Şimdi mesleği gazetecilik olan biri olarak Paul Auster'ın "Hapiste yatan gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmeyi reddediyorum" açıklamasıyla ortaya çıkan polemiğin olumlu taraflarının olduğuna inanıyorum.
İçerdekiler
gazeteci mi, darbeci mi, militan mı vs. gibi soruları bir tarafa bırakalım... Ne olursa olsun "100 gazetecinin içerde olması" Türkiye'ye yakışmıyor.
Hele hele askeri vesayeti bitiren, darbecilerden hesap soran, Dersim'den özür dileyen, Kürt sorununun çözümünde önemli adımlar atan AK Parti'ye hiç yakışmıyor!
Neyse ki, AK Parti yasaklı kitaplar ve içerideki gazeteciler için müjdeli haberi verdi. Yeni yasalarla bu sorunlar çözülecek!
Öteyandan Auster'ın açıklamasına ilk günden Twitter'da şu yorumu yazdım:
"Bu durumdan rahatsız olan yazar daha önce de konuşurdu değil mi? Rastlantıya bakar mısınız tam da yeni kitabı Türkiye'de çıkınca bu açıklamayı yaptı!"
KİTABI REKOR KIRACAK
Evet, Auster büyük yazar, tanıtıma ihtiyacı yok ama yazarların da tanıtım taktiği röportajlarda tartışma yaratmak ya da ilgi odağı olmaktır.
Bu tür siyasi çıkışların, kitap satışlarına etkisi her zaman olumludur.
Hele şimdi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Auster için "Gelsen ne olur, gelmesen ne olur yahu?" sözünden sonra Auster'in adını duymamış insanlar bile bu büyük yazara ilgi duyacaktır.
'Kış Günlüğü' kitabını ben şimdiden yılın en çok satan kitabı ilan ediyorum. Kısacası Başbakan Erdoğan, eleştirirken bile Auster'a kıyak çekti.