Gülşen'in sahnede giydiği transparan kıyafeti hâlâ tartışılıyor. Işın Karaca yine Gülşen'i hedef almış, "Bu ülkeye göre hareket etmelidir" demiş.
Duayen köşe yazarı sevgili Yavuz Abi (Donat), Gülşen'in kıyafeti ilk tartışıldığında bana "Bu tartışma hiç bitmez. 80'lerde de yapılıyordu. Güngör Bayrak'ı bilir misin?" diye sormuştu.
★
Biraz magazin arşivini taradım. Bayrak, 80'li yılların 'marjinal' ikonuymuş. Henüz kimsenin transparan ve yüksek dekolteli sahne kostümlerini giymeye cesaret edemediği yıllarda, Bayrak cesur kıyafetler giyip sahne alıyormuş. Amiyane bir tabirle insanlar ona 'Donsuz Şarkıcı' diyormuş.
YASAKLANDI!
Bayrak'ın sahne kostümlerini siyasetçiler de eleştiriyormuş. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, Bayrak'ın transparan kıyafetinin içinde iç çamaşırı olmadığı gerekçesiyle İzmir Fuarı'nda sahneye çıkmasına izin vermemiş.
Bayrak da "Ben buraya mevlüt okumaya gelmedim, seyirci beni sahnede bu elbiseyle görmek istiyor. Sayın Başkan beni seviyor ve kıskanıyor ki sahneye çıkmamı yasakladı; seven erkek kıskanır" şeklinde bir açıklama yapmış.
★
Bayrak'taki kıvrak zekaya bakar mısınız? Özfatura bu duruma daha da sinirlenmiş, polemik büyümüş. En sonunda Başbakan Turgut Özal'ın "İşinizi gücünüzü yapın" vetosundan sonra Özfatura, Bayrak'la uğraşmayı bırakmış.
Evet, Yavuz Abi haklı. 80'lerde de, 2022'de de kıyafet tartışması bu ülkede hiç bitmez!
***
OTOBÜSTEKİLER NEREYE BAKIYOR?
Hıncal Abi (Uluç) yazılarında kurallara uymayan sürücüleri plakasını yazarak acaba kaç hatalı sürücüye ceza yazdırmıştır? İşini yapmayan trafik polisleri, sorunlu kavşaklar, sağ şeridi otoparka çevrilen yollar vs. hep Hıncal Abi'den sorulur.
Hıncal Abi'nin çözüm önerisi basit ve net; trafik polisleri işini yaparsa, sorunlu kavşaklar ve yollarda polis denetimleri sürekli yapılırsa trafik sorunu azalır.
Bu noktada tam da Hıncal Abi'nin seveceği bir haberi paylaşmak isterim. Hollanda polisi, araç kullanırken telefon kullanan, emniyet kemeri takmayan sürücüleri saptamak için büyük tur otobüsleri kiralamaya başladı.
Polisler tatilci gibi otobüse doluşup, yollarda kurallara uymayan sürücülere ceza yazıyor. Tepeden görüş açısı iyi olunca kurallara uymayanlar daha kolay tespit ediliyormuş.
İşte Hıncal Abi'nin bahsettiği de bu. Önce trafik polisi işini yapacak! Sürücülere de kurallara uymayınca anında ceza yiyeceği öğretilmeli. Böylece dikkatli sürüş ve kurallara uymak otokontrole dönüşür.
***
KUŞLARI DA UNUTMAYIN
Sabah balkonun camını gagalayan martının sesiyle uyandım. Martı dostum yemek bulamayınca ilk işi bizim balkona gelmek oluyor. Kedi maması, akşamdan kalan yemek ne varsa yedi. Böylece bir karlı günü daha geçirmiş oldu.
Martıya yemek verdikten sonra internette dolaşırken Konya'da inşaat ve fayans ustası Hasan Hüseyin Kahrıman'ın öyküsüne rastladım. Her kar yağdığında bir 'Kahrıman haberi' okuyoruz zaten!
ETKİLEYİCİ BİR ÖYKÜ
47 yaşındaki inşaat ustası, Balcılar Köyü'ndeki dağlık alanlarda kuşların çok olduğu bölgelerdeki ağaç dallarına kendi elma bahçelerinden topladığı yaklaşık 70 kilo elmayı asarak, kuşları besliyor.
Kahrıman 14 yaşındayken dağda bir gün yüzlerce kuşun kar üstüne yığılarak, birbirlerine dayanarak, açlık ve soğuktan öldüğünü görmüş ve o sahne aklından hiç çıkmamış.
Kahrıman 20 yıldır her kış mevsiminde ağaçlara elma koyarak kuşları besliyor.
Etkileyici bir öykü değil mi?
Kar yağınca genelde kedi ve köpeklere yardım etmek aklımıza geliyor! Oysa soğukla mücadele eden farklı türlerden birçok hayvan dostumuz var. Onlardan biri de kuşlar.
Kuşları da unutmayalım!
***
EVDE ESTETİK
Sosyal medyada gençler arasında 'evde estetik' diye bir akım başladı. Kimi dudaklarını plastik şişe ve benzeri ürünlerle vakumlayarak sanki botoks yaptırmış gibi büyütüyor kimi ise yapıştırıcı ile üst dudağını yapıştırarak 'Fransız dudağı' diye tabir edilen görüntüyü yakalamaya çalışıyor.
Bazıları ise kamera karşısına geçip burnunu evde nasıl kaşıklar ile sıkıştırarak küçülttüğünü anlatıyor.
Bence beyne de estetik şart! Allah akıl fikir versin!
Çocuklarınızı yakından takip edin. Uzmanlara göre bu tarz işlemler nekroza yani dokuların ölümüne sebep olabilir ve kalıcı hasar bırakabilir.
***
GALATASARAY KÜME DÜŞERSE NE OLUR?
Üç büyüklerden hiçbir takımın küme düşmesine izin verilmez diye bir algı var ama Galatasaray'ın fikstürü zor ve yeni hoca da güven vermiyor.
Diyelim ki düştü ne olur?
TRT'nin yayımladığı ikinci ligdeki Galatasaray maçları şifresiz mi izlenir? Yayıncı kuruluş ihaleden çekilir mi? Yeni ihalede yayın geliri düşer mi? Alt liglerin ihalesinde fiyat yükselir mi?
Spor ekonomisi zarar görür mü? Geliri azalan Galatasaray'ın borcu yükü artar mı? Yılmaz Vural'ın hayali gerçekleşir mi?
Peki, küme düşerken UEFA Kupası kazanılırsa ne olur?
***
FIRSATLAR LİGİ
Yazın transfer döneminde Mario Balotelli önerilince üç büyüklerin başkanları gülüp geçiyordu. Sergen Yalçın, Balotelli için "Beyni yok" demişti vs. Evet, İtalyan yıldızın vukuatları fazlaydı, 'arıza' yıldızlarından biriydi. Ama Adana Demirspor futbolcunun yeteneğine güvendi risk aldı ve haklı çıktı.
Balotelli, zamanında çok çileden çıkardığı eski teknik direktörü Roberto Mancini tarafından milli takıma alındı. Hem de 31 yaşında, tam bitti denilirken!
Acaba Süper Lig'in kalitesiz olduğundan bahsederken yanılıyor olabilir miyiz?
Balotelli'den önce de futbol hayatı bitti denilen Mario Gomez, Beşiktaş'a, Nicolas Anelka da Fenerbahçe'ye geldikten sonra küllerinden doğup tekrar milli takıma seçilmişlerdi.
Süper Lig'in seyir zevki düşük ama sahada birçok Avrupa ülkesinden daha çetin bir mücadele var. Taraftarın tutkusu, düşüşe geçmiş yıldızları hayata döndürüyor!
Bence Süper Lig'in ikinci adı 'Fırsatlar Ligi' olmalı!