Mustafa Ceceli, Etiler'deki bir restoran çıkışı, son model Ferrari'yle objektiflere takılmıştı.
Ünlü şarkıcı da 2 milyon lira değerindeki otomobilin arkadaşına ait olduğunu, kendisinin sadece test ettiğini açıklamıştı.
Ancak Milliyet'ten Seçkin Şenvardar, otomobilin Ceceli'ye ait olduğunu belirten bir haber yaptı. Eğer bu haber doğruysa Ceceli, yine karizmayı çizdirdi demektir.
Ceceli, daha önce de kendisi için 'Oruç tutmuyor' diyenlere karşı Twitter hesabından ağır hakaretlerde bulunmuştu. Daha sonra da 'Oruç tutan bir insan hakaretlerde bulunur mu' diye başka bir tartışma başlamıştı.
Ceceli de hakaret ettiği için orucunun bozulduğunu belirtip 61 gün oruç tutacağını açıkladı.
Elbette yapacağı ibadeti dile getirmesi de hoş karşılanmadı.
'Hacı' lakaplı Ceceli, dindar bir popçu olduğunu gerek sözleri, gerekse davranışlarıyla ortaya koyuyor.
Bunda bir sorun yok ve Ceceli'nin muhafazakar cepheden bir popstarın çıkabileceğini göstermesini de önemli buluyorum.
Aslında Ceceli'nin Ferrari almasında da bir sorun yok, kimse hesap soramaz. Ancak Ceceli'nin söylemleriyle pratiğe döktüğü davranışlar arasında fark var. Oruç tartışmasında hakaretler etmesi, 61 gün oruç tutacağını reklam yapar gibi dile getirmesi ve bu son emanet Ferrari polemiğiyle Ceceli, imajı ve kişiliği arasında sanki büyük bir ikilem yaşıyormuş gibi bir portre çiziyor. Eğer emanet dediği Ferrari de Ceceli'ye aitse, bu ikilem daha büyük bir boyutta demektir.