Terör kavram olarak, Türkçe'deki karşılığı ile korkutma, yıldırma ve tedhiş anlamına gelir. Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş; yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade eder.
Şu an toplum olarak hepimiz korku ve endişe içinde değil miyiz? Peki toplum olarak ne yapıyoruz? Siyasetçisinden, normal vatandaşına kadar herkes birbirini yiyor.
11 Eylül'de İkiz Kuleler'de 2 bin 606 kişi, Pentagon'da 125 kişi, kulelere çarpan uçaklarda ise 246 kişi hayatını kaybetti. 19 teröristle birlikte toplam ölü sayısı 2 bin 996 olarak açıklandı. Tarihin en büyük terör saldırısında medyaya yansıyan ölü görüntüsü hatırlıyor musunuz? ABD'li siyasetçiler birbirlerini suçluyorlar mıydı? Muhalif politikacılar, muhalif basın, 11 Eylül'ü fırsat bilip Cumhuriyetçi Parti'yi kıyasıya eleştirdi mi? Elbette 11 Eylül'den belli bir süre geçtikten sonra ABD'deki haber alma teşkilatların zaafları tartışıldı ama ABD halkı ve kurumları, terörün vahşetini, acısını yaşarken gerçek anlamda birlik oldular, kenetlendiler.
İÇ SAVAŞIN MAĞDURLARI
Kenetlenmemiz, birlik olmamız lazım. Kenetlenmek, birlik olmak... Yıllardır kullanılan, kulağa çok klişe gelen laflar bunlar ama yapacak başka bir şey var mı? Birbirimizi yemeye devam edersek, terörün ekmeğine yağ süreriz; sürüyoruz da zaten.
Şu an ülkemizde yollarda aç sefil dolaşan, Yunanistan'a geçmek isterken denizde boğulan Suriyeliler'i gözünüzün önüne getirin. Onlar terörün en korkunç halinin, iç savaşın mağdurları. Hepimiz teröre karşı soğukkanlı ve sağduyulu olmalıyız, oyuna gelmemeliyiz.