizde de yasaklansa. Sahillerimiz izmarit çöplüğü. Çocuk parklarında da çok sigara içen var!
***
HADİ HAYIRLISI!
Bin 803 minibüs ve 322 taksi dolmuşun taksiye dönüştürülmesi için başvurular dün itibarıyla alınmaya başlandı.
Son başvuru tarihi 1 Mart 2023 ama şubat ortası yavaş yavaş yeni taksileri yollarda görmeye başlayacağız.
Akıllı tepe lambaları taksimetre ile bağlantılı olan geniş panelvan tipi taksilerde kamera sistemi ve güvenlik için 'S.O.S' panik butonu da olacak.
Tekerlekli sandalyeli yolcular için uygun alan da sağlanacak.
Yeni taksilerde 'yolcu seçme, yolcu almama' gibi sorunların yaşanmayacağı iddia ediliyor.
Hadi hayırlısı.
Geç kalınmış doğru bir karar. Yeni tip taksilerden daha fazla olmalı.
Aslında eski taksilerde de dönüşüm yapılmalı. Bazı taksiler hem eski hem de pis!
Taksilerden elde edilen kazanca göre çok kötü araçlara biniyoruz.
Daha konforlu araçları hak ediyoruz!
***
KEDİLİ TEYZE!
Ünlü oyuncu Gonca Vuslateri çocuk sahibi olmak istediğini şöyle açıkladı:
"Aile kurmak güzeldir. Bir dişi olarak, böyle mucizevi bir tarafımı neden hayata geçiremiyorum diye düşünmüyor değilim. Cihangir'de böyle 58 kedili, kadife koltukta yaşlanan bir teyze olmamak için harekete geçiyorum."
Genelleme yapmak istemem. Hem çocuk hem de evcil hayvan sahibi olanlar da var. Ancak 'Kedili teyze', 'Kedili amca' diye de bir durum var.
36 yaşındaki ünlü oyuncu bu durumu esprili bir şekilde özetledi. Ve beklendiği gibi en çok eleştiriyi de feministler ve hayvan severlerden aldı!
***
İSTANBUL'DA DA REFERANDUM YAPILSIN
Paris Belediyesi, elektrikli scooter kiralama hizmetlerinin devam etmesine izin verip vermeme konusunda referandum yapılacağını açıkladı.
Parisliler de scooter'lardan çok şikâyetçiler.
Scooter'ların yarattığı sorunları defalarca yazdık. Tekrarlamama gerek yok.
Scooter kiralama şirketleri bu sorunların çözümüne dair hiçbir adım atmadılar.
Bu şirketlerin CEO'ları sosyal medyayı aktif olarak kullanmalarına gelen şikâyetlere dair açıklama bile yapmayı lüzum görmüyorlar!
İstanbul'da da referandum kararı alınsa hemen konuşmaya başlarlar!
***
AVATAR 'TUVALETİN' YOLU!
New York Times gazetesi 'Avatar: The Way of Water' (Suyun Yolu) filminin tuvalet krizi yarattığını yazdı.
Alex Brizard adlı bir izleyici filmin 3 saat 12 dakika gibi uzun bir süreye sahip olduğunu bilerek sinemaya gittiğini, yanına içecek almadığını ama buna rağmen üç kez tuvalete koşmak zorunda kaldığını söylüyor.
Sürenin uzun olmasından çok asıl sorun; filmin büyük bölümünün suda geçmesi!
Usta yönetmen James Cameron'un suyu tam olarak gerçekçi bir şekilde yansıtmak en çok uğraştığı konuymuş. Özellikle de akan su!
Oyuncularını yaklaşık 90 bin galon su alan yaklaşık 10 metre derinliğindeki bir tanka daldırmış. Filmin büyük bölümünü suyun içinde çekmiş.
Akan su görüntüsü ve şarıltı sesinin insanların aklına tuvaleti getirdiği malumunuz. ABD'de birçok izleyici film sırasında tuvalete gitmek zorunda kalmış.
Haberi ya da yorumları çıkmadı ama Türkiye'de de benzer bir durum yaşanmış olmalı.
Cameron, bunun olacağını bildiği için bir röportajında "İşte gerçekleşmesi gereken büyük sosyal paradigma değişimi: Kalkıp işemeye gitmek sorun olmamalı" diyor.
Tamam, sorun olmasın. Değişimden yanayız ama üç saat 12 dakika suyun şarıl şarıl akması da garip bir durum. Bira içip filme gidenler neler yaşadı acaba?
Bir diğer sorun da film boyunca mavi renkli karakterleri izleyip dışarı çıkınca bir süre her şeyi mavi görmek olabilir!