Askerliğin en güzel taraflarından biri de çarşı iznidir.
Tüm bir hafta o gün beklenir, çarşı iznini iptal ettirecek bir hata yapmamaya özellikle dikkat edilir.
Cuma gününden planlar yapılır.
Kahvaltının nerede yapılacağı, internet kafede nasıl yer kapılacağı, hangi mekanlara gidileceği, saat saat planlanır.
Ve o gün gelir çatar... En güzel kıyafetler bavuldan çıkar, saçlara jöle sürülür, parfümler sıkılır ve sabahın köründe sanki büyük bir maceraya atılacakmış gibi nizamiyeden çıkılır.
Kayseri'deki o hain bombalı saldırıdan önce çekilen bu fotoğrafta çarşı izni mutluluğunu görmek mümkün. Hiçbir şeyden habersiz mutlu bir şekilde çarşı iznine çıkan bu askerlerin çoğu artık aramızda yoklar.
Sadece çarşı iznine çıkan askerleri değil, okula giden öğrencileri, savunmasız insanları öldürecek kadar kalleş bir düşman var karşımızda.
Bu düşmanın tek bir amacı var: Ülkemizi batağa sürüklemek, ekonomiye darbe vurmak, günlük hayatı felç etmek. İç savaş çıkarmanın hayallerini kuruyorlar ama bu boş bir hayal. Her şeye rağmen tetikte olmalıyız;
DAEŞ'i, PKK'sı Avrupa'nın baskısı vs. birçok koldan büyük bir saldırı altındayız.
Sağduyumuzu korumalıyız, klişe bir söylem ama provokasyonlara gelmemeliyiz.
Kürt kardeşlerimize yapılacak en küçük bir saldırının bile sosyal medyadaki terörist troller tarafından kullanılacağını unutmamalıyız!
Bu terör, lanetlemekle, kınamakla bitmez. Bu terör TV'deki tartışma programlarında maç yorumu yaparcasına konuşarak, nutuk atarak da bitmez. 90'lı yıllarda yapılan hatalara düşmeden terörün bitmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı.
Tüm ülke teröre karşı seferber olmalı.
Ben ne yapabilirim ki diye umutsuzluğa kapılma! En basit örneğiyle; kaçak sigara almamak bile teröre karşı yapılmış bir hamledir. Siyasi, ideolojik saflaşmaları bir tarafa bırakarak ortak düşmana karşı savaşmalıyız. Şimdi sağduyulu olma ve birlik zamanı.