Etiler'de alışveriş yaparken görüntülenen Yasemin Özilhan, gazetecilerin "Şıklık için zengin olmak şart mı?" sorusuna şu yanıtı vermiş:
"Bazı ayakkabı ve kıyafetler çok fazla pahalı. Benim böyle takıntılarım yok.
3-5 bin TL'ye şıklık mümkün." Bu açıklama, sosyal medyada gündem oldu. 3 ile 5 derken, aradaki 2 bin TL bile Türkiye'de milyonlarca insanın bir aylık maaşına denk geliyor. İnsanlar bu açıklamayı, "Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin" gibi algıladı.
Özilhan, sosyal medyada linç edildi, dalga konusu oldu.
Yasemin Özilhan ise sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
'Ağzımdan çıkan 'Bir kıyafete 3 bin-5 bin veren de var ama önemli olan pahalı değil, uygun fiyata giyip yakıştırmak" lafını çarpıtıp bu şekilde buraya taşıyan muhabir arkadaş, seni ayakta alkışlıyorum.' Peki gazeteciler mi, yoksa Özilhan mı doğruyu söylüyor?
Araştırdım; Özilhan'ın açıklaması birçok gazetede farklı çıkmış. Örneğin, 'İlla pahalı olması gerekmiyor. 3-5 bine giyinen de var.
Önemli olan yakıştırmaktır' diye yazan da olmuş, "Bazı ayakkabı ve kıyafetler çok pahalı olabiliyor tabii ama benim öyle bir takıntım yok.
İlla pahalı olması gerekmiyor.
3-5 bin TL'ye giyinen de var. Önemli olan yakıştırmaktır. Marka olmayan şeyi de giyerim" diye yazan gazeteler de...
Kısacası, Özilhan'ın sosyal medyada yaptığı açıklamada olduğu gibi haberi veren gazeteler de var. Ancak "3-5 bin TL'ye şıklık mümkün" sözü sosyal medyaya damga vurdu çünkü o açıklama tepki çekecek cinstendi.
O zaman geriye şu iki seçenek kalıyor: Ya bazı muhabirler Özilhan'ın açıklamasını yanlış anladı ya da bazı gazetelerin editörleri Özilhan'ın açıklamasını çarpıttı. Şimdi aradan yıllar geçse de Google'a Yasemin Özilhan yazınca karşınıza ilk '3-5 bin TL'ye şıklık mümkün' lafı çıkacak.
İşte gazetecilik böyle önemli bir meslek; küçük bir hata ya da çarpıcı olsun diye açıklamayı değiştirmek bir insanın linç edilmesine neden olabiliyor.