Aslında hayvan severler ve başıboş köpek istemeyenler de köpeklerin sokaklarda yaşamasını istemiyor.
Köpeklerin aç-susuz sokaklarda, ormanlık alanlarda yaşamalarına kimsenin gönlü razı değil.
Bu sorun bir türlü çözülemediği için iki taraf da birbirini suçluyor. Yeni bir kutuplaşmaya ihtiyaç yok.
Çözüm basit; acilen kısırlaştırma kampanyaları başlatılmalı ve her ilçe belediyesi modern barınak kurmalı.
Hayvan haklarını koruma konusunda Cumhuriyet tarihinin en önemli yasasını çıkaran hükümet, yakında barınak ve kısırlaştırma konusunda önemli projeleri de devreye sokacak.
Öte yandan sorunun temeli unutuluyor! Türkiye'deki yasa dışı evcil hayvan ticareti durdurulmalı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan izinsiz kurulan merdiven altı çiftliklerde, cins köpekler damızlık olarak kullanılıyor.
Dişi köpekler defalarca farklı ırklardan köpeklerle çiftleştiriliyor. Yavrular daha sütten kesilmeden internetten satışa çıkarılıyor.
Türkiye'de üretimi ve yetiştirilmesi yasaklanan ırkların da arasında bulunduğu köpeklerin fiyatı ise 5-10 bin Euro'ya kadar çıkıyor.
İnternet sayfalarında, sosyal medyada büyük bir evcil hayvan ticareti yürütülüyor.
Hayvan severler bu ticarete de karşı ama bazı uyanıklar köpekleri satarken para almadığını göstermek için mama desteği istiyor.
Daha sonra bu mamaları pet shoplara satıyorlar.
Köpeklerin şiddet gördüğü Konya'daki barınağa protestoya gidenlerin bile gariban Karabaşlar yerine cins köpekleri sahiplenmeleri rastlantı değil.
O sahiplenilen köpekler pahalı! Doğuracakları yavrular daha pahalı!
Yasa dışı hayvan üretimi yapan çiftlikler tek tek tespit edilip kapatılmalı! Pet-shop'larda bile evcil köpek satışına ciddi sınırlamalar getirilmeli!
Türkiye'de başıboş köpek sayısı 3 milyonu geçiyor! Bu kadar çok köpeği kısırlaştırmak, barınaklarda bakmak da büyük maliyet.
Yasak evcil hayvan ticareti durdurulursa, mevcut başıboş köpekleri sahiplenenlerin de sayısı artar.
Bataklığı kurutmadan olmaz!
SCOOTER PATRONLARI BUNU BEĞENDİ!
UKOME'nin aldığı kararla İstanbul'da elektrikli scooterların hız limiti 25 kilometreden 20'ye düşürüldü.
Şimdi bunu yapınca kazalar azalacak mı? Sorun hız limiti değildi ki! Sorun bu araçların yoğun İstanbul trafiğine uygun olmamalarıydı.
Yasak olmasına rağmen kaldırımda kullanılıyorlar.
Kırmızı ışıkta durmuyorlar. Güya yasak ama çocuklar kullanıyor.
Kaldırımlar scooterların park alanı oldu!
Scooterlar birçok ülkede kasklı kullanılıyor. Motosikletler kasklı, scooter neden kasksız kullanılıyor? UKOME'nin asıl alması gereken karar kask zorunluluğu!
O zaman da scooter firmalarının maliyeti artar değil mi?
Bence bu karara en çok scooter patronları sevindi! Scooterlarda dakika üzerinde ücret alınıyor! 5 kilometre hız düşünce daha çok kazanacaklar!
Bu karar tamamen göz boyama!
ŞİMDİ DE "2 LİTRE SU İÇMEYİN" DİYORLAR!
İskoçya'da Aberdeen Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırmada, günde 2 litre su içilmesi tavsiyesinin ihtiyaç duyulandan fazla olduğunu ortaya çıktı.
Araştırmacılar günlük su ihtiyacının bir bölümünün zaten gıdalardan alındığını hesaba katıyor. Ve günde 1,5 ila 1,8 litre su tüketmenin yeterli olacağını açıkladılar.
Besinlerden de su karşıladığımız biliniyordu. Bunu araştırmaya gerek var mıydı?
Yeni araştırmaların eski araştırmaları çürütmesi de trend oldu. Günde 10 bin adım yürümenin vücudu zorladığı, 7 bin 500 adımın ideal olduğu da ortaya çıkmıştı.
Bilim insanları İskoçya'da yapılan araştırmanın insanların gelecek su ihtiyaçlarını tahmin etme konusunda büyük bir adım olduğunu söylüyor.
Çünkü çok fazla su içmenin de maliyetinin hesaplandığı günlerdeyiz!
Araştırmacılar "40 milyon insan her gün ihtiyaçlarından ortalama yarım litre daha fazla su içerse bu, tedarik etmemiz gereken ek 20 milyon litre suyu gereksiz yere içip idrara dönüştürdüğünüz anlamına gelir" diyor.
Olay dönüp dolaşıp yine küresel ısınmaya bağlanıyor. Açıkçası temiz su kaynakları azaldığı için şimdi de iki litre su içmeyin diyorlar.
İyi içmeyelim o zaman.
Peki, ellerinde su şişesi, her gün 10 bin adım atmayı hayat memat meselesi yapanlar ne olacak?
ARMUT DİBİNE DÜŞERMİŞ!
Alkollü araç kullanırken polise yakalanan sürücü Akın B., kendini görüntülemek isteyen basın mensubuna "Senin Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşama şansın yok" diyerek tehditler savurdu.
Polis ekipleri, aracı sürücünün olay yerine çağırdığı Hasan B.'ye teslim etmek istedi. Fakat gelen sürücünün oğlu Hasan B. de alkollü çıktı, iyi mi?
Demek ki, adamın oğlu benim de ehliyetime el koyarlar diye düşünemeyecek kadar alkollüymüş!
Şimdi bu baba-oğulun hikayesi Aksaray'da dilden dile dolaşır.
Babadan oğula miras böyle bir şey demek ki!
SİNEMA DEDİKODUSU
Ünlü bir sinemacı pandemide düşen seyirci sayısını hesaba katarak, sinemalarda gösterilmemek kaydıyla yeni filmi için bir dijital platformla anlaşmış.
Filmin hakları için 10 milyon dolar ya da 100 milyon TL aldığı konuşuluyor.
Pandemi bitmiş ve 'Bergen' filmi sadece sinemada 160 milyon 57 bin TL hasılat elde edince bu sinemacı kafasını duvarlara vurmuş. Çünkü kendi filminin 'Bergen'den daha çok izleneceği tahmin ediliyordu.
Normalde filmini önce sinemada gösterime soksa, sonra dijital platformlara ve TV kanallarına satsa aldığı paranın çok daha fazlasını kazanacaktı.
Daha da kötüsü; normalde çok konuşulması ve gündem olması gereken filmi ne ana akım medyada ne de sosyal medyada konuşulmuyormuş!
Hem kaybettiği paraya hem de sinema seyircisinden uzak kaldığına üzülen bu sinemacı feci bunalımdaymış!
Altyazı
"Çocukken her gün yeni bir şey yapıyormuşuz gibi geliyordu." (Interstellar)