Canlı bombalar, suikastlar, şehit haberleri... 2016; hiç hatırlamak istemediğimiz bir yıl olarak geride kalacak. İstanbullular tedirgin; sokağa çıkmaktan çekiniyorlar. AVM'ler ve ünlü mağazaların bulunduğu caddeler boş. Magazin sayfalarını dolduracak haber bile çıkmıyor.
Üst üste terör saldırıları ve şehit haberleri gelirken, ünlüler 'Yanlış anlaşılırım' diye eğlenirken görüntülenmek istemiyor. Büyük markalar yanlış anlaşılma endişesiyle organizasyon ve parti düzenlemiyor. Konserler iptal ediliyor.
Diğer taraftan köprüler, tüneller ve dev yatırımların peş peşe açılışı yapılıyor. Devlet, dev hizmetler sunuyor ama bu yatırımların geri dönüşü olmalı. Eğer olmazsa yeni yatırımlar gerçekleşemez. İnsanlar gezip dolaşmaz ve para harcamazsa; Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osmangazi Köprüsü niye yapıldı? Gezmeyi, eğlenmeyi geçtim; insanlar normal hayatlarını, alışkanlıklarını sürdürmek bile istemiyor.
Eskiden yeni yıla girerken gazete ve dergilere ilan yağar, yılbaşı için ekstra ekler hazırlanırdı. Yeni yıl yaklaşırken tüketim artar, hediyelik eşya satışları zirve yapar, eğlence mekanları ve AVM'ler dolar taşardı. Belki de çok karamsar bir tablo çiziyorum ama bu tabloyu çizdiren de medya. Medya olarak sadece siyasete ve terör saldırılarına odaklandığımız için, teröristlerin ekmeğine yağ sürüyoruz. Evet, kritik günlerden geçiyoruz ve acıyı paylaşmalıyız ama devam eden bir hayat var.
Ülkenin üzerine çöken bu kasvetli havayı kaldırmak için başta medya olmak üzere hepimize görev düşüyor.
Ülkece, boğazımıza kadar siyasete batmanın kimseye faydası yok. Haklılar; hayat devam etmezse kazanan teröristler olur. Onların amacı zaten hayatı durdurmak.